arefe gecesi davulcuyla son bir kez anallaşmak

entry3 galeri0
    1.
  1. hayırlı anallaşmalar arkadaşlar...

    bir bayram sabahı namussuzluğa uyanmak,
    ve kirli çarşafları bir bir toplayıp;
    kimliği meçhul ayak izlerinin ritmine uymak.
    bir arefe gecesi doyasıya yorulmak,
    ve yüzsüzlüğün yüzünde yüz bin gülücük;
    beni terk eden bir sessizliğin vedasını duymak...

    ne de çabuk geçiyor değil mi ramazan; şen ve çocuklar gibi masum. tuttuğumuz oruçlar yanımıza kâr, edilen dualar bize en sevgili yâr. gelenek ve görenek dolu, din dolu bir ramazan. ve o mahallemin azimkâr davulcusu, bayburt delikanlılığının en son savunucusu...

    dört yıldır aynı davulcuydu mahallemizi şen mânilere boğan. meşhur bayburtlu... bizleri sahura kaldırıp ibadetlerimizi aksattırmayan, bayburtlu mahir. sesi gür, aklı hür, soyadı pür; mahir pür. onunla tanışalı tam dört sene olmuştu işte. her ramazan bahşişini eline tutuştururken, sanki daha önce hiç bir arada görmediği paralara şaşırır gibi bakardı. pek kibar değildi, ama belli etmezdi. ne verilirse verilsin fark etmez, ikram seçmezdi.

    ahlâksızlığın önünü artık alamayacağımı ve ömrümün sonuna geldiğimi hissettiğim o geçen yılki ramazan'da muhabbetimizi ilerletme imkânı bulmuştuk. sanki ezelden beridir birbirlerine kavuşmayı bekleyen iki uğurböceği gibi hemen de ısınıvermiştik. ramazan'ın son gecesiydi, zemzemi fazla kaçırmıştım:

    etu: hey mahir napıyon lan, çal daha yüksek sesle, çal. bugün bütün sahurlar benden çal.

    mahir: aman etu abey sıkıntı olmasın, sen sarhoşsun gir içeriye yat, mahalleliye ayıp olmasın..

    etu: ne sarhoşu akoyim iki zemzem attım çarptı temiz su ya ondandır..

    mahir: dur abey dur allah adı verdim dur geliyorum ne zemzemi ya allah aşkına.. çamaşır suyu falan mı içtin sen yanlışlıkla. otomatiğe bas yardımcı olayım sana, hadi gir içeriye...

    kapıyı açıp apartmanda onu beklerken, adımlarını sayıyordum. son duyduğum adım sesinde kafamı kaldırıp karşımda dikilen o heybetliyi süzdüm tepeden tırnağa. kalın ve esmer kollarıyla belimden kavrayıp içeriye taşıdı beni mahir. ya ben çok hafiftim o akşam, ya da o çok güçlüydü, onu ilk defa bu kadar yakınımda hissetmiştim, daha evvelden hissetiklerim, yalnızca bahşişini verirken hissettiğim avuç içi sıcaklığından başka bir şey değildi:

    etu: ya dur dur akoyim düşürüceksin beni ahahahaha dur lan mahir pezevengi.

    mahir: dur abey ya sahur geçiyo zaten acil gitmem lazım benim sen şimdi buradan kalkma yat dinlen bi yerine bi zarar vericeksin..

    etu: dur nereye? otur zemzem içelim.. bırak sahuru salak mısın sen mahir? millet senin davulunla mı uyanıyor sahura akoyim saatini kuruyor herkes. bırak gitme

    mahir: yok abey olmaz öyle şey, olsun saat kursunlar bizimkisi ekmek parası.

    etu: dur ölümü gör mahir eğer gidersen şuracıkta öleyim gitme, çok yalnızım akoyim gitme işte.

    mahir: ...

    etu: ha şöyle gel, gel otur ayakucuma, dur ya da oturma, git içeriden dolaptan zemzem getir cam şişelerde olucak git getir. üzüm de getir var orda aşşada, hadi ben uyuyakalmadan git getir iki laflayalım.

    o mutfaktayken vitrin çekmecesinde her daim bulundurduğum bayıltıcı spreyi koltuk yastığının arkasına saklayıp uzandım tekrardan... elinde üzüm dolu tabak, bi elinde de zemzem şişesi oturdu ayakucuma. yüzünde mahcubiyet dolu bir ifade vardı ama biliyordum onun da saf olmadığını. biliyordum onunda 30 yıllık sapıklığını 30 günlük ramazan ayında saklayamayacağını...

    tam "ee nası gidiyo bakalım" deyip aklını ani bir soruyla meşgul etmişken, yastığın arkasına sakladığım spreyi yüzüne doğru sıktım. debelenip sehpanın üzerindekileri sağa sola devirdikten sonra bayılır gibi oldu ama bayılmadı, çok güçlüydü...

    hafif baygınlıkla uyanıklık arasında sırıttığını hissettim:

    etu: ne sırıtıon lan pezevenk geçen seneden beri imalı bakış atan sen değil miydin?

    mahir: ğhaa abey naptın yhaaağağa gözünü sevim bişey yapma

    etu: merak etme abeysi biraz gevşe...

    koluna girip koltuğa doğru kaldırırken dışarıdan sahura kalkanlar içeriyi görmesin diye hemen onu orada bırakıp perdeleri kapadım hızlıca. baktım döndüğümde koltuğa uzanmıştı, o kadar yüzüne doğru sıkmama rağmen sanki tesir etmemişti ama yine de etkisizdi.

    yanına doğru 40 yıllık orospu edasıyla yaklaşıp yapıştım dudaklarına, boncuk boncuk terliyordu. alnından süzülen ter damlaları, ben onu öperken üst dudağıma değiyor ve midemi bulandırıyordu... hiç itiraz etmiyordu, hiç karşı gelmiyordu; spreyin etkisinden midir bilinmez sanmıyorum gerçi ama galiba o da istiyordu...

    ikimiz de delikanlılıklarımızı adeta birer gömlek gibi üzerimizden çıkarıp fırlattık koltuğun arkasında. o an evimin salonunda iki şeytan dans ediyordu. terden pişik olmuş mabadına en güzel bayram dileklerimi fısıldadıktan sonra onu öylece bırakıp çıktım evden. bırakın mahalleliyi; salih'in bile ruhu duymamıştı olan biteni...

    arefe gecem ihya olmuştu sayesinde; bayburtlu mahir'le son defa anallaşmak... evet güzeldi...

    ve şimdi bir bayram sabahı, namussuzluğa uyanıyorum,
    kirli delikanlılık kıyafetlerimi bir bir toplayıp;
    öylece, sessizce...
    11 ...
  2. 2.
  3. Sonsuza kadar #Eaegs dedirten hedelerden biridir.
    0 ...
  4. 3.
  5. sanallaşmak yazmak istemiştir ama s harfini unutmuştur..
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük