tamamen yalan olan bır durumdur bilakis latin alfabesi kadar kolaydır ben ıkı haftada öğrendim bir sene boyunca ilk okulda öğretselerdi belkide cok daha hızlı okuyabılırdım şu günlerde ve şuda varki soldan sağa okunur latin alfabesi bu göz kasları için ters bir durumdur oysa arap harfleri sağdan sola okunurki okuması daha kolaydır aslında.
Bütün gerçeklerin basitleştirilerek sunulduğu ilk okul sıralarımızdan kalma bir kalıptır, 'arap harflerinin zor olması'... birkaç yıl değil üç ay hapis yatmış sonra da kapı dışarı edilmiştir. Arkasından fazla ağlayanıda olmamıştır. ilk okul sıralarında ki basma kalıp bilgilerini tekrarlayan hatta bunlar üzerinden bir şeyler kanıtlamaya çalışan insanlarda varmış. Bunu da görmemize vesile olan bir hikayedir aynı zamanda.
Öncelikle arap harflerinin neden kaldırıldığına bakalım ;
"Geçen yüzyıl süresince, islam ulemasının karşı koymalarına rağmen, yazının sadeleştirilmesi üzerine zaman zaman tartışmalar yapılmıştı. Türkler, araplarla acemlerin kullandığı Arap alfabesini, başta çeşitli nedenlerle benimsemişlerdi. Oysa bu alfabe, türkçenin seslerine uymaktan uzaktı. Harflerinin ve işaretlerinin karışıklığı, yeteri kadar sesli harf olmayışı ve okunuşunun çeşitli anlamlara göre değişimi yüzünden rastgele bir adamın bunu okuması zordu. Eğitim görmüş osmanlı türkleri bile çok kere imla yanlışı yapmaktan kurtulamazlardı. Bu hal, iki ayrı dilin gelişmesine yol açmıştı. Biri osmanlı enderun sınıfının kullandığı, yazılan ama konuşulamayan türkçe; öbürü de halk dili olarak konuşulan, ama yazılamayan türkçe. Bu da halkın çoğunluğunun yazılı edebiyata yabancı kalmasına yol açıyordu. Halk eğemenliği, elde herkesin öğrenip yazabileceği bir alfabe olmadan nasıl gelişebilirdi ki ?
...1926'daki bakü kongresinde, latin alfabesi sovyetler birliğindeki bütün türk tatar cumhuriyetleri tarafından kabul edildi. Bu, türk milletlerinin iki büyük grubunun, artık, birbirlerinin dilini okuyamıcak hale gelmesi demek oluyor ve yazı değişikliğini daha da zorunlu kılıyordu." (lord kınross, atatürk: bir milletin yeniden doğuşu s. 510)
Sonra ise latin harflerinin okuma yazma oranı üzerinde ki etkisine bakalım. Gazi mustafa kemal'in açmış olduğu 'millet mektepleri'nde bir yıl içinde bir milyonu aşkın vatandaş okuma yazma öğrendi. Okuma yazma artık ayrıcalıklı bir sınıfa hitap eden bir şey olmaktan çıkıyordu. işin en saçma kısmı da bu çünkü okuma yazma oranın büyük bir hızla arttığı bir çok kaynakta kolayca bulunabilir.
Yok yok vazgeçtim. işin en saçma kısmı bir kelimenin birden çok manaya gelmesini alfabeye bağlamak. Dilde ki bu zengnliği 'lastik gibi' diye eleştirmek olabilir sanırım.
Gelelim bu harflerin latin alfabesi değil de 'türk alfabesi' olarak tanıtılmasına. Türk alfabesinde diğer latin alfabesinden farklı olarak ç,ğ,ı,ö,ş sesleri yer almaktadır. Ayrıca mustafa kemal'in 'türk milletinin kolayca okuyup yazmasını sağlayacağı bir anahtar' diye söz ettiği bu alfabenin milletin daha kolay benimsemesi için o zamanlar bir çok şey için yapıldığı gibi 'türk' adı altında sunulmasının ne gibi bir zararı olabilir ki ?
Tarihi olayları o zamanın şartlarından bağımsız olarak değerlendirmek her zaman için sorun olmuştur. Türk dil devrimini sadece arap harflerinin kaldırılıp yerine latin harflerini koymaktan ibaret sanmak gibi. Bunun amacının kuran harflerini ülkeden çıkarmak olduğunu düşünmek gibi.
"büyük türk milleti, cehaletten az emekle kısa yoldan ancak; kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak latin esasından alınan türk alfabesidir." M kemal atatürk
"zengin ve ahenkli dilimiz şimdi yeni türk harfleriyle kendini gösterebilcektir. Yüzyıllardan beri kafalarımızı demir bir mengene içine sıkıştırmış olan bu anlaşılmaz işaretlerden kurtulmamız şarttır. Kısa zmanada, yeni türk harflerini öğrenmelisiniz. Bunları her yurttaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu bir millet ve ülke görevi biliniz. bu görevi yaparken de düşününüz ki, bir milletin yüzde yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse bu ayıptır... bu yanlışları düzelteceğiz, bunu yaparken de bütün yurttaşlarımı bu işe katılmış olarak görmek isterim. Milletimiz, yazısı ve düşüncesiyle, gerçek yerinin uygarlık dünyasında olduğunu ispat edecektir." M. Kemal Atatürk
Bir milletin daha çok okuması daha çok düşünmesi adına yapılan bir eyleme düşünmeden yapılan bir karalamadır kısaca.
evet zor bir dildir!! bilmediğin herşeyin zor olması gibi...gerçek şudur ki;
arap alfabesinin laikliğe aykırı olması nedeniyle, önce bir kaç yıl hapis yatmış sonra da ülkemizden sürgün edilmiştir...
latin alfabesinin kaybettirdikleri;
- okuma yazma oranı zaten az olan memlekette, oranı sıfıra düşürmek..memleketi en az 50 yıl daha geriye götürmek...
- zor olan alfabeydi diye bahane etmek, 50 yıl sonrasında bile okur yazar oranına bakalım ne görüyoruz..
- tarihimize yabancı olmak. tarihi sürekli yalan yanlış çevirilerden okumak zorunda olmak...
- latin harflerinin kelime ve kavram anlatmada yeterli olmaması... bir kelimenin bir çok manaya gelmesi sonucu, lastik gibi her anlama çekilen bir türkçe ye sahip olmamız... nerdeyse sağa sola çekilen cümleler yüzünden, günlük hayatta ve yazılarda çoğu kelimeyi hiç kullanmamak...
bir araştırma yazasıdır, aynen aktarıyorum;
harf devrimi ile ilgili kazım karabekir'e teklif sunulunca o şöyle dedi;bu kabul edildiği gün memleket herc ü merce girer. her şey bir yana kütüphanelerimizi dolduran mukaddes kitaplarımız, tarihlerimiz, yazılarımız ve binlerce cilt eserlerimiz bu lisanla yazılmış iken büsbütün başka bir şekilde olan hurûfu kabul ettiğimiz gün en büyük bir felakete maruz kalacağız. ve böylece derhal bütün avrupa';nın eline güzel bir silah vermiş olacağız. bunlar âlem-i islâm';a karşı diyeceklerdir ki türkler ecnebi yazısını kabul etmişler ve hıristiyan olmuşlardır. işte düşmanlarımızın çalıştığı şeytankârâne fikir budur;
yasaklanan ;arap alfabesi değil, kur'an-ı kerim'di.
1 kasım 1928;de gerçekleştirilen ;harf devrimi; adı altındaki olay, 80 yıldır tartışılıyor. konuyla ilgili halka yönelik söylemde iki nokta öne çıkarılıyor:
1. arap alfabesi, zordu; okuma-yazma oranının düşük kalmasına neden oluyordu.
2. arap alfabesi bize ait değildi, bunun için türkçenin ihtiyacını karşılamıyordu.
konuyla ilgili ayrıntılara geçmeden bu iki iddiaya inkılâp tarihi öğretmeni olan bir il milli eğitim müdürünün öğretmenlere yönelik şu konuşmasını vermemizde yarar var:
arkadaşlar, ben bir kemalistim, atatürkçülüğün de ilerisindeyim. sizden ricam mustafa kemal'in devrimlerini doğru öğretin. bu işin başlangıç noktalarından biri de harf inkilabı'dır. şimdiye kadar bu inkılâbı, arap harfleri zordu ve bize ait değildi, bunun için kaldırdık, diye öğrettik. bu kocaman bir yalandır. aranızda benim gibi tarih öğretmenleri ve edebiyat öğretmenleri var. hepimiz, osmanlıca okuyup yazmayı birkaç ayda öğrendik. arap alfabesiyle yazmanın kolu daha az yorduğunu uzun süre her iki alfabeyi kullananlar bilirler. bu alfabenin gözü daha az yorduğuna dair de ciddi iddialar var. ayrıca zorluk tek ölçü olsa japon ve çinlilerin derhal alfabelerini terk etmeleri gerekirdi. arap alfabesi ne kadar bizim değilse latin alfabesi de bizim değil. eğer kendi alfabemiz söz konusu ise göktürk ve uygur alfabeleri var. özellikle uygur alfabesi islamiyet zamanında da kullanılmıştır. kutadgu bilig başta olmak üzere islamiyet'ten sonra yazılan pek çok eserimiz aynı zamanda uygur alfabesiyle yazılmıştır.
o zaman sorun nedir, diyeceksiniz. mesele bizim, yüzümüzü batı'ya çevirmemizdir. mustafa kemal'in inkılâpları en büyük batılılaşma hareketidir. biz, doğu medeniyetinin alfabesini kullanıp batılıyız, diyemezdik. harf devrimi';ni bunu için yaptık. lütfen bunu böyle öğretin ki çocuklarımız batılılaşmanın önemini anlasın.
1923'teki izmir iktisat kongresi'nde de aynı yolda bir öneri sunuldu, ancak öneri kongre başkanı kazım karabekir tarafından "islam'ın bütünlüğüne zarar vereceği" gerekçesiyle reddedildi. kazım karabekir'in burada yaptığı konuşma oldukça önemlidir. sadece birkaç cümlesini aktaralım:
bizim islâm hurûfatımız asla kâfi değilmiş, binaenaleyh lâtin hurûfatı isti'mal edilmeli imiş.' orada bazı arkadaşlarımız bu fikrin taraflısı oldular. fakat neticede bunun felaketli olduğunu anladılar
bu tepkinin etkisiyle olacak konu 1928'e kadar ertelendi. ancak 1 haziran 1928';de bütün köşk ve saraylardaki osmanlıyı hatırlatan levhalar kaldırıldı. osmanlıdan kalma eserlerin üzerindeki kitabeler bir bir sökülmeye, kırılmaya başlandı; kışlalar, çeşmeler, dergâhlar hatta kimi mezarlıklardaki mezar taşları bile yöneticilerin hışmına uğrayarak yok edildi. ayrıca batı rakamları kullanıldı. olay ciddi bir tepki çekmedi. ardından ağustos ayında mustafa kemal, chp'nin kongresinde harfleri tanıttı ve nihayet 1 kasım 1928'de tbmm'de kabul edilen bir kanunla kur'an alfabesi yasaklandı, yerine latin alfabesi kabul edildi.
kanun devlet dairelerine bir süre veriyorsa da kur'an alfabesiyle ders vermeyi, gazete ve dergi çıkarmayı yasaklıyordu. (1929'da imam hatip kurslarının, 1933'te de istanbul ilahiyat fakültesinin kapatıldığı düşünülürse) yaklaşık 40 yıl boyunca türkiye'de kur'an alfabesiyle yazı yazılmasına izin verilmemiştir.
işin ilginç yanı yeni harflere ''türk harfleri' denmesiydi. yılların latin harflerinin başındaki latin kelimesi kaldırılarak yerine türk getirilince harfler türk oluverdi. aynen türk medeni kanunu ve türk ceza kanunu gibi. burada yapılan iş belliydi. öz yüzde yüz avrupalıydı. ancak sıradan halkın ikna edilmesi için her şey 'türk' denilerek sunuluyordu. bu ulusalcı dediğimiz, sözde milliyetçiliğin mantığını açıklaması açısından da oldukça önemlidir. ulusalcılar, kendilerini türkçü veya kürtçü diye tanıtırlar; ama bu kılıf altında halklarının tarihine ait her şeyi inkar eder, yüzde yüz batı taklitçiliği yaparlar.
kaybettirdiklerini öğrendik, kazandırdıklarını da siz yazın ufkumuz açılsın.
dua ile...