arap desteği olmasa kurtuluş savaşı kaybedilirdi

entry72 galeri3
    26.
  1. çok doğru. hatta yunan desteği de olmasa kesin kaybederdik. onlar olmasa izmir'den kimin götüne tekme koyardık.
    0 ...
  2. 27.
  3. 28.
  4. Öyleyse kendi topraklarını neden savunmamışlarda yemen türküsü ortaya çıkmış diye düşündürür.
    0 ...
  5. 29.
  6. Uzaylıların ve hititlilerin desteklerini de inkar edenlerimiz var , ayıp oluyor beyler emeğe saygı.
    1 ...
  7. 30.
  8. araplar tarihte ingiliz kışkırtmasıyla bizleri arkamızdan hançerlemişlerdir. bu ulusu atatürk ve türk halkı kurtarmıştır. türklerin verdiği savaşı inkar eden bir arap kırmasının sözüdür.
    1 ...
  9. 31.
  10. arapların maddi manevi desteği ile kazanılan savaşın özeti.
    0 ...
  11. 32.
  12. 33.
  13. kurtuluş savaşı kazanıldı sanan insan beyanı. kazandıysan neden burnunun dibindeki adalar yunanlıların. egede onlardan izin almadan dolaşamıyorsun. musul kerkük petrolleri neden sende değil.
    0 ...
  14. 34.
  15. arap halkının duaları ve verdikleri maddi destek olmasa bırak kurtuluş savaşını mustafa kemal samsun'a gideceği alete mazot bulamazdı. o yüzden araplarla kardeşiz. araplar olmasa isminiz poposukocamanyus olurdu.
    1 ...
  16. 35.
  17. 36.
  18. Biraz tarih okumuş herkesin bildiği gerçek. Ama ne yapmış kemalist zihniyet. Araplar bizi arkadan vurdu dezenformasyonu. Biraz edep yahu.
    0 ...
  19. 37.
  20. 35.
  21. msır dan gelen yardımları bilmeyen, arapları geçtim hint müslümanların bile biz müslüman kardeşlerimizle savaşmayız deyip silahlarını emperyalistlere çevirdiğini bilmeyen sırf bu ülkeyi islamiyetten uzaklaştırmak için atılmış bir yalana inananların kabullenemediği.
    ulan gerçek satış istiyorsanız araplardan çok daha önce osmanlı topraklarına katılmış balkanlara bakın. ama tısss kimsede ses yok. ulan ankara bile osmanlı nın değilken bugünkü sırbistan a kadar osmanlı ya aitti. ve ilk osmanlı ya silahı doğrultanda balkanlar oldu.
    ama kim ki somanlı ya ihanet etti alayı ebesinin örekesini gördü. 500 yıl osmanlı çatısı altında babalar gibi yaşayanların 100 yıldır çekmediği çile kalmadı.
    1 ...
  22. 36.
  23. Hindistan Müslümanlarının sahiplenmesi gereken başarıya Arapları da katma çabasıdır.
    Anadolu halklarının başarısında Sovyetlerin katkısı Araplardan çok daha fazladır.
    Hind müslümanlarının çok daha fazladır.
    Arap sevicisi kardeşler coşturmuşlar yine ümmetçilik hezeyanlarını...
    Bir Arap olamadınız gitti...
    3 ...
  24. 37.
  25. 38.
  26. 40.
  27. Alın o araplarınızı münasip bi yer... ağzımı bozmayacağım. Ne duası, ne desteği lan? Türgişleri katleden emevileri, talkan ve curcan katliamlarını mı anlatalım? ingiliz altınları için sattıkları yemen'i mi anlatalım? Filistinlilerin dönekliğini mi? Trablusgarp'ta bile türk askeri gibi canla başla savaşmamalarını mı?

    Daha yakına gelelim. Özellikle filistin diye zırlayan andavallılar okusun. Filistin el-fetih örgütü, ülkemizin rejimini değiştirmeye ant içmiş dış destekli komünist militanları 80 öncesinde yetiştirmiş bir örgüt. Filistin'de pkk kampları var hala. Sözde ermeni soykırımı anıtına araplar çelenk bırakırken, çoğunuzun nefret ettiği israil soykırımı kabul etmedi.

    Bir savaş olsa sırtımızdan ilk malum ırk, sonra da araplar vurur. Din kardeşliği diye diye memleketi ne hale getirdiniz!

    Bizim yabancı ülke olarak pakistan'dan başka dostumuz yok! Eğer birilerinin dualarına borçluysak onlar urdu dostlarımızdır.
    8 ...
  28. 41.
  29. kesinlikle katıldığım tesbit. daha öncede yazdım çanakkkale, kut ül amare ve hatta kafkas cephesi sarıkamışta bile bu vatan ve topraklar için savaşmış şehit düşmüş binlerce arap vatandaşlarımız vardır. vatandaşlarımız diyorum o zaman ki toprak bütünlüğü içersinde öyledir. hatta o zaman o kadar can sipharane bazı diğer azınlık olan kürtlerden daha fazla katılım göstermişleridir. yıllardır bize öğretilen araplar bizi sattı arkamızdan hançerledi gibi laflar palavradan ötedir. çok küçük bi azınlık şerif hüseyin gibi ingiliz desteği ile hareket edip sonrasında çok pişman olduğu tarihte ispatlanmıştır. bize nasıl araplar bizi sattı safsatası ezberletilmişse daha sonra o bölğede Sykes-Picot anlaşması ile kurulan ingiliz ve fransız destekli arap ülkelerinde ki rejimler osmanlının arap dünyasında işgalci oldugu ezberletilmeye çalışmıştır. lakin bizde ve arap aleminde topluluk bilirki türkler ve araplar kafire ve küfarra karşı her zaman dost olmuş birlik içinde ümmetçilik anlamında hareket etmiştir. ve bu din vatan ugrana ölen türk arap ve bütün şehitlerimizin ruhu şaad olsun.
    1 ...
  30. 42.
  31. Arapların ihaneti yüzünden kuzey afrika ve arap yarımadasını kaybetmişiz, hala yüzsüzce savunan arap artıkları var. Suratınız kösele gibi olmuş artık. Türk askerlerini çöllerde susuz bırakıp derilerini yüzen de pakistanlı kardeşlerimizdi zaten değil mi? Dedem yemen'de araplar tarafından şehit edilmiş. Ben bunları unutacak değilim!

    Pakistan sağ olsun. Urdu kadınlar kollarındaki bilezikleri bile türk ordusuna bağışlamışlar.
    5 ...
  32. 43.
  33. siz bakmayın arap yalamalarının savunduğuna. Bir savaş olsa arap kardeşlerinin ülkelerine kaçar bunlar. Tarihi gerçekleri kimse örtemez. Araplar bize ihanet etmiştir. Bireysel olarak birkaç tane arap savaşta destek oldu diye araplara kardeş diyecek değilim. Ümmetçi zırvalarınızı başınıza çalın.
    1 ...
  34. 44.
  35. doğrudur. onlar yunana verirken biz de işimize baktık. iyi ki varlar.
    2 ...
  36. 45.
  37. arap milletinin bu ülkeye tek yararı istanbula gelip nohut pilav yemekten öteye gitmemiştir. onda da zaten gelmeseler de olur.

    öyle bir milletten bahsediyoruz ki arkadaşlar allah düzelsinler diye bütün yol gösterici kitapları bu ırka yollamış ve onlar dışında herkes akıllanmıştır. efendim? yutkunduğunuzu duyamıyorum. sizi arap kıç yalayıcıları sizi...
    3 ...
  38. 46.
  39. ya arkadaş bilende yazıyor bilmeyen de yazıyor. adam son 90 yılllık resmi tarihin kendisine empoze ettiği yalan yanlış donanımla akla mantığa uymayan izah şekli olmayan şekilde araplar bizi sattı diyor. kuzum aç biraz tarih oku hiç bir tarihçi kemalist saplantısı yoksa eğer bunu yazmaz. objetif tarihçiler bunu söylemez. anlıyorum müslüman olmalarından dolayı arapalardan nefret ediyorsunuz ama olmayan bir şeyi varmış gibi söyleyerek komik duruma düşüyorsunuz. yemende diyor hicaz cephesinde ingiliz destekli şerif hüseyin küçük bi azınlıktır bunu genel olarak araplara yaftalayamazsın. kuzey afrika torakları diyor 1 dünya harbi kimlere karşı savştıgımı aç oku öğren araplara karşı savaşmadık. filistin diyor el fetih diyor bu ülkede yaser arafatı destek evren sağcı bulmazsın ki zaten neyi anlatıyorsun sen.
    0 ...
  40. 47.
  41. 1916 yılının Şubat ayında tarihi Erzurum Kalesi düşmanın sürpriz bir saldırısıyla düştüğünde, bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusyası'nın komutanlarına verdiği bilgiler sayesinde gerçekleştiği anlaşıldı. (Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, s.19)

    Emir Hüseyin'in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: "...Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi." (Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)

    Emir Faysal'ın 11 Ağustos 1919 günlü mektubu: "Bütün Müslümanların gözleri ingiltere'ye dikilmiştir. Türk-Müslüman imparatorluğu'nun yıkılmasında asıl kuvvet olan Araplar, şimdi ödüllerinin ne olacağını bilmek istiyorlar." (Erol Ulubelen, ingiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, s.118)

    Her kim Türklerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim. imdi müslümanlar bir bir Türklerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar.Ve Türkleri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübaleğa ile mal ve ganimet alıp yine dönüp Merve geldiler.
    (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)

    Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917'de Bağdat'ı ele geçiren General Mod'a, "Bağdat'ı Turanilerden(Türklerden) kurtardığı için Allah'a şükrettiğini, ingilizlerin başarılarına duacı olduğunu" bildirecektir. (Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.303-304)

    Yaz gelince Kuteybe Horasan şehirlerine nameler gönderip asker topladı. Sonra göçüp Talkana vardı. Şehrek ki Talkan meliki idi. Neyzekle müttefik idi. Kuteybenin geldiğini işitince kaçtı. Kuteybe Talkana girdiği vakit hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler. Ne kadar kırabilirlerse kıralar. Bunun üzerine Kuteybenin askeri orada hesapsız adam öldürdü. (Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)

    Kuteybe dedi: -Vallahi eğer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar zaman kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü uktülühü). (Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün) Bunun üzerine Neyzeki ve iki kardeşi oğulları ki biri Sol ve biri Osmandır. Ve yine o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler. hepsi 700 adam idi. Buyurdu başlarını kesip Haccaca gönderdiler.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-347)

    Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Sadece ata dahi binmeyecek yaşta küçük çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler. (Ziya Kitapçı, islam Tarihi ve Türkler, Sayfa 314)

    Fahrettin paşa'nın anılarından;

    savaşı sırasında Medine'yi korumakla görevli Fahrettin paşa ve askerleri, üç yıla yakın bir süre devam eden bu görevde kendi yiyeceklerini halkla paylaştıkları için yiyeceksiz kalırlar. Fahrettin Paşa yiyecek sıkıntısı nedeniyle askere bir tamim yayınlayıp çekirge yemelerini bildirir. Kendisinin de çekirge yediğini ifade ederken, özel bir çekirge menüsünden de bahsederek tarifesini verir;"Dün benim soframda çekirge tavası vardı. Arkadaşlarla yedik çok leziz idi. Hele zeytin yağlı ve limonlu salatası pek hoş oluyor. Eğer fazla çekirge toplayabilirseniz bana da gönderin" diye de not geçiyor. Türk askerleri gıda konusunda kendilerini korudukları bedevilerden-araplardan hiç yardım görmezler. Tarih meraklıları bilirler, Araplar ingiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadoluya dönmek üzere yola çıkan askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar. Hatta vahşetleri o boyutlara ulaştı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.

    "... 57. Alay 180 yükseltili tepeyi, 27. Alay da Kırmızı Sırt'ın büyük bölümünü geri aldı. Ama sol kanattan haber gelmiyordu. Buraya yollanan 77. Arap Alayının, 27. Alayın soldaki taburuyla birlikte düşmanı denize doğru sıkıştırıyor olması gerekmekteydi. Anzakların denize süpürülmesini bu baskı sağlayacaktı. M. Kemal cepheyi siper siper denetleyip askerinin ateş altındaki durumunu inceleyerek, gün doğarken Kocedere'ye gelecek, çok üzücü, çok şaşırtıcı bir olayla karşılaşacaktı. Çanakkale'de bir daha yaşanmayacak bir olayla...

    Gün ağarıyordu... Telefon bağlanmadan, 77. Alayın 1. Tabur Komutanı Binbaşı Hacı Mehmet Emin Bey geldi. Gözleri ağlamış gibi kıpkırmızıydı.

    -"Efendim" dedi, "... Utanç içindeyim. Ne yazık ki, alayımız çil yavrusu gibi dağılarak savaş alanından kaçmıştır..."

    - "Ne diyorsunuz?"

    -"... Alay komutanını bulamadım. Sizin buraya geldiğinizi duyunca bilgi sunmak için koşup geldim."

    Mustafa Kemal bu dürüst askeri Trablus'ta sömürgeci italyanlarla savaştıkları günlerden tanıyordu. Yanında kol komutanlığı yapmıştı. Gece sol yandan neden bilgi gelmediği, Anzakların niçin denize sürülemediği anlaşıldı. Savaş alanından kaçmak, bağışlanabilir suç değildi. Hacı Mehmet Emin Bey'e, "Alayı Kocadere'nin batısında toplayınız..." dedi, "...Yine kaçan olursa vurunuz!"

    ...

    Arap askerlerinin bazı halleri, tavırları, alışkanlıkları, tümende bulunan Türk askerlerini şaşırta gelmişti... Ama en çok da bu adamların çoğunun silah arkadaşlarını ateş altında bırakıp kaçmalarına şaştılar. Bambaşka bir milletin ve çok farklı bir toprağın çocukları olduklarını yaşaya yaşaya her gün biraz daha iyi ve derinden anlamaktaydılar"

    (Age, s:296-297 / Age, 4. Bölüm 75, 76 ve 77 nolu dipnotlar, s:623. Turgut Özakman söz konusu dipnotları M. Kemal, Fahrettin Altay, Şefik Aker, izzettin Çalışlar gibi Çanakkale Savaşlarında görev alan komutanların resmi raporlarına ve adı geçenlerin anı ve müşahedelerine dayanarak hazırlamıştır.)

    kurtardığı için Allah'a şükrettiğini, ingilizlerin başarılarına duacı olduğunu" bildirecektir.

    (Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.303-304)

    ***

    Lawrens'in altınla satın aldığı, derleyip toparladığı Araplar, bütün yarımadada Osmanlı askerlerini ve Teşkilât-ı Mahsusa ajanlarını tek tek avlarlar. Bu toplu katliamlar, zaman zaman Lawrens'de bile tiksinti duygusuna yol açar.

    (Tuncay Özkan: Bir gizli servisin Tarihi, 1997:44-45)

    ***

    Türk Ordusunun Eylül 1918 ayı içerisinde Tafas çekilme harekâtında Lawrence, kinini ve öfkesini kontrol edemez haldeydi. Artık Türkleri hiçbir şeyin kurtaramayacağını biliyordu. Bütün benliği ile kendini o kanlı katliama vermişti. Korkunç çığlıklar atıyordu. Deli gibi bağırıyordu. Süngülü bir Türk erinin yüzüne ateş etti ve yere yığılan ölüyü atına çiğnetti. Arap askerleri, Lawrence’ın kışkırtmasıyla Dera da terkedilmiş bulunan bir hasta trenindeki bütün yaralı ve hasta Türkleri merhametsizce öldürmüşlerdir.

    (A.g.e. ; s.173 - Willy Bourgeois; Çeviren Nusret Kuruoğlu, Lawrence, istanbul, 1967, s. 135–136)

    ***

    Türk Ordusu, Dera ve Şam istikametinde kuzeye doğru çekilirken Dera Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; “…Savaşçılar! içinizde en iyisi, en çok Türk öldürecek olandır. Esir almayacaksınız. Teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz. Hepsini öldürün! Hepsini öldürün!” demiş, bunun üzerine Arap kumandanlarından olan Tallal, Auda ve Nasır’da bedevi askerlerine aynı şekilde “Esir almak yok! Bütün Türkleri öldüreceğiz!” komutunu vermiş ve uygulamışlardır. Ayrıca Tallal, çekilen Türk askerlerini takip ederken yolda halsiz bir şekilde uzanan “su… Su…” diyen bir Türk askerinin başına ateş ederek onları öldürmüş, yol boyunca gücü tükenmiş diğer Türk askerlerini de adamları ile birlikte insafsızca katletmiştir.

    (Matthew Eden; Çeviren Kemal Kutlu, Casus Lawrence’ın öldürülmesi, Bayrak Yayınları, Çağaloğlu / istanbul, 1991, s. 170)

    ***

    Arap Kuzey Ordusu’nun karşısında bulunan Cemal Paşa komutasındaki 4. Türk Ordusu da, Dera’dan kuzeye Şam’a doğru çekilmeye başlamıştır. Araplar; yol boyunca çekilen ve bitap düşen Türk askerlerine Lawrence’ın de kışkırtması ile insafsızca saldırıyor, onları arkadan hançerliyordu.

    (Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914–1918),Birinci Dünya Harbinde Türk Tarihi, VI nci Cilt Gnkur. ATASE Bşk.lığı Askeri Tarih Yayınları, Seri No: 3, Ankara, Gnkur. Basım Evi, 1978, s. 367)

    ***

    ‘’Sultan Mehmet Reşat, bir yandan Türk Ordusunu harekete geçirirken, diğer yandan da Halifelik sıfatını kullanarak 11 Kasım 1914’te “Cihad-ı Mukaddes” (Kutsal Savaş)’i ilan etmek suretiyle, ortak düşmana karşı islâm âlemini birlikte savaşa katılmaya çağırmıştı. Ancak Mekke Emiri Şerif Hüseyin, Hicaz’da kutsal savaşa razı olmamıştı. Şerif Hüseyin’in esas gayesi, Arapların Kralı olmak ve Halifeliği ele geçirmekti. Kahire’deki ingiliz Genel Valisi Sir Henry McMahon ile Şerif Hüseyin arasında Temmuz 1915 ayı içerisinde yapılan ilk pazarlıkta, kurulması tasarlanan Arap imparatorluğu sınırının; Kuzey’de Mersin, Adana, Birecik-Urfa-Mardin dâhil, iran sınırına kadar, Doğuda, Basra Körfezi, Güneyde, Aden üssü hariç Hint Okyanusu kıyısı, batıda ise Kızıldeniz-Akdeniz (Mersin’e kadar) kıyılarını kapsayacak şekilde olması görüşülmüştü.’’

    (Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914–1918), Birinci Dünya Harbinde Türk Tarihi VI nci Cilt Gnkur. ATASE Bşk.lığı Askeri Tarih Yayınları, Seri No: 3, Ankara, Gnkur. Basım Evi, 1978, s. 151–152)

    ‘’1916 yazında Arap meselesi ingilizlerin lehine dönmüştü. ingilizler için sadece hazırlanan esaslar üzerinde faaliyete devam etmek kalıyordu. Araplar ile olan bu çatışma ingilizlerin o kadar işlerine yaradı ki, Mısır Seferi diye anılan bu seferin daha sonraki aşamalarında, ingilizler, sanki kendi memleketlerinde savaşıyorlarmışçasına müsait şartlar altında savaştılar. Türkler ise kendi memleketlerinin bir kısmında doğrudan doğruya düşmanca duygular besleyen yerli halk arasında savaşmaya mecbur olmuşlardı.’’

    (Liman von Sanders, Türkiye'de Beş Sene s.178)

    ***

    ''Türk toplumunun Yemen’de ölmüs Türk askerlerine en azından bir Türk şehitliği bulunmalıydı. Oysa, Yemen'de ingiltere'nin bile şehit mezarlığı var.''

    (Türkiye'nin Yemen Büyükelçisi Türel Özkarol, 2005)

    ***

    Kitaplarda, belgelerde, gözlemlerden en çok Yemen`de yitirdiğimiz Türk asker sayısını aradım. Farklı rakamlar çıktı ortaya. Üzerinde birleşilen rakam 300 bin! Bir ansiklopedideki not ise kaybın büyüklüğünü anlatmak için rakamı gereksiz kılıyordu: Tarih, Yemende ölen Türklerin sayısını bilmiyor, öğrenmekten de ürküyor!”

    (Mustafa Balbay, Türkler Mezarlığı Yemen, istanbul, 2005)

    ***

    Filistin bayrağı, ilk olarak Şerif Hüseyin tarafından 1916'daki Osmanlı Devleti'ne karşı yapılan Arap ayaklanmasının sembolü olarak tasarlandı. Ardından 1964 yılında bayrak Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin halkının bayrağı olarak ilan edildi ve 15 Kasım 1988 yılında da yine Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından Filistin Ülkesi'nin bayrağı olarak ilan edildi.
    6 ...
  42. 48.
  43. Memlekete gelen mültecilere yazan sapın beyanı...
    Tarih bildiğinden falan konuşmuyor kazım.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük