are you there?
the wonderful to know
all like ghosts
all the ghosts
freak my selfish out
mind is happy
need to learn to let it go
i know you'd do no harm to me
since you've been gone i've been lost inside
tried and failed as we walked by the riverside
oh i wish you could see the love in her eyes
the best friend that eluded you lost in time
burned alive in the heat of a grieving mind
oh what can i say now?
and it couldn't be more wrong cos there's no one there
unmistakebly lost and without a care
oh did we lost all the love that we could have shared
and its wearing me down
and its turning me round
and i can't find a way now
to find it out
oh where are you when i need you? are you there? are you there?
bu şarkının başında "yes" diye bir ses gelmektedir ki o ses zaten şarkıda baştan bir yıkım etkisi yaratmaktadır. sözler ise insana apayrı bir şekilde koymaktadır. where are you when i need you?..
dünyanın en masum, en saf, en çocuksu melodisine sahip olan anathema şarkısı. öyle bir yaralar ki, öyle bir yıkar ki ağladığının farkında bile olmaz kişioğlu...
anathemanın gebertmek için doom metal yapmasına gerek olmadığının, aksine gayet "conformist" bir şarkıyla bile bunu başarabileceğinin kanıtıdır.
edit: lan zaman adamı nasıl değiştiriyor yaa... birader bakmayın siz böyle şeyler yazdığıma, aşıktım o zamanlar, delifişektim, duygusaldım. ama şimdi duysam gülerim la ben bu şarkıya. ha melodisi gerçekten hoştur... da neymiş o çocuksu, saf vs lafları, homo gibin, emo gibin allaasen!
o vakit aslolan sen ne istersen odur. saplanmasak keşke umutsuza ve bıraksak tüm yalnızlıkları umutsuzlukları ve çaresizlikleri kara kuyularımızda.. engin bir derya gibi afilli suni öykümüz değil de gülüp agladıgımız gerçek bir öykümüz olsa. can çekişse o martavallar ve içimizden çıkıverse ruhumuz.. kayıplara karışsa..