iyi bildiniz tabiki de türkiye. bu olay, bizim ülkeye çok über demokrasi getiren chp'nin türk milletine yaptığı en büyük kazık.
--spoiler--
1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiştir. Değişikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler, üç aya kadar hapsedilecek ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyeceklerdi
--spoiler--
türk san'at müziği de tek sesli olduğundan batılılaşma(!) döneminde önce küçümsenmiş sonra yasaklanmıştı. fakat halk ezan'da olduğu gibi türk san'at müziğini benimsemiş olduğundan bu alışkanlıkları tüm baskılara rağmen bırakmamıştır, bırakmayacaktır. ayrıca türk sanat müziğinin tek sesli olması çift sesli batılı müziğinden basit olduğu için değil tam tersi, batının çift sesle anlattığını türk sanat müziği tek sesle anlatabilmektedir. ama batı aşığı liderlerimiz bunu anlayamamamışlar.
atatürk'ün yaptığı türk devrimini ismet paşa'nın iyi yönetememesinden kaynaklı durumdur.
esas olarak tümüyle cahil bırakılmış ve tek "ilim" olarak islamiyeti gören bir milleti sömüren hacı-hoca tayfasından onu kurtarmak maksatlıdır. çünkü türkçe ibadet; neye inandığını bilmektir.
lakin atatürk'ün vefatından sonra çakallar bununda kılıfını bulmuş; kuran'dan ziyade "hadis" ve "ilmihal"e dayanan yeni bir din oluşturmuşlardır.
hatta islam adı altında 15 ciltlik külliyat yazıp kendi dinini oluşturan hariciler dahi mevcuttur.
bugün cuma namazlarının çıkışında bekleseniz ve sorsanız fatiha'nın anlamını bilen insan çok zor bulursunuz. çünkü cahiller sürüsü tarafından "gerçek islam" adledilen sömürgen arap kafası, günümüzde safi "inanç" ve kulaktan dolma örfi dogmalara islam diyen haricilerin oluşmasına önderlik etmiştir.
diğer taraftan türkçe ezan'ın kökleri osmanlıya dayanır. valilerin keyfi olarak türkçe ezanı yasaklaması engellenmiştir; atatürk'ün vefatından sonra da halktan uzak yönetim devrimi pekiştirmek için böyle bir yasak getirmiştir. yanlıştır.
zira bu yasakla beraber zaten zırzıbıl cahil olan müslüman halkın tepkisini çekmiştir. "din elden gidiyor" temalı ingiliz propagandası, işgal edilmiş bir memleketi bölemeden çıkmak ezikliğinde tezahür etmiştir. başarılı da olmuştur.
"bir dönemi, o dönemin şartları içerisinde değerlendirmek gerekir" düşüncesiyle irdelenmesi gereken durumdur. 18 temmuz 1932 tarihli bir genelge ile ezan türkçe okunmaya başlanmıştır. 41'deki yasağa kadar geçen sürede neler yaşandı bu konuda, onların irdelenmesi gerekir. kimine göre doğrudur kimine göre yanlıştır, bu tartışılabilir tabiki. ama mustafa kemalin, "ulen şu türk milletine bir zorluk çıkarayım" diyerek düşündüğü bir yenilik olmasa gerek.