NAMAZDA okunan dua ve surelerin türkçelerinin toplamı bir a4 kağıdı falandır heralde. bir göz atıp ne anlattığını bilerek namazda arapçalarını okumak zor olmasa gerek.
kore dilinde yazılan gam gam style şarkısıyla tepinenler
arapça kılınan namazdan rahatsız olmuş
ey akıl ve vicdan
nerelerdesin
dünyanın öbür ucunamı gittin.
Taklidi iman dediğimiz şey. inandığımız için değil öyle gördüğümüz için yaptığımızdandır. Eksiklik ibadeti yapandadır. ibadetin yapılışında şeklinde herhangi bir sorun yoktur. Dünyanın her yerinde belli başlı inanışların ibadetlerinin belli bir şekli vardır. Özünde ibadet bir ritüeldir. Yani öyle anlamıyorum ben şöyle yapsam olur mu gibi bir şans yoktur. Anlamıyorum kısmına inip anlamak lazımdır.
arapça bilmeden arapça ibadet etmektir. nedense bu durumu namaz kılanlardan çok namaz kılmayanlar tarafından eleştiri konusu yapılageldiği tarafımca görülmüştür. yoksa asıl şeytan nasılsa arapça bilmiyorsun boşver ibadeti diyen midir? yoksa anlamadığı halde en azından rabbine itaatini bir şekilde ifade eden midir? hesap gününün sahibi yüce allah buna da elbette hüküm verecektir.
bunnu yadsıyanlar şunu akullarına getirebilirler; yediğimiz yemeklerin içtiğimiz içeceklerin özellelikle de kullandığımız ilaçların açık formüllerini de bilmiyoruz ama yarar umarak mideye gönderiyoruz. gerçi bilsek daha iyi ama...
arapçayı tümüyle bilmeye gerek yoktur; ancak insan dua ediyorsa eğer, ettiği duada söylediklerini bilmesi lazım. yok niyet önemliymiş hede hödö bunlar boş laflar. bu kişilerin günlük hayatta birisi yabancı dilde şarkı dinlerken gelip de; ne anlıyon la bundan? gavurca konuşyo. ne ki bu? dedikleri de bilinir. ne ironi ama.
arapçasını da bil, türkçesini de. mani mi var?
arapça okuyup bulunan huşu ile türkçe okunan da fark vardır.
camilerde vaaz arapça mı? hayır. okuduğun tefsirler arapça mı? hayır. daha zorlamanın bir lüzumu yok.
yabancı bir filmi türkçe dublaj izlemek mi daha etkileyici, yoksa orjinal dilinde altyazılı izlemek mi?
kur'an-ı kerim'i de arapça olarak orjinal halinde okumak/dinlemek daha etkileyicidir.
şuna bakarsan anlarsın:
--spoiler--
biz kuran-ı kerimi herhangi bir lisan ile değil, en geniş, en açık, en âhenktar olan arap lügâtı
üzere indirdik. eğer akıllıca düşünürseniz, bu kitabın ulviyetini, kendisinin bir şaheser, hükümlerinin,
tesirli sözlerinin, bütün insanlığa hitap ettiğini, müslüman olmayı en büyük bir vazife, en yüksek bir
saadet telakki edersiniz.
ey araplar, kuran-ı kerim, sizin lisanınızla indi. bugüne kadar birçok edebiyatçının, şairin sözünü
dinlediniz. hiçbirisine benzemiyor. bunun insan sözü olmadığını, i̇lahi bir kelam olduğunu düşünürseniz,
anlarsınız.
--spoiler--
bazı şeyleri insan gönülden bağlılıkla yapar. gönülün ön planda olduğu yerlerde dilin, ırkın vs önemi yoktur. burada anlatmak istediğim "ibadet sadece arapça yapılmalıdır." tarzında bağnaz, basmakalıp bir düşünce değil. burada anlatmak istediğim bunun insanlar tarafından sorun edilmemesi gereğidir. ingilizce bilmediğim(iz) halde deep purple, farsça bilmediğim(iz) halde mohsen namjoo dinleyebiliyorsak arapça bilmediğim(iz) halde arapça ibadet de edebilmek oldukça doğaldır. en başta da ifade ettiğim gibi bazı şeyler gönle hitap eder.
elbette inandığı şeyleri bilmek, sarf ettiği cümlelerin anlamlarını öğrenmek önemlidir ancak o kadar kalıpçı bir şekilde "ibadet türkçe olmalıdır" demek en az "ibadet sadece arapça olur" demek kadar basmakalıptır.
hz. musa ile ilgili bir kıssa anlatılır. hz. musa bir gün bir çobanı dua ederken görür. çoban "allah'ım sen çok büyüksün, ben seni çok severim, ayaklarını da yıkarım. sana bulgur pilavı da yaparım." tarzında Allah' ı fiziksel özelliklerle anlayan, (tövbe haşa) ete kemiğe büründüren dualar eder. hz. musa ona nasıl dua etmesi gerektiğini öğretir. ertesi gün cebrail ile haber gelir hz. musa'ya. o çoban allah'ın en samimi kullarından biriydi denir mesajda. bu şekilde bilinçsiz dua ettiği halde bir insan samimiyeti sayesinde allah'ın sevgili kullarından olabiliyorsa ettiği dua türkçe, arapça, ibranice ya da kürtçe olsun samimiyse yerine ulaşır.
belki yeri değil ancak bir konuyu daha bu konu başlığında değerlendirebiliriz sanıyorum: allah mı tanrı mı meselesi.
bu mesele de benim kanımca oldukça gereksiz bir tartışmadır. özellikle bir takım bağnaz kesimlerce tanrı demek adetaşirk gibi algılanmaktadır. sık sık da örnek verilen necip fazıl'ın "allah bütün tanrıların belasını versin" sözüdür. dili halk yaratır, devamlılığını halk sağlar. birileri istemiyor diye halkın binlerce yıl kullandığı tanrı kelimesini yabana atmak da saçmadır. sırf arapça diye allah kelimesini kullanmamak da. hele bir de farsça "mevla" vardır ki o da çok hoş bir kelimedir.
benim yazdıklarım belki "hem nalına hem mıhına vurmak" olarak adlandırılabilir ancak bu kutuplaşmanın oluşmasında her iki tarafın da suçu büyük. bırakınız efendim insanlar istediği gibi ibadet etsin. sorgulamak bize düşmez.
yabancı dil bilmeden gayet de dilimize dolanan bir şarkıyı mırıldanmaktan farksızdır. hatta çoğu şarkıda anlamadığımız yerleri salladığımız da olmuştur. illa bir fark varsa o da bilmediğimiz arapçada ibadet ederken anamıza küfretmiyoruzdur o kadar. çok da takılmamalıyız bu konulara bence. ama yine de arapça üç beş bişi bilmek, ibadet edenler açısından fena olmazdı.
allah`ın bundan önceki kitaplarının başına gelen tebdil ve tahriften onu korumak içindir.
kur'andaki bazı arapça kelimelerin türkçede tam karşılığının olmamasından dolayı.
müslümanlar arasında ortak bir dil olması için, misal; bir kişi kendi dilinin konuşulmadığı bir yere gidecek olduğunu ve camide imamın arkasında cemaate katıldığını varsayalım imamın nereyi okuduğunu nereyi okuduğunu bilemeyecektir bu kişi.
hülasa, bu son zamanlarda türk insanın kafasını karıştırmak, müslümanların birliğine beraberliğine darbe vurmak için ortaya atılmış bir plandır. yoksa sen kur'anı kerimin mealini, tefsirini okudun da okunamaz mı dediler, bilakis insanların meali tefsiri okuması için son zamanda kampanyalar, teşvikler yapılmıştır.
düzenli olarak ısıtılıp sunulur bu. enteresandır ki, bunu en çok dert edinenler ibadetle uzaktan yakından alakası olmayan kişiler.
şahsen ben arapça yaptığım ibadetten daha fazla keyif alıyorum. çünkü dünya üzerinde adını, dilini bilmediğim milyonlarla aynı ibadeti, aynı dille yapıyor olmanın verdiği huzur başkadır. ibadeti geçtim, hayatında oturup bir kez ezanı baştan sona dinlememiş olanın bunu anlamasını bekleyemem ama keşke anlamadıkları şeye burunlarını da sokmasalar. ben ezanı türkçe okusam bu adamların hayatında hiçbir şey değişmeyecek. nedir bu şımarıklığın sebebi? kime, neye güveniyor benim hayatıma burnunu sokarken, anlamak güç.
müslümanları birarada tutan bir bağdır arapça. yoksa türkçe ibadet yapmasını da biliriz hani.
önemli olan niyet olduğundan Türkçe olarak da yapılmasının bi mahsuru olmasa gerek. Edilen dualar sonuçta aynı şeyi ifade eder. Bir dönem inönü tarafından ezanda uygulanmıştır.
(bkz: türkçe ezan)