sürekli recep ivedik filmiyle kıyas edilen film. herhangi birinin fanatiği olmayan biri olarak söyleyebilirim ki recep ivedik serileri sadece bende tebessüm yaratırken arif v 216 da çok sağlam 3-4 kahkahamı hatırlıyorum. diğer artçı kahkahaları hesaba koymadım. bu ben denizin görüşü.
cem yılmaz denen kendini komik sanan adamın çıkardığı filim. aynı diğer filimleri gibi kalitesiz ve hiç komik olmamış. buna gülenin aklından şüphe ederim.
genellikle çizgi film ve bilim kurgu filmleri sevsem iyi sayılabilecek en çok da müziklerini sevdiğim film. televizyon çocuğu olarak büyüdüğümden duyar duymaz müziklerden yarısına yakınını tanıdım. diğer yarısını da öğrenmiş oldum. müzikleri dinlemek isteyenler youtube'dan filmin ismini yazıp bulabilirler. yeşilçam kısımlarını pek bilmediğimden yorum yapmıyorum. yalnız bilim kurgu filmlerinden gördüğüme göre tarihin hiçbir noktasıyla oynanmaması gerekirken müziklerin tarihleriyle oynanmış olması Türk usulü film olduğunun göstergesi olmuş. hatta bu kuraldan dolayı tarihi hiçbir türlü değiştirilemeyeceğinden -çünkü o zaman değişiklikle beraber tüm zamanın değişmesi gerekeceğinden tarih düzeltilemeyecek şekilde bozulur. tarih sadece bir kez yazılabileceğinden ve geçmişle gelecek birbiriyle bağlantılı ve bize uzak gelse de aslında birbirlerine çok yakın- (birkaç sene öncesinde zamanla ilgili araştırma yazılarından birinde yazıyordu modern fizikle alakalı ilgilenenler okuyabilir.) ve ışık hızına hiçbir zaman geçilemeyeceğinden zaman makinesi her zaman hayal ürünü kalabilir.
gülme beklentisi ile gidip hayal kırıklığına uğradığım film.
hata benim olabilir, yanlış beklentiye girmiş olabilirim. Eğlendim sadece fakat istediğim ölçüde değil.
Filmde ki emek göz ardı edilir cinsten değil. sadece mekanlar bile emeği anlamak için yeterli.
guzel vakit geçirtmiş fakat elestirileri de kabul etmek lazım konu akışında kopukluk var ve gonderme hakkaten fazla. son yarım saati de bitse de gitsek dedirtmedi değil.
cem yılmaz'ı bitirirse yeşilçam hayranlığı bitirecek. gora'yı çektin çok tuttu, ondan sonrakiler yanına bile yaklaşamadı, eee insan düşünür insanların istediği gora tarzı filmler. neden riske giriyorsun ki, isteğe göre devam etsen..
mesela yahşi batıdan sonra filmi çine bağlayacaktı ki oda çok komik olurdu devamı çinde yapılsaydı...
filmlerin içine yeşilçam katmaya çalışma artık.
bişey tuttuysa ondan devam et,
Filmi dün izledim. Hele nostaljiyi öyle güzel yanstımışlar ki tebrik etmek lazım. O sahneler çok hoştu. Ne aşırı güzel ne de berbat, gayet de izlenebilir. ikinci yarısının ortasına doğru bi’ boşluğa düşüyorsunuz, akış sıkıcı geliyor ancak toparlıyor sonrasında. Gitmezseniz bu filmi aramazsınız, bu benim görüşüm. Gora ya da arog çitasında değil çünkü...
6 ocak tarihinde izlemeye gittiğim film.
tamam cidden salondakilerin yıkılmasına rağmen film beni komedi açısından pek tatmin etmedi. yani gerçekten güldüğüm iki üç sahne olmuştur. ama o nostaljik havayı gerçekten iyi yakalamış. oyunculuklar zaten müthiş. kendini çok kolay hikayenin içinde bulabiliyorsun. bu esas oğlanla esas kızın birbirini sevdiği kızın veya oğlanın ailelerinden birinin zengin olduğu ve ailelerin aşka karşı çıktığı basit tek konulu ve aptal bir film de değil. bu bir iki ay içinde ortaya çıkmış bir proje değil. ciddi bir emek var. gerçek bir film ve benim 15 liramı hak edecek bir günümüz başyapıtı olmuştur efendim.
bu filme giden herkese bilet paraları iade edilsin, böylece film ekibi haksız kazanç sağlamasın diyeceğim ama izleyicinin bu salaklığının da bir bedeli olmalı. evet.
cem yılmaz "yazdığım en iyi senaryo" demiş. hakkı da var.
film temelde bir "cem yılmaz tribi" olmuş; cem yılmaz filmlerini izlemek şöyle dursun; yutmuş olmayanların anlayamayacağı ve dolayısıyla zevk de alamayacağı bir film. film komik bir film; ama güldürmesinin temel sebebi esprileri değil. sunduğu "sıcak nostaljik" ortam ("beni nostalji bastı moruk, ben kaçıyorum!).
arif ışık karakterinin ise en tutarlı hali bu filmde. karakter tüm yönleriyle olgunlaşmış durumda. ayrıca cem yılmaz'ın da en iyi arif ışık oyunculuğu gösterdiği performans bu filmde.
göndermeler! film tümüyle göndermelerle dolu. üstte de dediğim üzre başta kendi filmleri olmak üzere (her şey çok güzel olacak, gora, hokkabaz, arog, yahşi batı,pek yakında, ali baba ve 7 cüceler); sinema tarihine, magazinsel mevzulara ve dahi politikaya bol gönderme var. ali baba'da daha fazla siyasi gönderme vardı; ama arifv216'da daha az ama daha açık politik taşlamalar var: "medya gene gerçekleri gizledi!". ayrıca besim toker karakteri başlı başına bir kapitalizm eleştirisi! detayına girmeyeceğim; repliklerinden buram buram "zalım kapitalizm" akıyor.
film, gora'nın "devamı" değil; ama gorayı bilmeyenlerin anlayamayacağı bir filmdir.
kendi içinde mukayese edecek olursam:
pek yakında'nın sıcak ortamı,
ali baba ve 7 cüceler'in çekim tekniği,
gora'nın selamlanması;
Bir yerde okuduğuma göre Enes Batur'un filmi Arif V216'yı reyting açısından sollamış. Eğer gerçekten doğru bir bilgiyse bu, Türkiye sinemasına benim yerime de bir fatiha okuyun.
e.b'nin filminin ilk haftasonu seyirci sayısı Arif v 216'nın 3. haftasonu seyirci sayısını 22 bin 2 kişiyle geçmiştir. olay budur. arif v 216'nın ilk haftasonu seyirci sayısı 1 milyon 331 bin kişidir.