bu ülkede müslümanlardan kitaplarını saklamak olayının bir tezahürüdür. bu kitap müslümanlara değil de araplara inmiş gibi davranıp "bizim dediğimiz doğru kitaba gerek" yok diyenlerin baskısından doğmuştur. bilmezler ki o kitap bize anlayarak okumamızı emreder. aklımızı işletmemizi emreder.
çok güzel bir konuya değinilmiştir.kuran arapça indiğinden arapça kutsal sayılıyor.kendimden örnek verecek olursam her yaz istisnasız kuran kursuna gönderilirdim ailem tarafından. neden?
çocuğumuz dua öğrensin, namaz kılmayı öğrensin en önemlisi arapça öğrensin kuran okuyabilsin diye.duaları öğrendim, namaz kılmayı da dinimizin şartlarını da.ama gel gelelim arapçayı sökemedim bir dil 2 ayda nasıl öğrenilebilir ki?
ki anlamıyorum ne diyor, ne anlatıyor.orta yaşlı kadınların düştüğü büyük bir gaflet var.bilirsiniz hep bir araya toplanılır günlerde, mevlütlerde peşpeşe yasin, tebareke, fetih süresi,kıyamet süresi vs.okununur.ama hep arapça.anne-baba senden cahil bu konuda yazık ki, kendi kendime dedim kuran'ın türkçesini okuyup anlamalıyız.öğrenmeliyiz, geçirebildiğimiz kadar hayata geçirelim karanlığa ışık edelim diye.artık türkçesini okutturuyorum efenim toplantılarda.arapça tabusu da yıkılmış oldu.herkes anlıyor.oh mis.
aynı durum arapça bilmeden arapça dua etmek içinde geçerlidir ne anlama geldiğini bilmediğin kelimeleri arka arkaya dizmek ne kadar mantıklı onun yerine ana dilinde dua etmeyi tercih ederim.
aynı insan patates cipsinin arkasındaki içindekiler kısmında arapça bir şeyler gördükten sonra o poşeti yere atmaz. ama yaptığı ibadetin içinde neler söylediğini, tüm okuduğu ayetlerin ne manaya geldiğini öğrenseydi tüm bunlar olmayacaktı. gene karşımıza bireysel bir sorun ortaya çıkıyor. toplumsal değil.
ayrıca meal, tefsir, ilmihal gibi eserleri de okuması gereken kişidir. zaten aksi halde müslüman olunmaz.
fakat kur'an'ı arapça, en duru haliyle okumak ibadettir. sevabı ayrıdır.
arapçayı bilen insanlarında kuranı tam olarak anlamadığı bir gerçektir. kuran dili arapça tabanlı olsada mana olarak yada zaman olarak epeyce bir farklıdır. bu yüzden arapçayı anlayıp yada anlamamak pek sorun değildir. zaten türkçeleri de mevcuttur.
küçükken bir hocam* bana kuranı arapça oku demişti. arapça anlamıyorum ki hocam; ne dediğini, nasıl tavsiyeler verdiğini nasıl bilicem dediğimde; olsun arapça okumak onlarca kat daha sevap demişti. e anlama kavrama aydınlanma? sevap olan bu değil miydi? bu sorular tabuları yıkmaya yönelik olduğundan her zaman tehlikeli olmuşlardır. o yüzden hiç sormadım.
hatim etmesi boşa mıdır değil midir allah bilir o ayrı dava. ama salak insan olduğu kesindir. belki aklıevvel olduğu için allah kıyak geçer. ama çoğu samimiyetsiz çıkar amaçlı, sonunda vaat edilen cennet adına ezberleyen lavuklardır. hiç ezberleme ama en azından bir kez anlayarak, irdeleyerek oku. o zaten senin bilinçaltına yerleşiyor.
kutsal kitabı allahın kelamı bilip ona iman etmiş biri için
o kitabı ezberlemek, yüce bir değerdir. ha anlamı dersen, hemen yanı başında türkçe meali olarak yazar.
hafız arapça bilirse artı bir değer olur. ama arapça bilmiyor diye hafıza oradan çakmak,
ayrı bir inancın ya da inançsızlık piçliğinin iz düşümü gibidir.
(bkz: yanılıyormuyum hafız)
kuran-ı kerim arapça olarak okunması fark kılındığı için arapçasını hatim eden insandır. ayrıca bi yandan da türkçe mealine bakıp dinini tanıyan insandır kendisi.