miraç kandiliydi. ağzımı bozmak istemiyordum. bugun tüm günahlarımdan yunup arınacaktım. birden argadaşlar kelimesiyle karşılaştım. bi tür şive komikliği olmalıydı. bu tip adamlar laz şivesini "uyy" diye başlatıp "da" diye bitirip ehi ehi diye gülerlerdi. o an dişimin arasındaki et parçasının dişlerime zararı mı olur yoksa diş ipi niyetine yararı mı diye düşündüm.
bu tiplerin sözel dersleri gerçekten kötü olurdu bir kelimeye, hitaba söylem diyebilirdi bu dangozlar.
söylem kelimesini sevmiyordum.
maria beni terk etmişti.
ne julia ne de gül artık bana vermiyordu.
oysa argadaşlar ağzına yakışan adamın dudağının ucunda egzotik bir tat.
susuyordum.