arif nihat asya

    96.
  1. Biz, kısık sesleriz... minareleri,
    Sen, ezansız bırakma Allah'ım!
    Ya çağır şurda bal yapanlarını,
    Ya kovansız bırakma Allah'ım!
    Mahyasızdır minareler... göğü de,
    Kehkeşansız bırakma Allah'ım!
    Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
    Müslümansız bırakma Allah'ım!
    Bize güç ver... cihad meydanını,
    Pehlivansız bırakma Allah'ım!
    Kahraman bekleyen yığınlarını,
    Kahramansız bırakma Allah'ım!
    Bilelim hasma karşı koymasını,
    Bizi cansız bırakma Allah'ım!
    Yarının yollarında yılları da,
    Ramazansız bırakma Allah'ım!
    Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
    Ya çobansız bırakma Allah'ım!
    Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
    Ve vatansız bırakma Allah'ım!
    Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
    Müslümansız bırakma Allah'ım!
    17 ...
  2. 91.
  3. cahit sıtkı tarancı yla birlikte güzel şairlerimizdendir.
    10 ...
  4. 82.
  5. Bardaktan seni içmek
    Seni teneffüs etmek havada
    Dolaşmak, dolaşmak sana dönmek
    Seni bulmak yuvada

    Yolumuzda aylar, yıllar
    Basamak basamak
    Basamakların çıkamadığı yere
    Kanatlarınla çıkmak

    Boşaltmak takvimden günleri
    Günlerin üstünden yollara bakmak
    Rüzgarla esmek, sularla akmak

    Baharı yollamak yollara
    Alıkoymak bir nisanın tadını
    Dışarda herkes gibi seslenmek sana
    Ve koynunda söylemek asıl adını

    inanmak, inanmak, inanmak
    Ninnilerinle uyuyup, türkülerinle uyanmak...
    10 ...
  6. 14.
  7. BAYRAK
    Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
    Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
    Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
    Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

    Sana benim gözümle bakmayanın
    mezarını kazacağım.
    Seni selamlamadan uçan kuşun
    yuvasını bozacağım.

    Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
    Gölgende bana da, bana da yer ver !
    Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
    Yurda ay yıldızın ışığı yeter.

    Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
    Kızıllığında ısındık,
    Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
    Gölgene sığındık.

    Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
    Barışın güvercini, savaşın kartalı...
    Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
    Senin altında doğdum,
    Senin dibinde öleceğim.

    Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
    Yer yüzünde yer beğen !
    Nereye dikilmek istersen,
    Söyle, seni oraya dikeyim !

    arif nihat asya.

    başka söze ne hacet..eskiden böyle şairlerimiz de varmış, ülkesini ab ye şikayet etmeyen, onurlu aydınlarımız varmış.
    9 ...
  8. 95.
  9. Koku, tad, sıcak…
    Sende her aradığım vardı.
    Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı.

    Dizeleriyle söylenecek söz bırakmamıştır.

    Bazen oluyor, böyle insanları okudukça insanın aşka inanası geliyor.

    Sonra ruhundaki soğuklukla, yarım ağızla "boş işler bunlar" diyip yoluna devam ediyor.
    8 ...
  10. 18.
  11. Başörtüsü

    Ne demekmiş
    Yasak!
    işiniz mi kalmadı
    Yapacak?

    Ne diye karışırsınız
    Saçımıza-başımıza,
    Bizi oyuncağınız mı sandınız
    Bakıp yaşımıza?

    Sebebini anlatamayacağınız
    Çocukça bir devrin hevesinden
    Karşınızdaki en güzel portreleri
    Mahrum ettiniz çerçevesinden!

    Kim demiş, ki:
    Başörtüsüydü o!
    Başımızın -renk renk-
    Süsüydü o!

    Altında saçlarımız,
    Arkadan, ne hoş sarkardı;
    Kimimizde -örgü örgü- sarmaşıklaşır...
    Kimimizde, su olup akardı!

    *
    * *

    Şu, bu nâmına Yasak! demiş
    Bulundunuz, tezelden;
    Ne olurdu, anlasaydınız biraz da,
    Güzellikten, güzelden!

    *
    * *
    Siz, bizden değilsiniz,
    Tanımıyoruz hiç birinizi,
    Çekin başımızdan
    Ellerinizi!

    Bir gericilik tutturmuşsunuz;
    Gericilik değil, Türk'ün köy modasıdır bu...
    Üstelik, ninemizin başımızda
    Taşıdığımız hatırasıdır bu!

    Dediniz: Çıkacak başınızdan
    Başörtünüz!
    Alın -öyleyse- onunla
    Yüzünüzü örtünüz!

    Arif Nihat Asya
    6 ...
  12. 102.
  13. Ülkenin güzel şairlerinden. Bugün Doğum günü iyi ki gelmiş dünyaya ve iz bırakmış. Evet.
    6 ...
  14. 16.
  15. güzellik

    Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük...
    Neler geçirdim ben!
    Çıkabilseydi bir, "güzel" diyecek
    Güzelleşirdim ben!
    6 ...
  16. 17.
  17. Şehitler tepesi boş değil
    Biri var bekliyor
    Ve bir göğüs, nefes almak için;
    Rüzgar bekliyor.
    Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
    Yattığı toprak belli,
    Tuttuğu bayrak belli,
    Kim demiş meçhul asker diye?
    Destanını yapmış,kasideye kanmış.
    Bir el ki;ahretten uzanmış,
    Edeple gelip birer birer öpsün diye faniler!
    Öpelim temizse dudaklarımız,
    Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.
    Rüzgarını kesmesin gövdeler
    Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar,kasideler.
    Geri gitsin alkışlar geri,
    Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!
    Ona oğullardan,analardan dilekler yeter,
    Yazın sarı,kışın beyaz çiçekler yeter! Söyledi söyleyenler demin,
    Gel süngülü yiğit alkışlasınlar
    Şimdi sen söyle söz senin.
    Şehitler tepesi boş değil,
    Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için;
    Rüzğar bekliyor!
    Destanı öksüz ,sükutu derin meçhul askerin;
    Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye
    Yattığı toprak belli,
    Tuttuğu bayrak belli,
    Kim demiş meçhul asker diye?...


    Arif Nihat Asya
    5 ...
  18. 1.
  19. Türk Edebiyat Tarihi'ne "Bayrak Şairi" olarak adını yazdıran Arif Nihat Asya , 1904 yılında Çatalca'nın inceğiz Köyün'nde dünyaya gelmiştir.ilköğrenimine köyünde başlamış, daha sonra istanbul'a gelir. Önce Haseki Mahalle Mektebi'ne daha sonra Gülşen'i Maarif Rüştiyesi'ne devam eder.

    Yatılı olarak girdiği Bolu Sultanisi kapatılınca, Kastamonu Sultanisi'ne aktarılır. Milli Mücadele Dönemi'nde Ankara'da bulunur. Bu dönem onun şiire başladığı, Türklük ve vatan aşkı ile şiirler kaleme aldığı tarihlerdir. 1928 yılında Darülmuallimin'i Aliye'den edebiyat öğretmeni olarak mezun olur ve Adana kolej ve öğretmen okullarında edebiyat öğretmenliği ve yöneticilik yapar.

    1948 yılında Edirne'ye tayin edilir. 1950-54 döneminde Adana Milletvekilliği, 1954 yılında Eskişehir milletvekilliği yapar. 1962 yılında ise Ankara Gazi Lisesi'nden emekli olur.

    Arif Nihat Asya, Türklük ve Türk Dünyası sevdalısıdır. Şiirlerinde bu dünyalardan da sesler getirmeye çalışır. Kimi zaman oradan uzak kalışımızın hüznünü yansıtır, kimi zaman da oralarda yaşanmış Türk kahramanlıklarını anlatır.

    5 Ocak 1974 tarihinde Ankara'da vefat etti.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük