aramak

    13.
  1. şiirleri boş kağıtlara yazıp yazıp sonra da buruşturup atmak gibi seni aramak. her dizenin başı sen gibi oluyordu da sonuna nokta koyunca anlıyordum yanıldığımı. sen noktalanacak kadar basit olamazdın asla. senin sonun olmamalıydı. sen... sen üç noktanın sonsuzluğunda devam etmeliydin yankılanmaya. ve seni sadece ben duyabilmeliydim.

    aramak hep bir çabanın azmini beslemek gibi. aramak şimdinin emeğini yarının huzurundan az görmek gibi. seni aramak aslında bazen seni bulmak kadar kıymetli.

    çünkü hayatımda özne olduğun kadar bu cümlede de nesne sensin.
    3 ...
  2. 11.
  3. 18.
  4. aramak : birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak.
    bir kereliğe mahsus nana godi tarzı entry girmek istiyorum arkadaşlar, müsaadenizle :d
    bir şeyi ve birini aramaktan bahsedeceğim.
    yazmakta sıkıntı olmuyor da başlık bulması sıkıntı sözlükte :d
    o yüzden bu başlık altında karalayacağım bir şeyler.
    B iz yağmurda rahmet, kar taneciklerinin altında melek arayan adamlarız.
    Karşımıza çıkanlarda hızır, gecelerde kadir arar dururuz.
    bir turna sesinde şahın avazını arayan adamlarız. Var mı ötesi?
    insanın bakışında, sesinde, kalbinde, ruhunda, bedeninde allahı arar dururuz, Buluruz da. Bir nefescik de bulsak, biliriz ki onsuz çamur olan varlık o nefesle ‘’can’’ olur. O bir nefescik yüzünden sever sayarız.
    O bir nefescik yüzünden de kıymadan kendimize her şeye rağmen yaşarız.
    O verir o alır diye.
    Bir dolu insan yaradılmış, bir dolu şehir.
    Bir dolu yol.
    Bir dolu kötülük.
    Bir dolu kahpelik, puştluk.
    Bütün bunların yanında kalü belada verilmiş sözümüzü tutarken bir o an gözümüzün görüp gönlümüzün sevdiği ruhun sahibini ararız.
    Ruhumuzun ruhum dediğine tekrar ruhum demek için.
    Kötülüklerden kaça kaça, kaçtığına inana inana arar dururuz.
    Aramak bize koyar mı sandın?
    Aramak Sabretmek hasretlik çekmek ömrümüzün en güzel yıllarını hiç görülmemiş birine hasretmek.
    Bulamayız.
    Bulamayız da .
    Allah çıkarır karşına. En güzel tesadüfle, en olması gerektiği gibi belki de. Belki de bir dolu imtihanla. Bilemezsin sen. Yağmurla rahmeti de veren odur. Turnaya sesini de.
    Adına da tevafuk dersin.
    Buluruz.
    Bir nefescik de olsa buluruz.
    Dudaklarının arasından çıkan, çıkıp da yüzümüze çarpan o nefeste de
    O anda da biliriz ki artık erişmişizdir vaad edilene. Hem de bu dünyada.
    Darü’l-huld’a.
    Sonsuzluk yurduna, sonsuz kalacağımız olan sığınağımıza.
    Cennetimize.
    Sonsuz kalacağımız dedim çünkü yunus emre’den biliriz ki ölen hayvan imiş aşıklar ölmez.
    Aradığına ulaşınca hemen bilemez insan onu. belki inanmazsan aşka da.
    Aşkın sonsuzluğuna da . izin ver bana? Sonsuzluğu senin gizinde arayayım? Her birinde ayrı ayrı, sonsuza kadar?
    Sonsuzluğu da bir ‘’an’’da buluruz belki.
    O 'an’ı anlatmayacağım :d
    2 ...
  5. 6.
  6. her arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlar arasından çıkar. * *
    2 ...
  7. 4.
  8. eğer aradığınız şeyi bulduğunuzu keşfetmemişseniz aramaya devam edersiniz. manasız bir arama sürecidir bu.
    1 ...
  9. 3.
  10. özü, bulamayacağını bildiğin halde aramak olan.. bulunamayacağı bilindiği halde arandığında gerçek anlamına kavuşan eylem..

    ''o'' bir yere gitmiştir.. dönüş / dönmeyiş tarihi bellidir.. sana bildirilmiştir.. haberdarsındır..

    ve fakat işte, sen, tüm bilgilerden azade, daha gelmediğini, gelmeyeceğini bile bile ararsın.. öylesine işte..

    aramak.. ne söz.. ve bulmak..
    1 ...
  11. 24.
  12. Bir şeyi bulmaya çalışmak. Yoklamak. Arayan belasını da bulur mevlasını da.
    1 ...
  13. 15.
  14. Aramak ile aranmak arasında ciddi bir fark vardır.
    1 ...
  15. 16.
  16. "Ey hep bir kelime arayan kalbim
    Sonra arayan tekrar arayan kalbim" *

    Çok aradım onu. Vapurda, demiryollarında, otobüslerin arka ve en ön köşelerinde, köşe başlarında, kaldırım üzerine düşen sonbahar yapraklarında, gece çöktüğünde gökte, gündüz ormanlarda, akşam uzak yollarda, sabah kuş seslerinde... bulamadım. Bulamayınca bulamıyor insan.Bugün Eminönü-Üsküdar vapurunda bir adam onu görmüş gibi sevindi. Vapur sahile yanaşınca Yanıbaşımızda sessizce duran orta yaşlı o adam vapurun kapaklarının açılmasıyla garip bir sevinç sesiyle fırladı. Herkes gülümsedi. Adamı gözlerimle takip etmeye çalıştım fakat kısa bir süre sonra ortadan kayboldu. Nereye gitti sahi bu adam? Herkes, o adam biraz önce aradığı bir şeyi bulmanın sevinciyle koşmuyormuş gibi sanki sıradanmış gibi öylece unutuverip işlerine güçlerine dağıldılar. Öncesinde aranılan şey için Tramvayın düğmesine uzun uzun bastım. Onu görmüş gibiydim. Arkadaş yetişsin diye kapıyı birkaç defa açtım, tramvayı beklettim. Arkadaş yetişemedi. ben de binmekten vazgeçtim. geri adım attım. Yine bulamadım, kaçırdım. Belki aradığım tramvaya bindi, eminönü'ne gitti, vapurla karşıya geçti. O adam o yüzden sevindi belki de. Belki ben o adamdım. Ama o burada değildi, burada mıydı sahi? Dün de bir rüyada aradım onu. Geceleyin bir arabadan iniyorduk. Onun poşetinden elmalar düşüyordu yere. Her yer zifiri karanlıktı. Elmaları görebiliyordum ama onu yanımda olmasına rağmen göremiyordum. Sonra büyük bir yere girdik. Sayısız dairenin arasında onun evini bulduk. içeri girmemizle birlikte yüzü aydınlandı, pırıl pırıldı. Buldum ama kaybettim, rüyaydı.
    1 ...
  17. 12.
© 2025 uludağ sözlük