özellikle izmir'deki dolmuşçulardan duyulabilen, izmit'te de umuttepe'ye çıkarken arasıra balıkistifi tarzı ulaşımda şöför amcanın fantezilerini dile getiriş biçimidir. bi kaç kere kendimi tutamayıp "neyi vermeyen kalmasın ulan" dediğim de oldu unutmadan.
Analcı minübüs şöförlerinin sanıldığı kadar az olmadğını gösteren cümle. Nitekim ücretini ödemeyen kalmasın gibi gayet nazikçe meramınızı anlatabilirsiniz.
beşiktaş'a gittim, çay bahçesinde simit-çay yaptım, vapura bindim, kadıköye geldim. dolmuşa bindim. en arka köşe. hep oraya otururum. görürseniz selam verin diye diyorum.
yanıma bir kız oturdu ama nasıl bir kız?! oksijen gibi kız. tırnakları ojeli, elleri bembeyaz, yumuşaklığı renginden belli, kolları ağdalı. hafif bir makyaj, uzun boy, ince bir fizik, kızıl saç, yeşil göz, geliyorum geliyorummm..
hemen yanıma oturdu. bacaklarımız birbirine değmeye başladı. nazar değmesin çok sertti yani. normalde bu tarz olaylar beni etkilemez ama kız çok fena idü. ereksiyon haline geçmiş bulundum. içimden "erekteyim erekte erekte aklım gitti bir kıza işte.." diye şarkı söyleyip dikkati başka yönlere çekip o çirkin görüntüyü savuşturmak istiyordum ki...
dolmuşçudan o cümle geldi, "arkadan vermeyen kalmasın.." yanımdaki kız da, garibim vermemiş herhalde cüzdanını çıkartıp bozuk paraları ayıkladı. hemen baktım cüzdana bir erkek fotosu. moralim bozuldu. kız verdi arkadan parasını. ben de dalmışım kıza bakıyorum. bana döndü ve gülümsedi. "bu türkçe çok esnek bir dil yahu ehehe" diyerek çok zekice bir giriş yaptım. kız yine gülümsedi ve önüne döndü. zekamdan etkilenmiş olacak ki mahcup oldu. "ben bu adamın kapasitesinde nasıl bir cevap verebilirim ki?" diye düşündü kendi kendine. ben de, "değil mi?" diyerek ekledim ve karizmama karizma kattım. kız döndü ve yine gülümsedi. "hı hı evet." diyerek diğer tarafa döndü. nasıl etkilediysem kızı artık düzgün cümleler bile kuramıyordu. "bu konu hakkında söyleyeceğiniz bir şey yok mu?" diye sordum. yine gülümsedi. gırtlağına yapıştım, "bir daha gülümsersen mektebini sikerim lan senin" dedim. gülümsedi ve "eheh tamam" dedi. başladık muhabbete..
"yahu" dedi, "bu türkçenin esnekliği bazen çok rahatsız ediyor beni." dedi ve ekledi, "geçenlerde ailecek spor programı izliyorduk futbolcu şöyle dedi, 'pozisyon müsaitti ve bende sert bir vuruş yaparak pozisyonu değerlendirdim' annem cilvelenerek babama baktı. ben çok utandım mesela. bu konu hakkında tdk ya bir dilekçe yazmayı düşünüyorum." dedi. "eğer isterseniz benim evde a4 kağıtı ve yanımda dolma kalem de var." diye cevabı yapıştırdım. kızcağız nasıl sevindi bir anda, "aaa cidden mi? hemen size gidelim." dedi. "olur" dedim. bize gittik..
asansorde ona dolma kalemimi gösterdim, "üst tarafı biraz kalın. kullanırken bir sorun olmaz mı?" dedi. "hayır" dedim. "içindeki mürekkep çok özel bir mürekkep hatta 'mürekkep yalamış' lafı bu kalemden geliyor." dedim. şoktan şoka koşuyordu kız. karşımda dizlerinin bağı çözülüyordu. "sabret" dedim.
eve girdik.. a4 kağıtını serdim yere ve dolma kalemi üstüne koydum kağıtın. kız kalemi eline alıp yazdı.
dilekçeyi reddetti ilgili makamlar. artık hobi olarak dilekçe yazıyoruz.
dolmuşta arkada beşli sırada oturan ve ayakta yolcuların parasını uzatamama durumunda dolmuş şoförünün haykırışıdır. bir nevi istek ve isyandır. çeşitli anlamları da vardır.