Siz bu entryleri okurken ben artık hayatta olmayacağım. Ben öncelikle çok duygusal biriyimdir. Yani biri idim. Bir çocuk ölümüne dayanamayan, yaşanan haksızlıklara dayanamayan biriyim. Ablamın küçük bir kızı vardı.. onun ölümünden sonra değişti her şey.. o küçücük bedenin yanarak ölmesi, o çocuksu çığlıkları benim kulaklarımdan çıkmıyor. O ölmeden önce paytak paytak yanıma gelişi.. gülüşü... o ipeksi seyrek altın rengi saçları hala aklıma geliyor ilk günkü gibi.. bir de onun bu acısı yetmezmiş gibi kaçırdığım fırsatların olması, istenmeyen adam olmam beni artık bu kuyuya itti. Öncelik size şu boşluştan bahsetmek istiyorum. Bu boşluk tüm iyi niyetli, ince düşünen insanları içine çeken bir bosluk. Başka birisi için hüngür hüngür ağlayabilen, hayatı da tek şans olarak görebilen insanları içine çeken bir boşluk.. bu boşluğa düştüğünde elinden tutan birisi varsa hayatına bazı düşüncelerin beyninden gitmemesi şartıyla devam edebiliyorsun. Eğer tutan yoksa o boşluktaki çukurun icindeki sarmaşıklar seni iyice içine alıyor. Demin belirttiğim gibi öteki tarafın varlığına inanmıyorum. Bu düşüncelerim ve hayat akışımın iyice boka sarması artık yasamam için bir nedenimin olmadığını gösterdi bana tüm içtenliği ile... bir de her işi rast giden, mutlu ve umursamaz bir kıza aşık olmuşsanız vay halinize...
inboxtan yazanlar olmuş bırakın ölürken bile kimse halimi, derdimi sormasın.