mitosdaki kişiler birçok ömür yaşar, birçok kere ölürler. tek bir hareketin ötesine geçemeyen roman kahramanlarından onları ayıran şey de budur. ama bu ömürlerin ve ölümlerin her birinde diğer tüm ölümleri ve ömürlerinin yankısını duyarız. ve ancak uyumsuzlar arasında birdenbire bir uyum olduğunu gördüğümüzde mitosun eşiğinden geçtiğimizi söyleyebiliriz. naksos'ta terk edilen ariadne, artemis'in okuyla öldü.onu öldürmesini dionysos istemişti ve bunu gıkı bile çıkmadan seyretti. ya da: theseus tarafından hamile bırakılan ve kıbrıs'ta gemisi batan ariadne, çocuğunu doğururken orada öldü. ya da: dionysos, peşindekilerle beraber naksos'a geldi, hep beraber ilahi bir evliliği kutladılar, sonra da ariadne göğe yükseldi ve kutup takım yıldızları arasında onu hala görmekteyiz. ya da: dionysos naksos'a, ariadne'ye geldi, ariadne de bundan sonra onun peşinden giderek maceralarına katıldı, yatağını paylaştı, düşmanlarıyla savaştı. dionysos argos civarında perseus'a saldırdığında, ariadne de silahıyla birlikte o çılgın bakkhaların arasındaydı. ta ki perseus, medusa'nın başını ariadne'ye doğru sallayıp onu taşa çevirene kadar. hala orada, o taşların arasındadır.
başka hiçbir kadının ve tanrıçanın ariadne kadar çok ölümü olmadı. argos'taki o taş, gökteki o yıldız, o ceset, çocuğunu doğururken ölen o kadın, göğsünde okla yatan o kız:
ariadne, bunların hepsiydi.