ilacın arapça prospektüsünü yerde görse öpüp başına koyacak bir nesil yetişmesine sebep olmuştur.
Şimdi de sokaklar suriyeli mülteci doldu. Yarın öbür gün bunlardan biriyle tartışırsanız sakın ola suriyeli mülteci bir şey söyleyince amin demeyin. Zira arapça küfür etmiş olması olasılığı da vardır.
hurma yazısını 20 yıldır saklayan teyze geldi aklıma insan okuyamadığı şeye neden saygı duyar yahut okutturmak aklından geçmez mi? sonuçta arapça sadece kur'an-ı kerim'in indiği dildir ama kutsallaştırmak yanlıştır. kur'an arapçasıyla normal arapça arasında bile çokça fark vardır.
Arapçayı kutsallaştırıp, dinin anlaşılmadan yaşanmasına sebep olanların düştüğü komik durumun bir örneği şöyledir:
Arap Bedevi kadınları ellerinde defler, yanık sesle türküler söylüyorlardı. Türkülerin konusu da deve etinin lezzetiydi. Bu etin kebabının, haşlamasının, kızartmasının ne kadar lezzetli olduğu yanık yanık, makam içinde anlatılıyordu.
Töreni tertipleyen Osmanlı Teşkilatı Mahsusa Reisi Eşref Sencer Kuşçubaşı Bey bir de gördü ki, hazır ol vaziyetinde olan Anadolunun aslan yapılı Osmancık Taburunun erlerinden bazılarının Arapça deve eti kasidesini dinlerken gözyaşları şıpır şıpır damlıyordu. iyi Arapça bilen Eşref Bey şaşırdı, bir ere:
- Oğlum ne ağlıyorsun? diye sordu.
Hazır ol vaziyetindeki Mehmetçik durumu değiştirmeden cevap verdi:
- Kumandanım bakınız ne güzel Kuran okuyor
Bu saf, pırıl pırıl yürekli Anadolu çocuğunun duyguları önünde gözleri dolan Eşref Bey dayanamıyor:
-Oğlum o bedevi kadınları kendilerine dağıtılacak olan deve etinin lezzetini anlatan kasideyi makamla okuyorlar, sil gözyaşlarıni demistir..''
Şimdi bu olaya ağlamalı mı gülmeli mi?