kamplara götürülen yahudilerin çalışma kampına geldiklerini sanmaları için naziler tarafından kıçtan uydurulmuş slogan.
Hiçbir yahudi kamp nizamiyesinden içeri girerken burada öldürüleceğini bilmiyordu. Hatta son ana kadar, yani gaz odalarına girdikleri ana kadar dahi öleceklerinden haberdar değillerdi, çünkü girdikleri odalar aslında duş şeklinde dizayn edilmişlerdi ve ahizelerden su geleceğini düşünüyorlardı. Oysa su o ahizelerden hiçbir zaman akmadı. Gelen sadece zyklon b gazıydı.
işin daha da ilginç boyutu, aslında öldürülen yahudi sayısının sunulandan çok daha az olduğu rivayet edilir. Çünkü asıl amaç, gerçekten yahudileri yok etmek değil, yahudileri avrupa'dan kovalamaktır. Ve bu amacı güdenler de aslında yahudilerdir. Nazi döneminde binlerce yahudinin filistin topraklarına kaçtıkları bilinmektedir. Avrupa'da kalan ve israil'in kurulmasında zerre kadar fayda sağlamayacakları düşünülen bir avuç fakir fukara yahudi de nazilerin şefkatli kollarına bırakılarak, asıl göçmesi istenen zengin yahudi kesimin göçünü hızlandırmak amacıyla bir propaganda malzemesi olarak kullanılmışlardır.
Tabi bundan Hitler ve üst düzey yöneticilerinin dışında kimselerin haberi yoktu. Olayı daha da gerçekçi kılmak için dönemin almanyasında müthiş bir yahudi düşmanlığı enjekte edilmiştir.
işin daha karmaşık boyutu ise, Adolf Hitler'in gizli Thule örgütü tarafından siyasete teşvik edilerek almanya'nın başına getirilmesidir. Thule'nin kurucusu Rudolf von Sebottendorf uzun yıllar anadolu'da ve uzakdoğuda yaşamış bir diplomattır. Bir dönem istanbul'da Alman büyükelçiliği'nde görevli olduğu ve gizli ilimlerle uğraştığı da bilinmektedir.
Thule Örgütü bir anlamda Nasyonalist Sosyalist Alman işçi Partisi'nin (NSDAP) temelidir ve yapılanması da Freimaurerische Loge (Mason Locası) stilindedir. Aynı yapılanma stilini ittihat ve Terakki Cemiyeti'nden hatırlıyoruz.
Bu az ama öz bilgilerin ışığında dahi söyleyebiliriz ki, tarihteki hiçbir şey tesadüf değildir. Birbirinden bağımsız gibi görünen olaylar aslında birbiri ile içiçe geçmiş planlar zinciridir. Zincirin halkaları birbirinden kopuk gibi görünse de, aklı başında olanlar pekala halkaları kolayca birbirine bağlayabileceklerdir.
kamp mağdurlarına yönelik ciddi bir vaat mi ("sıkı çalışırsanız sizi özgür kılarız!"), yoksa kaba bir şaka mı ("çalışın çalışın. gaza dayanırsanız özgür bile olabilirsiniz.") olduğu belirsiz mesaj. kim bilir, belki de mesajın hedefi tutsaklar değildi; naziler kendi kamp görevlilerine seslenmek istemişti: "burada ciddi bir iş yapıyoruz. o yüzden sıkı çalışalım ve cümle yahudiden, komünistten, bozguncudan özgürleşelim." her neyse, fakat şu bir gerçek ki, çalışmak denen şey, hemen hemen bütün dinlerce kutsandığı gibi (hıristiyanlıktaki yedi büyük günahtan biri tembellik'ti), aynı kutsiyet, modern zamanlarda "daha çok üretim, daha çok kâr" diyen kapitalizm tarafından da atfedildi. ve bir terör ve yıldırma yöntemi olarak her türden otoriter-totaliter düzen tarafından baştâcı edildi...