dua gibi özel birşeyi bile kitaba bakıp ezberden yapıyorsak ve hele bir de bunun sadece tek bir dilde geçerli olduğunu düşünüyorsak vay halimize cidden...
en küçük harf değişikliğinde kelimenin bambaşka bir anlama geldiği dile tam hakim olamadan saçma sapan ses tekrarı yaparak papağan gibi duyduğunu tekrarlamaktır. allah'ın ağzınızdan çıkan her sözü duyup işittiğini bilerek içten gelen en güzel yakarışı yapmak varken anlamadığımız ve bilmediğimiz bir dilde nice yanlışlar yaparak dua etmeye çalışmaktır.
(bkz: islamiyetteki arap hegomonyası)
allah\'tan ne istediğini bilmeden dua olur mu? olmaz. ama bu olmazı o zaman türkçe edeyim diye çözüme kavuşturan arkadaşlar, \'e o zaman türkçesini de öğreneyim\' demeyi neden uygun görmezler anlamadım.
\'arapça bilmiyorum\' ama öğrenebilirim. work and travel elinizden öpsün. çok üstü kapalı oldu burası, birisi üzerini eşelesin.
dini bütün arkadaşlar, ben duamı da ederim, ibadetimi de diyen canlar; dinin sadece maddi bir boyutu olmadığını da pek ala bilirler, bilmeleri gerekir. evet bismillah demesen de o anahtar o kapıyı açar ama bismillah dersen belki daha hayrıyla açar.
abrakadabra diyeceksin diyorum, sen hala çık tavşan çık diyorsun.
a)simatra sanskritçe bir kelimedir.
b)anlamadığımız yerleri hocalarımıza sormalıyız.
c)anlamadan edilen duaların paragraftaki anlamla çelişmeyeceği aşikardır.
d)hocam ben bi bok anlamadım bu işten.
e)dinimiz amin.
işte böylesine bir öss sorusuna konu olabilecek bir durumdur arapça dua etmek; hele ki zerre arapça bilmiyor ve ne dediğinizden bihaberseniz.
-allahım sen dualarımı kabul et yarabbim
+nein
-hani arapçaydı sende konusmuyosun bak
+das ist nicht bezug für mich
-haa ozaman ben biraz almanca çalısıyım
dün 10 yaşlarında bir çocuğu yanık bir sesle sure okurken duyunca içimden acaba neden bahsediyor dedim yaşıt bir arkadaşıma bu çocuk kendinden geçti ne okuyor ki böyle diye sordum "fil suresi" dedi.
akşam internetten bir bakayım dedim fil suresinin mealine; bu çocuğun yüreğini parçalayan şey neydi acaba.
(bkz: fil suresi)
daha sonra bir kaç tane daha sure tercümesi okudum ve insanların, sureleri bu denli yürekten okuyabilmeleri için tercümelerini bilmemelerinin daha uygun olduğunu farkettim. bilmek ve bilim diyanet vb. kurumlarca çok istenen şeyler değiller ki yüzyıllar geçmesine rağmen camilerde dilini bilmediğimiz sesler yükseliyor, 80 yaşında vefaat eden anneannem anlamını bilmediği sözlere tüm kalbiyle bağlanıyor, belki de diyanet körü körüne dine bağlanmış cahil kesimden şikayetçi olmadığı için, insanların gerçeği tam anlamıyla anlayıp kurcalamalarını istemediği için türkçe meallere "doğru anlamı tam olarak veremez" deyip değer biçyor ve kutsallıklarına gölge düşürüyor.
7. yüzyıldan çok daha eski yüzlerce kutsal kitabe ve yazıt çevirilerinde bu durumu görmeyişimiz de bu tespiti destekliyor sanırım.
arapça tonlamayı gırtlak yapmayı biliyorsan evet güzeldir fakat ezbere okunulan dualarda o sesin gerektirdiği uzatmayı bilmediğimiz için aynı anlam çıkmıyor. bu bakımdan biliyorsan arapça oku, bilmiyorsan mealinden türkçe oku ki, içine sinsin. duayla bütünleşmiş olursun.
arapça dua nın türkçe açıklaması oldugu için ne anlama geldigini bilmek zor durum olmadıgı gibi isteyen anlamını ögrenebilir. nasıl ingilizce fransızca yada x bir dilde söylenen şarkının türkçe karşılıgını merak ediyorsak üşenmeden gugıl da aratıyorsak bu işte zor olmasa gerek. ögrenmek güzeldir hadi eller havaya.