bazı güzellikleri kendilerine bile itiraf etmeye cesaret edemeyenlere ayna tutan ve bu yüzden yanlış anlaşılan, kötülerin düşmanı iyilerin dostu sözlükteki güçsüzlerin koruyucusu don kişot olan yazar. dört bir yana duyurulur.
+ sanco nirdesin körolasıca? *
bu sabah bakkala koştum. biraz terbiyeniz var mı bayım dedim. bakkal amca alt rafa eğilmiş türbanlı bir bacının kalçalarını dikizliyordu. beni duymadı bile. bıyıklarını burarak, oradan istediğin kadar al dedi. camdan fanusun içine elimi daldırdım. bir avuç dolusu terbiyemi aldım evime doğru yollandım. havaya zıplarken topuklarımı birbirine çarptırmaya çalıştım beceremedim. siktir et dedim. ıslık çalarak gitmek en iyisiydi.
++ ii günler.
gözlerine baktığımdan beri okyanuslarda helak olmuşum. yine de tanrının engin merhametine sığınmış doğaçlama bir yolcuyum. bir kibrit çöpüne tutunarak kıyılarına vurmuşum. şimdi bu yer bu gökyüzü bu ada.. cennette sen ve ben ve bir de yalnızlığımız. görüyor musun yine tamamladık ıssızlığımızdaki 3 nesneyi. şimdi yanlızlığımızı yer, yanlızlığımızdan içer hep beraber onu tüketiriz. yalınız tükenmesin gözlerindeki ışık, tükenmesin bendeki sen!
sıkılgan sabırsız ruhumun sonsuz labirentimde kim bana benzer bunu ben bilebilir miyim?
her gün yeniden doğmayı bilir misin sen? bir önceki günden daha öte, saatleri, dakikaları, saniyeleri bir bir uzatabilmeyi... ya da biriktirdiğin aşkları tek celsede boşayabilmeyi. cesaret dediğimiz şey kaybetmeyi göze almak değil midir? kazanmak kaybedilmiş her olmamış aşkın kendiliğinden feshi değil midir?
yenilenmek özel bir kadının ana vajinasında sevgili formatında tekrar tekrar doğmaktır.
hani vardır ya: gecenin en sessiz anında insansız bir coğrafyada ortalıkta bir de ardıç ağacı varsa ve sırtınıza dayanıyorsa mutlaka bir huzur size gelir yerleşir. gökyüzüne bakarsınız o anda yalnızlık size bir ipucu verir. gökyüzünde yıldızlar yıldızlar... acaba boş mudurlar. bir evren var mıdır benden ve bizden başka?
içimdeki roket yakıtı bir aşkın keskin çakmaktaşına bela çattığından beridir yalazlanıyor gözlerinde. uzayın derinliklerinde bir seyyah oluyoruz artık. sen beni sarmalayan kapsülüm ben seni kucaklayan fitilin....
gitmekse gitmek, varmaksa varmak...durmak yok evet tatlım yola devam!
zeka neydi? zeka emek miydi yoksa doğuştan gelen genlere işlenmiş dünya atlası gibi nakış mıydı? neydi ulan neydi? geçen gün metroda zeka küpünü evirip çevirerek oyalanan bir genç gördüm. acıdım haline. mühendis kılıklıydı. küpü 3 dakkada yaptı. belli ki ezberlemiş. ezberler zekanın belirtisi olabilir mi? o zaman hayalgücü küpün neresinde.? 6 koldan hepsi aynı ve motomot.