Nusayrîlerin birçoğu kökenlerini Horasan Türkler'ine dayandırır. Kendilerini, Harun Reşit'in yerine geçen oğlu Mutasım'ın
Horasanlı bir Türk olan annesinin aşiretinin torunları olarak kabul ederler.
700'li yıllardan başlayarak Türkiye sınırları içerisindeki topraklara yerleştirilmiş Oğuz Horasan Türkleri olduğu
belirtilmektedir. Adana ve Mersin'de yaşayan yerel halk tarafından Fellah (çiftçi) olarak adlandırılmasının Arap
olmaları ile ilgisi bulunmamaktadır. Fellah olarak adlandırılmalarının sebebi Çukurova'da sadece tarım yapmalarıdır,
fellah Arapça çiftçi demektir.
Adana ve Mersin'deki Arapların kökeni üzerine iki ayrı görüş vardır:
Kavalalı Mehmet Ali Paşa döneminde 19. yüzyılın başında Mısır'ın Anadolu'ya saldırısından sonra Mısır ordusundaki
askerlerin bir bölümünün dönmeyip Anadolu'da kaldığı ilk önermedir. Ancak daha kuvvetli olan erken Hıristiyanlık döneminde
zaten burada olmaları ve daha sonra yaklaşık 7. - 8. yüzyılda bölgenin islam-Arap ordusunun istilasına uğramasıyla
Arapların yerleşmesi şeklindedir.
Berberi kökenli oldukları kesinlikle iddia edilemez; çünkü Berberiler zaten sadece Cezayir'de yaşar, Mısır'da yaşamazlar.
Bölgedeki Türkmenler onlar için "kesinlikle hizmetçi anlamında değil, sadece Arab oğlu" anlamında "Arab uşağı" tabirini
kullanırlar.
Antakya ve iskenderun'un Nusayrî Arapları ve Sünni Arapları bölgenin yerli meskûnlarıdır ve erken dönemlerden beri burada
ikamet ederler. Adana ve Mersin'deki Arap Alevîlerinin de gerçek Nusayrî kökenli olduklarını öğrenebilmek için Osmanlı
döneminin vilayet müfettişlerinden Emin Galib Et-Tavil'in Nusayrîler adlı kitabına bakılması yeterlidir.
Nusayrîlerin etnik kökeni üzerinde duranların başında Tankut gelir. Tankut eski Türk topluluklarının inançlarından iz
taşıdıklarından hareketle Nusayrîlerin Türk olduklarını iddia eder. Bu görüşü Önder de destekler. Önder, yerli ve yabancı
antropologların Nusayrîlerden elde ettikleri kafa endisi, dil ve kültürel özelliklerine dayanarak, bu gurubun Türk
olduğunu savunur.
Andrews, Aringberg Laonatza ve Olsson gibi araştırmacılar, Nusayrîlerin Arap etnik kökene sahip olduklarını
savunmaktadırlar.
Nusayrîlerin büyük çoğunluğu da (% 99,5) kendilerini Arap Alevisi olarak tanımlarlar. Güler, Sönmez, Rande ve Reyhanî gibi
araştırmacılar da bu görüştedir.
Çünkü Hüseyin Türk'ün Hatay'da yaptığı alan çalışmasında Nusayrîlere kendinizi ne olarak tanımlıyorsunuz? sorusuna verilen yanıtlarda da bu sonuç çıkmıştır.
Ama az da olsa Arap Aleviliğine Türk, Kürt ve Çerkez halktan da karışan olmuştur.
gibi uzun uzadıya yorumlar bulunmaktadır.
Arap aleviliği sırlarla dolu bir mezheptir.
Suriyenin lübnan tarafında bir zamanlar fransızlar tarafından allawi alevi cumhuriyeti bile kurulmuştur.
Hatay civarında bolca bulunurlar. inançları hakkında her kafadan bir ses çıkmaktadır bir türlü çözemedim inançlarını. tanıştığım her bir arap alevisi inancını farklı anlatıyor.
Bugün hicri takvime göre yeni yılı kutlayan halklara denir. Yeni yıl olarak en fazla özenilen gün bugündür. Hediyeler alınır,paralar dağıtılır onlarin bir nevi bayramidir. Boğma içme ve eğlenmek için bir bahanemiz daha olmuş oldu. iki defa yeniyıl kutlamak güzel bir şey. Kutlu ve mutlu yıllar.
türkmen alevisi ile ilgileri yoktur. sadece isim benzerliği vardır. inanç olarak anadolu aleviliğinden çok farklıdır. her alevi yi türkmen yapmayın artık.