Her zamanki gibi tarih yazarlığına başlamışlar ama bu iş kanıtlarla olur, araplar hem o zaman vurdu şimdi de vuruyor, şimdi size filistinde bir pulu göstereyim.
Bunu filistin hükümeti bastırmamış olabilir ama bizim insanlarımız bunlara yardım götürmek için hayatını verdi ve hepsi bunu biliyor, hiç birinin bunu bastırmaya hakkı olamaz.
bir yıl sonrada şöyle denir. bizi sırtımızdan vuran bu araplarla kat i suretle işbirliğimiz olmadı olamazda.
ve bu arkadaş o söylemi de burada paylaşarak bunu destekler.
Tarihi bir yana bırakıp kandırılmasıyla meşhur diplomasız bir futbolcu eskisine inanalım yani.
Onun yerine kendisi orta ögretim diploması almak için adam gibi bir liseye gitsin de tarih ögrensin.
(bkz: arabistanlı Lawrence)
(bkz: arap isyanı)
--spoiler--
Mekke ve Medine kutsal kentleri Hicaz'daydı. Fakat Osmanlı'nın müdafaa ettiği Hicaz'daki 'Şerif Hüseyin' (yani Mekke emiri Hüseyin bin Ali) -ki o günlerde 80 yaşına merdiven dayamıştı- ingilizlerle 1915 yılında gizlice anlaşmıştı: Yılda 400 bin ingiliz Lirası karşılığında Hicaz, ingiliz himayesine girecekti.
27 Haziran 1916'da da Arapların Osmanlı'ya karşı ayaklanması başladı.
Şerif Hüseyin'in ve dört oğlunun liderliğinde yürütülen bu ayaklanmayı aslında Kahire'de yaşayan ingiliz Sir Henry McMahon kışkırtmıştı.
OSMANLI'YI ARKADAN VURMAK iÇiN
Ekim 1916'da Lawrence Kahire'den ayrıldı; diplomat Sir Ronald Storrs'ın Arabistan gezisine eşlik etti. Şerif Hüseyin'in oğulları Abdullah ve Faysalla görüştü.
Bu gelişmeler, Lawrence'ın kendini göstermesi için iyi bir fırsattı. Kahire'ye dönüşünde üstlerine, ayaklanma çabalarını silah ve altın yardımıyla desteklemeyi ve muhalif şeyhlerin Arap bağımsızlığı özlemlerinden yararlanarak bu ayaklanmayı, ingilizlerin genel askeri stratejisiyle birleştirmeyi öngören bir plan sundu.
Kahire'deki ingiliz istihbarat Müdürü ve Arap Bürosu'nun kurucusu Albay Gilbert Clayton ile diplomat Sir Ronald Storrs bu planı onayladılar. Böylece Lawrence, Faysal'ın ordusuna katıldı. Arap isyanının şefi emir Faysal, bedevi kabilelerinin şefleriyle kurulmakta olan düzenli Arap ordusu arasındaki irtibat görevini Lawrence'a verdi.
DÜZENSiZ BiRLiKLER YÖNTEMi
Bu yeni müttefiklere silah ve para sağlayan Lawrence, 1916 -1918 yılları arasında Şam'da düzenlenen kampanyaların beyni konumuna geldi.
Lawrence'ın 'Büyük Arabistan Krallığı' öyküleri ve çölün kızgın güneşi altında çil çil parlayan ingiliz altınları Arap emirlerinin kafasını iyice karıştırmıştı. Osmanlı başkenti istanbul'da Halife'nin 'cihad' ilanı bu karışıklığı ortadan kaldıramamıştı.
Osmanlı kuvvetleri için hayati önemdeki Hicaz Demiryolu'na zarar vermek üzere, bedevi kabilelerinden kurulu düzensiz birlikleri yöneten Lawrence köprüleri, istasyonları tahrip etti. Şam'dan Medine'ye giden trenlere saldırılar düzenledi. Böylece Osmanlı takviye birliklerinin ayaklanmayı bastırmasını engelledi.
AKABE BASKINI
Düzensiz birliklerle develerin sırtında Akabe'ye düzenlenen seferde, 950 kilometrelik kum tepelerinden oluşan çöl, Lawrence'ın çabalarıyla iki aydan kısa bir sürede (9 Mayıs-6 Temmuz 1917) aşıldı.
Kızıldeniz'in kuzey ucundaki Akabe, 'içeriden' ele geçirildi. Böylece Osmanlı'nın Kızıldeniz'deki bu son liman kenti de düştü. Emir Faysal genel karargâhını Akabe'de kurdu. ittifak donanmaları da limanda yerlerini aldılar.
Bu arada, 1917 Kasım'ında, Arap kılığındaki Lawrence Der'a yakınlarında casusluk yaparken Osmanlı kuvvetleri tarafından yakalandı. Ama kısa bir süre sonra kaçmayı başardı.
Akabe'den sonra Lawrence dışında, Albay Alan Dawnay ve General Allenby'nin danışmanlığını da kullanan Faysal ordusu, Filistin (Kudüs, 11 Aralık 1917) ve Suriye'yi de (Şam'ın alınması, 1 Ekim 1918) ele geçirdi.
--spoiler--
bu arapları yalamanın amacını anlamış değilim. para mı? değildir. yıllardır sömürenler, araplara köpek muamelesi çekenler oldu hep.
sayın cımırbaşkanının anlamadığı konu şu; arap halkına iyi gözükmek zorunda degilsin, çünkü halkın söylem ya da yaptırım gücü yok oralarda. iki tane şeyhle aranı iyi tutsan yeter. ister çık "nerde arap varsa amk de, farketmez. şeyhleri, prensleri senden memnunsa her türlü menfaatin güvence altındadır.
son olaylara bak, bütün araplar katar'a karşı birleşti. güya biz katar'ın yanında yer aldık, dünyaya kafa tuttuk. ama noldu, iki gün sonra katar da anlaştı trump'la. göt gibi kaldık ülkecek ortada. uzağa bakmaya gerek yok müdürüm, gerek ermeni meselesinde, gerekse de kıbrıs'ın tanınmasında yine yeniden sattılar zaten bizi. yine olsun yine satarlar. arapların genlerinde var kansızlık. çok da şeyapmamak lâzım bunlarla.
"arapların ihanet ettiği falan yok asıl araplara ihanet eden türklerdir. o yüzden hatay ve gaziantep i bu ihanetin tazminatı olarak arap kardeşlerime vermeyi uygun gördüm"
şeklinde olmadığı için dua etmemiz gereken rte beyanatıdır. ama belli olmaz yarın öbür gün kafasına eserse onu da söyler.
şimdi "her isyan ihanet sayılmalı mıdır?" sorusunu sormak lazım. (sonuçta biz sizin istediğinizi yapacağız yemin olsun dememiş oradaki adamlar. sen gelip ülkesini feth etmişsin) eğer öyleyse ruslara isyan eden türkler de, günümüzde çinlilere isyan eden türkler de ihanet etmiştir. bir şeyi savunurken tam savunalım lütfen.
not: hayır islamcı değil, iliklerine kadar islamofobik bir insanım.
edit: hayır arap milliyetçisi de değilim, milliyetçiliğe karşıyım.
alternatif habercilik bitti, sıra alternatif tarihe geldi. bu islamcıların tümünde olan bir hastalık bu: gerçeklere gözlerini, kulaklarını tıkar; bilgi ve bilimden nefret ederler.
devlet başkanının ümmetçilik rüyaları gördüğünü işaret eden beyanattır. mamafih dün yaptığı lozan anlaşması açıklamasından sonra bu sözünün de aksinde bir beyanatta bulunacağını düşünüyorum.
1. dünya savaşında padişahın (halifenin) cihat çağrısına uymayıp, ingilizlerle birlikte hareket edip osmalıdan toprak almak için bizimle savaşan araplardan bahsediyorsanız. sizi cahillikle suçlamak zorunda kalacağım.
esasen arapların ne kadar yavşak bir millet olduğunu ve bize nasıl ihanet ettiğini cumhurbaşkanımız çok iyi bilir.
bilmesi lazım yani.
bir ay önce tüm arap devletleri katar'ı sıkıştırıyorken "bize ihanet etmeyen tek arap toplumu katar'dır" diyorlardı zira.
bunu bütün erdoğancı sosyal medya hesapları paylaşıyordu.
zira bu doğru bir şeydi.
gerçekti yani.
bize ihanet etmeyen tek arap topluluğu katarlılardı.
bunu erdoğan ve avanesi de kabullenmişti.
şimdi arapların ihanetleri bu kadar açık ve belgeliyken, böyle bir laf etmek neyin nesi?
ha dün ve evvelsi gün gidip biraz diplomasi yaptın, ona sebep mi bu söylemin?
yukarıdaki görsel wadi rum'da kaya üzerine oyulmuş bir Thomas Edward Lawrence motifidir.
arap isyanının kahramanı olarak görülen lawrence'in anısına ürdün'deki wadi rum çölünde bulunan kayaların üzerine işlenmiştir.
bugün ürdün'de turistik bir bölge olan wadi rum'a giden turistlere tur düzenlenip bu oyma motif gösterilmekte ve türkleri nasıl arkadan vurdukları anlatılmaktadır.
şimdi sayın cumhurbaşkanı.
gerçekten sizin adınıza utanıyorum şu an, umarım sözlerinizi geri alacak(hiç tahmin etmiyorum) kadar erdemlisinizdir.