dün gece şöylesine bir gittiğim beyoğlu balo sokaktaki mekan. çok küçük ve kalabalık bir yer ama eğer manyak gibi eğlenmek isteyen birkaç arkadaşsanız bu size engel olmuyormuş. bir de tıfıl, tıknaz, götü yere yakın, şu an sakallı ve kulağında piercing olan bir eleman çalışıyor. ağzını burnunu kırmak isteyebilirsiniz bu elemanın ama kırmayın boşverin küçük dünyasında bir şeyler yaptığını sansın. lakin o elemana rağmen süpersonik şekilde eğlenmeniz mümkün.
son kez
gölgemden gölgen koptu
hemde çok derinden dertliyim
sesin yok
tenin yok
sessizlik son kez
tüm ooo sewgilerimi geri wer
bırak yoruldum çok
yolun açık olsun
kimse geri dönmez
son kez
gölgemden gölgen koptu
hemde çook derinden
dertliyim sesin yok tenin yok sessizlik son kez
herşey biter
sende kaldın bir yalnız
herşey diner
yeterki sen zamanı ver
tüm o sewgilerimi
geri ver bırak yoruldum çok
yolun açık olsun
kimse geri dönmez
herşey biter
sende kaldın bir yalnız
herşey diner yeterki
sen zamanı ver
herşey biter
sende kaldın bir yalnız
Bir film adı olmasının yanı sıra özel sözlük yazarlarındandır. candır, hayattır, gülümseyiştir, yastık üstünde uyku gelene değin saatlerce insanlar üzerine konuşmaktır, ağlamaktır kimi zaman, kimi zaman mutluluk, kimi zaman suskunluktur.
tanımlar içinde pek çok konuda kullanılıp açıklanmış değerlendirilmiş araf. yalnız ilk tanımı aşkla pekiştiren bir tanımını* görünce alıntılayıp koymak istedim buraya. herkesin elbet hayatında bir arafı vardır.
--spoiler--
Araf'ta aşk yalnız yaşanır. Neden mi? Orada kendinden başkasını sevemezsin. çünkü sana birileri ya da kendin için çarpacak bir yürek vermezler. Dirildiğini sanırsın ama ruhun hala kafestedir. Kurtulmak istesen gideceğin yer yok, sevdiklerin yoktur.
Yalnızca sen varsın. Yaşayacak bir gündüzün bile yokken nasıl geceyi ararsın? Sen tek kişilik bir aşkın kurbanısın. Yalnız kendine ağlar, yalnız kendine gülersin, sonsuza kadar aklından çıkmaz; sen mutlak kaybedensin. Akrebin beynindedir, damarlarına zamanın zehrini zerk eder ve sen açlığı öğrenirsin, dişlerin sadece kelimeleri öğütür, yeis, yuttuğun en acı lokmandır. Yaşadığın ve kıyısını bir türlü bulamadığın kum denizinde cenneti unutur, gördüğün herkesten ölüm dilenirsin. ''Keşke'' dersin, beni gerçekten sevenin aşkına karşılık verseydim. Aşk yalnız yaşanır, kendini seversin ve Araf yalnızların ülkesi olur. Unutulmuşların toprağında tek tanıdığın sen olursun hiç kimse seni anlamasa da, hiç kimse sana bakmasa da sen o ülkenin en meşhurusun. Neden mi? şunu asla unutma! Araf'ta kalanların sonuncususun.
Aşk semadan inerken, sen şemsiyeni açıp karanlıkta gördüğün en uzak noktaya ulaşmak için aldırmadan yürümüştün bir zamanlar. şimdi aşka susamış dolaşmaktasın, sözlerini hatırlayamadığın şarkılar, bilmediğin yerlerde söylenmekte ve sen kendi kendine mırıldanırsın seslerin yankısını arada duyduğun zaman. Araf'ta dolaşırken üzerine basmaktan korktuğun gölgen bile senden yukarıdadır şimdi. Nerde eski günlerin ve dünyanın tatlı serinliği dersin ve gözyaşlarıyla karışık sahte ağıtlar düzersin. Dirildiği için matemde olanlarla birliktesin. Kurtarıcı bekleme sakın. Araf, kızgın kumlarıyla sarmalarken seni, sen kimi bekleyeceksin, şimşekleri durduracak, ateşi mi söndüreceksin? Kum denizinde çakılmışlarla birlikte karanlığın meçhul kızıllığında sıralanmış, adlarını meleklerin bile unuttuğu meçhullerin kervanına katılmak için ölümün çıkıp gelmesini istemektesin. Araf'ın aşıkları ölümü ister. Neden mi? Belki de istedikleri gibi ölemedikleri için.
Lügatine hatayı ve hezimeti almamış bir komutan gibi tek kişilik ordunla kime karşı savaşmaktasın? Sen öldün bilmiyorsun, kral öldü yaşasın yeni kral diyenler bile evlerine varmadan cennet ya da cehenneme çekildiler. Adın not düşülmemiş kitaplara. Hamsun'un Açlık'ı oynanıyor etrafında. şenlik ateşler yakılmış gibi gökyüzü yanıyor. Belki de senin ölümün kutlanıyor Babil'de. Artık zafer senin değil, yenmenin hükmü kitaplarda kaldı, sen, en büyük yenilgini mezara konduğun gün aldın. Yalnız senin doğruların var ve yalnız sen bilirsin en iyiyi. Mükemmele ulaşmaya ramak kalmıştı, ölümü öldürseydin eğer. Hatalıyım dememek için bahanen çoktur, fırsatın olsaydı eğer, sana hatalısın diyenleri doldururdun çukurlara. Ama sadece kendini kesersin ve sadece kendine saplarsın ölümsüzlüğün ve unutulmuşluğun hançerini. Kükresen bile sen aslan değilsin, çakallar arasında bile yer beğenemezken, ne cennete ne de cehenneme layık olamamış yinede kendine ölümsüz bir krallık beklemektesin. Dikkat et; hep duyulmakta, hep görülmektesin. Sen nefsini, zaman seni sömürmekte ve Araf, sevgisizliğe mahkum olanlarla kaybedişini kutlayanları beslemekte.
Araf'ta batışı izlenirken zevk verecek ikindi güneşi olmaz. Burada sadece, hep ben seslerini duyarsın, göreceğin ise insanlığını yitirmişlerle yakılmış ateşlerin aydınlığında Allah kelimesini hatırlamak için koşuşturanların çığlıkları olur. Bazen cehennem, cezam bitse de kurtulsam diyenler için kurtuluş kapısı olur. Ama sen affetmediğin için hiç, af dilemeyi bilemezsin. Boynuna, kibir ilmeğini geçirmiş, kendini benliğinle boğmuşsun. Tövbeni tek cümlede kuran, ilk vakitte bozandın, sevmek seni öldürmez ama sevgini sınayana seslendiği beş işaretiyle kızan yine sensin. Aşk Araf'a yakışmıyor. O cennetin malıdır. Sen elinin tersiyle ittin altın tepside gelen nimeti ve açlığına çare şimdi ateşte pişmiş kendi etin olmalı. Sen kaybolduğun gün ancak sevgiyi yitirmiş ve gözlerin kapalı diken tarlalarında gezerken kalmışsındır, kalbin kibirle yıkandığından belki de Araf sadece seninle doldu. ümit hep var oldu, sevgi hep var oldu. Aşka inanmasalar da insanlar acıya inanacaklar ama onlara asla acımayacaklar. Araf, sana aşkı öğretmez, sana aşkı yaşatır en platoniğinden. Bilemeyeceğin kadar çok uzun zaman sonra belki anlarsın kimsenin haberi olmaz senin gerçekten sevmek istediğinden ama kaydın düşülmüştür bir yerde, yalnız kendini sever, Araf'ta, sonsuza kadar unutulsun diye.
--spoiler--
simsiyah saçlarından bir garip kaşık eksik olmayan manik depresif, keder bağımlısı, intihar eğilmli bir kız. gail-zarpandit
zamanı üst üste dinlediği pop-rock şarkılarla tayin eden, kız arkadaşları gelip giden dış fırçalarıyla takip edildikten sonra yanlış-gerçek aşkı bulan, tabiri caizse bir zındık.ömer özsipahioğlu
fasta kendini bekleyen safiye'sine bir türlü ihanet edemeyen, bol atasözlü dur durak bilmez konuşmalarıyla kabuslarına çare korku filmi bağımlısı kısa boylu bi tam-müslüman.abed
ömer ve abedle pearl sokağı 8 numarada yaşayan diğerleri gibi sarımsak-tapan, sivri her türlü şeye fobik olan katı katolik bir ispanyol.piyu
piyu'nun yemek-yemez-ne-yerse-kusar, onu sevdiği halde cinsel münasebete kavuşamadığı sevgilisi.alegra.
gail'in kendisi yerde o gökteyken tanıştığı, sonra asansör misali yer değiştiren eşcinsel arkadaşı.debra-ellen-thompson
''kim gerçek kim yabancı - bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?''
boston'da başlayan aitsizlik hissinin istanbul'da aitsizlik intiharıyla sonuçlan-ama-dığı bir arada-kalmışlık:
araf *
islam dininde araf, cennet ile cehennem arasındaki tepenin adıdır.
günah ve sevapları eşit olduğundan cennet ya da cehenneme giremeyenlerin bekletildikleri yer olarak bilinen araf'ın islam dininin kutsal kitabı kur'an'daki tasfiri şöyledir:
46- iki taraf arasında bir engel ve burçlar (a'raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. cennete gireceklere: 'selam size' derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.'
47- gözleri cehennem halkından yana çevrilince: 'rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma' derler.
48- burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: 'ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı.'
49- 'kendilerine allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (cennettekilere de) girin cennete. sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız. vequot;
bu ayetler kur'an'da adını yine araf mefhumundan alan araf suresi`ndeki 46-49. ayetlerdir.
sözcük olarak, arapça kum tepesi anlamındaki urf un çoğul halidir.