araz

entry22 galeri0
    1.
  1. belirtinin bir diğer söylenişi
    1 ...
  2. 2.
  3. kahraman tazeoğlu'nun 2005 yılnda çıkarttığı ilk romanının adı.
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. a ska
    r üzgara
    a yrılığa
    z amana eyvallah...

    tanışma fırsatı bulğum çok şeker bir yazar. şiirleri çok etkileyici.

    "bir zamanlar sana en yakın kadar uzaktım, şimdi ise en uzak kadar yakınım."
    2 ...
  7. 5.
  8. -uçmak düşmeyi göze almaktır.
    -denize bakmayı bilmeyenler bir gün mutlaka boğulur
    -oysa sen
    melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
    ve kendini acıtmak istiyorsun
    ama güller kendine batamaz
    --spoiler--
    http://www.youtube.com/watch?v=k7gmL9aNxAY
    --spoiler--
    2 ...
  9. 6.
  10. Neslihanın defalarca dinlemeye değer şarkısı..

    Neslihan - Araz
    Araz...
    Duyuyor musun beni?
    Kapılar açık hadi gönlümde uyu biraz

    Araz...
    Görüyor musun beni?
    Dünyamı senin gibi hiçbir göz dolduramaz

    Araz...
    Kaç çığlık biriktirdim içimde
    Kaç defa kaçtım insanlardan
    Sessiz uzayan sokaklara bak

    Araz...
    Yağmuru bekliyorum biraz
    Belki söndürür volkanımı
    Belki dindirir içimdeki lavları

    Yürüyorum yavaş yavaş sana doğru
    Sessiz ve sakin olmaya gayret ediyorum
    Boğuk doluyum bir kuş sesine ağlarım sokaklarda
    Ceplerimde sen varsın tükenmem ben zenginim

    Araz...
    Kaç çığlık biriktirdim içimde
    Kaç defa kaçtım insanlardan
    Sessiz yolcusuz duraklara bak

    Araz...
    Yağmuru bekliyorum biraz
    Belki söndürür volkanımı
    Belki dindirir içimdeki lavları

    Araz...
    Adını taşlara mı yazdılar?
    Dört harf dünyamı doldurdu
    Söyle mermerde ne arar?

    Araz...
    Kapılar aralanır adından
    Çıkmaz kapalı sokaklarda
    Bir sen yeniden yol olursun bana
    2 ...
  11. 7.
  12. Kahraman tazeoğlu şiiri.

    ARAZ

    "Yalnızım çünkü sen varsın"

    "gel" desen gelirdim
    gittiğin uzakta bendim
    dağ gibi bir ihanetten düştüm
    bu kendime son gelişim

    ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
    kendimi suçüstü yakalıyorum
    ve kentsizliğimin isimsizliğini
    Araz´a uyak düşüyorum
    gözlerime senden düşler sürüyorum
    ıslak bileklerim kan bayramına yatıyor
    bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
    sonra bir durağa yaslanıyorum
    sonra bir kente
    ve sen gidiyorsun
    ben kanıyorum
    diyorlar ki "kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun"
    oysa "gel" desen gelirdim biliyorsun

    yorgun Haliç´e biraz inat
    biraz ihanet bırakıyorum
    ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
    aklıma düşüyorsun
    düşüyorum
    düşünce
    üşüyorum
    azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
    ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
    yalanlarımla bir hiçlikteyim
    beni içinden kaç

    bu kentte her yağmur kendini ağlar
    aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
    ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
    nerde kimi üşüyorsun
    artık kendini yakan bir ateşim
    kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
    şimdi boş duraklara yaslanıyorum
    boş kentlere
    oysa "gel" desen gelecektim

    gün düşlerime dönüşlerimde
    bakışın içiyor beni gözlerimden
    gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
    uzaklığına uzanıyorum
    sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
    ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
    yıkılıyorum şarkılara
    "kimseler biliyor"
    yalnızlık dostumdu
    şimdi korkum oluyor
    oysa "gel" desen gelecektim

    artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
    güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
    göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
    kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
    göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
    düş satıcısı ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
    uysal yalnızlıklar satın alıyorum
    gülüşümle ödeyerek
    ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
    yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
    cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
    kirli sözlerimi temize çekme
    oysa "gel" desen gelecektim

    gözlerim ihanete ihbar taşıyor
    kuşkulu bir cinayeti fısıldıyor kaşlarına
    sözü namluna sürmelisin şimdi
    en yaralı yanımdan vurmalısın beni
    çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır

    avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
    ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
    susuşuna kan döküyor gözlerim
    sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
    oysa bilmelisin Araz´ım
    kimsenin içi görünmez
    ve hiç bulamadıklarını
    asla yitiremezsin
    bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
    söylenecek bütün sözler

    her sabah akşam oluyorsun
    alnından ellerine damlıyorsun
    yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
    içine dert oluyorsun kentin
    dışına yağmur
    yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
    duvarların kan öksürüyor
    ve sen
    başkalarının gözlerini
    yüzümde aramamayı öğreniyorsun
    beni bir durağa yaslıyorsun
    beni bir kente
    gidiyorsun
    oysa "gel" desen gelecektim

    susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
    en susmakta neydi öyle
    sen en dinlerken
    biliyorum Araz´ım
    insan kendini bulmamalı, hep aramalı
    gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
    gece cinnetlerimi de alıp yanıma

    denize bakmayı bilmeyenler
    bir gün mutlaka boğulur
    işte bundandır gözlerinden kaçışlarım

    siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı

    ben şimdi gurbetim
    içimde taşıyorum
    heba olsa da senlerce yılım
    oysa "gel" desen gelecektim

    ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
    ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
    şairler ölüdür derler
    inanmıyorum

    en karanlık ceketimi giyiyordum
    ışığa kördüm çünkü
    şimdi ise güneşe ilerliyorum
    dirilmek için

    kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
    gecenin kör gözünden utanıyorum
    hadi bana en militan kelimelerle saldır
    batır içime cümlelerini
    beyhude bir dehşet bırak
    hak ediyorum

    gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
    can kaybından ölüyorum
    cenazemde namaz kılacağım
    zan altındayım
    yalanıma inanıyorum

    yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
    kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
    kinim kendime
    susuşum sana
    küsüşüm tüm dünyaya

    üstü kalsın ihanetimin
    "gel" desen gelecektim

    yine bir tren geçiyor içimden
    sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
    saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
    görmüyorum söylemiyorsun kırılıyorum
    hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
    sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
    süsle beni ey aşk
    geçtiğin yerleri öpüyorum

    yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
    dişlerindeki nikotin tadı terkimde
    sirenler ve ateş hatları içip
    sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
    ıslak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
    yasadışıyım
    tutukla beni gözlerimden

    kalemim bitti yitirdi şiirini şuur
    öldü kanımdaki mürekkep balığı
    solumdaki sise intihar etti intiharlar
    bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
    yaşamak için geç bir zaman
    ölmek için ise erken

    çok davullu bir senfoni sürçüyor
    dikiş tutmaz ayrılığımda
    kirpiğinden yapılma bir darağacına
    geceyi asıyorum
    yoksun
    bu yağmurlar ıslatmıyor beni
    bir durağa yaslanıyorum sensiz
    gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
    "gel" desen gelecektim oysa

    kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
    şimdi herkes biraz sen biraz acı
    göğsümde bir vagon
    gizli sözler batıyor
    fırtınalar çıkıyor üstüme

    şakağımda
    intihar acemisi bir şairin
    delilik provaları
    arkandan uluyan kapılardan
    söküyorum kokunu
    yokluğunu kokluyorum
    yokluğunu yokluyorum

    çöz gözlerimi senden hadi
    ücranda yak bakışımı
    gözlerine bekçi sevdam
    dünden ve senden kalmayım

    içine her düşen
    kendi keşfi sanıyor seni
    oysa sen
    melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
    ve kendini acıtmak istiyorsun
    ama güller kendine batamaz
    bilmiyor musun
    "gel" mi diyorsun

    herkes kendi gördüğüne bakar
    peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz
    kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
    hadi en kanadığımız yerden susalım
    "gel" desen gelirdim
    "git" dedin ve gittin

    Aşka...
    Rüzgara...
    Ayrılığa...
    Zamana...

    eyvallah..
    8 ...
  13. 8.
  14. aynı zamanda sanatçı neslihan'ın cine5'de katıldığı bir programda anlattığına göre, kahraman tazeoğlu'nun araz adlı romanını ve şiirini okuduktan sonra yazara ithafen yapmış olduğu bestenin adıdır.
    0 ...
  15. 9.
  16. romandan bir bölüm...

    ... "biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin. Liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan. Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği. Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde... bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?
    Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir "içim"; kaldı ben de, bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok, fazlası az... bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta... ne kadar çok "vardık" oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş, gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta...
    Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık" dedim.
    Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturdu. "Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim! Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin. Sana söylenenlerle, sana anlatılanlarla herkesin sırrını bildin ama kimseye bir şey söylemedin. Oysa izin verseydin benimde sana söylemeyecek ne çok şeyim vardı. insanları sadece dinleyerek böyle çıplak, böyle savunmasız bırakmayı nerden öğrendin? Başkalarına ait bunca sırrı taşımak seni neden hiç yormadı? Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.
    Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!"
    3 ...
  17. 10.
  18. Pek duygusal bi insan değilim, öncelikle bunu belirterek yorumda bulunuyum.
    1-Aşk mektuplarında bir yerden sonra hep koptum onlar nasıl benzetmeler nasıl tabirler helal olsun daha o kadar edebi yönüm olmadığı için pek anlamadım ama güzeldi
    2-Üniversite'de yaşanan yılları kısada olsa çok hoş anlatmış bu duygusuz insan bile duygulandı durdu düşündü,Kendi Araz'ını-ilerde anlatabileceği üniversite anılarini..
    0 ...
  19. 11.
  20. --spoiler--
    oysa sen
    melekleri bile kıskandıracak kadar kendinsin
    ve kendini acıtmak istiyorsun
    ama güller kendine batamaz
    bilmiyor musun
    --spoiler--
    0 ...
  21. 12.
  22. * "kısa hayatlara uzun cümleler kurardık..."

    * "bir gün gidersen beni 'kaldığına' inandırarak git. ben ancak, gitmediğine inanarak yaşayabilirim. çünkü seni beklemek için önce gittiğine inanmam gerek..."

    * "yalnızlığa en büyük düşman senin yokluğun. varlığını inkar edecek bir yokluk, yokluğunu yok sayacak bir varlık yok. ben seni unutmak için sevdim! hatırlamak için nefret ettim. sen beni sevmek için unuttun! nefret etmek için hatırladın..."

    * "ayrılığı seçtin mi herşeyi götüreceksin yanında.geriye hiçbirşey kalmayacak. söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde... ki ben en çok onları duydum... gittin mi adam akıllı gideceksin. hiçbir özlem kalmayacak dönüşleri emziren. demem o ki dönecekmiş gibi gitmeyeceksin. büyük git gideceksen, uçsuz bucaksız, dursuz duraksız git. telefonun numaraları sesime düşmemeli, yolların yoluma değmemeli. hiçbir anıya, hiçbir dizeye, hiçbir şarkıya yenilmemeli ayrılık. şiirler okununca unutulmalı,hasret dokununca uyutulmalı. gece inmişken ayak parmaklarına kadar yahut gün doğarken, yatağının diğer yastığındaki boşluk tecavüz ederken gözlerine, ne bileyim tek başına yiyeceğin sofrana iki kişilik servis açtığında susacaksın, duracaksın... gitmenin hakkını vereceksin. ayrılık gurur duymalı seninle. gidersen, sözün ayaklarına geçmiyorsa, ayakların yakınımdan geçmeyecek! ayrılığı seçtin mi büyük olacak ayrılık! ayrılığı seçtin mi?.."

    * "ne kadar haykırsan; o kadar sağırım bilesin. ayrılığın önsözündeyiz daha... bir kaç sayfa okudukça, bir önceki sayfaya dönülen bu garip kitabı bitirdiğimizde, gençliğimiz pılını pırtısını toplamış olacak. avazımız çıktığı kadar susacağız..."

    * "-ne alırdınız?
    +biraz yalnızlık ve biraz da sessizlik alayım. getirirken dökmeyin, mutsuzluğum eksilir..."

    * "bir adımda bin uçurum, bir uçurumda en gizli yakınlığı saklarım, ta ki sen seslenmekten, ben sakladığımdan gelene kadar..."

    * "anladım. ihanete uğrayan hiçbir aşk, uğratanını terk etmiyor..."

    * "ölüme el uzatmak bellerdim aşkı, boğulmanın dalında."

    * "intiharlardan ölümsüz, ihanetten ölümlü yüreğim, senzede acılarla küçüldü yine; bu gece, dün gece, gecelerce..."
    1 ...
  23. 13.
  24. ilk hecedeki "a" sesinin uzatılarak: "aaraz" şeklinde telaffuz edilmesi gerekir.

    (bkz: emare)
    (bkz: belirti)
    (bkz: semptom)
    0 ...
  25. 14.
  26. 15.
  27. uzun zamandır dağılmıyordum böyle. sağlam bir şiir.
    1 ...
  28. 16.
  29. ruhsal marazlara neden olabilmektedir ya da ruhsal marazlar da arazdır aslında.
    1 ...
  30. 17.
  31. lil ile akan nehir, aras nehri'nin azeri lehçesinde söylenişi.

    0 ...
  32. 18.
  33. 19.
  34. Koskoca antonio banderas'ı bile duygulandıran kitap.
    9 ...
  35. 20.
  36. Felaket anlamında kullanılır genellikle.
    0 ...
  37. 21.
  38. Kendi zatıyla kaim olmayana denir.
    5 ...
  39. 22.
© 2025 uludağ sözlük