bugün

büyük değer. varlığının kıymeti bilinmeli.
türk müziğinin güzellik ereğine ulaşması için geçirdiği süreçte bulunan zamanedeki ender ama yetenekleri ve bilgisi kısıtlı sanatçısı.

bu coğrafyadaki tinin ürettiği müziği senfonik hale getirmeye çabalamış, sanatta ve ilerlemede kullanılan en bilindk yöntem olan özümsemeyi seçmiştir. ruhsal olarak buna yeterli olamasının yanı sıra; matematik, transpozisyon, nota, armoni gibi müziğin temel gereksinimlerini bilmemesinden ötürü yaptıkları zayıf kalmıştır. arif sağ müziğin nazım hikmet'i olamamıştır. alt yapısı bunun için yeterli değildir. ama bu toprakların yetiştirdiği ve zamanına damgasına vurmuş olan bir sanat adamıdır.
fotoğrafçı, dede, davulcu, bağlamacı,yönetmen, şoför, hoca, işletmeci, ev sahibi -devletten hala maaş alıp her konuşmasında devleti eleştiren ve alevi ajitasyonu yapan konuk sanatçı, binlerce kişinin idolü.
bağlamanın bugün geldiği noktada o ve o'nun kuşağının payı çok fazladır. kendisi arabesk müzik piyasasını var edenlerden biridir. elektro bağlamayı kullanan ilk isimlerdendir. vakti zamanında orhan gencebay ile beraber birçok sanatçının albüm yönetmenliğini yapmış ve bağlaması ile eşlik etmiştir. daha sonra konservatuarın açılması ve kendisine eğitmelik teklifi gelmesi üzerine hayatının yönününü değiştirerek arabesk müzik piyasasına veda etmiş, türk halk müziği dünyasının ortasına oturmuştur. repertuarı en geniş müzisyenlerden biridir. hatta öyleki; kendisine haritadan rastgele bir yer(il/ilçe/) seçip, çal hoca derlermiş çalarmış.
son bir saattir nennide feridem nenni'yi dinlemekteyim, kendisinin önünde saygıyla eğilmeli...
bağlama virtüözü deyip tanımımızı yapalım ve esas mevzuya geçelim. çok mu şarttı arif abi o yemeğe katılman? seda sayan, nihat doğan, ibrahim tatlıses gibi iki lafı bir araya getiremeyen sonradan görme cahillerle aynı masada oturup senin 37 arkadaşını diri diri yakanları partisinden milletvekili edenlerin zihniyetini dinlemek ne kattı sana? hadi seda sayanlar, hülya avşarlar her devrin adamı; kim gelse ona yalakalık edecekler onu anladık. ama sen be arif abi, sen ki bağlamanın başına oturduğunda biz heyecandan ayağa kalkardık. o kahvaltı ne kattı sana? ah be abi.
yılanların öcü filminin müziği insan olmaya geldim (1983) şarkısını üreten, ayrıca 1998 yılında yayımlanan -fena sayılmayabilecek bir deneme olan- "concerto for bağlama" albümünü erol parlak ve erdal erzincan' la birlikte istanbul devlet senfoni orkestrasının da katılımıyla çıkaran, müziğe ve türkü yorumlarınab elli bakış açıları tartışılır ve fakat üretmek ve farklı şeyler yapmak adına çabası yadsınamaz bağlama sanatçısı.
dün gece ege üniversitesinde erdal erzincan'dan sonra sahne almış büyük insan.

bi nefeste uzun parliament'i yarılayan büyük insan, iki gün önce sigayı bırakmış. bu yüzden de dün gece, konser sırasında pek kendinde değildi, bir ara çalmayı bırakıp sigara krizini dile getirdi arif hoca; "ben şimdi burada çalıyom da aklım başka yerlerde haa." diyerek. *
hayata ve anılarına dair konuşmalarında geçtiği bu hoş sohbetinin ardından turnalar semahı (yine dertli dertli) semahını icra ederken de "yoksa ciğerlerin parelendi mi" kısmında tekrar yapması dikkatimi çekti, sanırım orada yine bir kriz geldi, kendine söyledi semahın o kısmını. *

bağlamayı çalışına felam hiç takılmıyorum zaten, anlamadım çünkü. sanırım arif hoca bağlamayı eline alınca allah hayatı ileriye al tuşuna basıyor ve zaman hızlı ilerliyor. başka türlü o parmaklar nasıl o kadar hızlı çalışsın. tombul tombullar bi de o ufacık perdelere sığdırabilmesini anlamaya çalışmak bile 3 kuruşluk aklımızın yerinden gitmesine sebep olur.

kıssadan hisse "kalkın gidin siz, yatacağuk biz." diyerek kibarca bizi kovan arif hocaya dün gece için çok teşekkürler. * *
az evvel konuşmazsak çatlarız da kullandığı kelimelerle ben mi yanlış duyuyorum demeye sebep veren insan. turk max kapanır mı bilemiyorum.

(bkz: orospu)
(bkz: pezevenk)
(bkz: bana dönek demiş itin birisi/#10442515)
(bkz: şeker oğlan)
Aynı zamanda profesyonel bir fotoğrafçı olan kişi.
solak olmasina rağmen bağlamayı sağlak olarak da çalabilen virtüöz.
geçen hafta Berlin de fazıl say konserinin sonunda sahneye çıktı.kendisine yarım saatlik ya da 20 dakikalık bir zaman ayrılmıştı süreyi
aştı insanlar sıkıldı neredeyse salonun yarısı dışarı çıktı o gene konsere devam etti bitirsin diye ışıklar kapatıldı çıkış kapıları açıldı o gene devam etti.
konser sorumluları sonunda konseri bitirmesi için çareyi teşekkür çiçeği vermekde buldular.neyseki anladı ve sahneden ayrılabildi.
bağlama virtüözü. en son hastaydı ne oldu acaba.
çalarken duyguyu eksik etmeyen ustatdır.

bağlamayı hızlı ve doğru çalmak elbet taktir edilesi zor bir olaydır yalnız duyguyu vermek başka bir iştir.

ondandır ki kendisini tek geçeriz.
çeşitli kelime oyunları, mânâsız sözcük parçalamaları ve samimiyetsiz romantizm şaklabanlıklarıyla dolu şair çakmalarının şiir üzerinden prim kaygılarına inat; değil yalnızca Türk, Dünya Edebiyatı'nda aşk üzerine söylenmiş en ironik, en yalın ve en mükemmel dizenin sahibi, ruhun şâd olsun, ilhâmın bizlerle olsun... "Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban..."
baba ozandır.
(bkz: dimbili)
şahsiyetini sevmediğim,sanatçılığını bir şey diyemeyeceğim saz üstadı
işte bunlar hep kültür. *
http://www.youtube.com/watch?v=iiMiKjOah9M&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=eoWbOKqpBwI&feature=related
neşet ertaş'ın ölümü üzerine yaptığı yorumda " neşet usta " diyecekken " neşet " dediği için saygısızlıktan sınıfta kalandır.
tek kelimeyle türk halk müziği dehası.
Sivas katliami esnasinda cebinde makina oldugu halde havaya bir el olsun sikmamis ne akar ne kokar tatli su solcusudur.

(bkz: zevzek)
ARiF SAĞ - DERDi GÜZEL AĞLAMA

http://www.youtube.com/watch?v=65ug6cXRt6Q