araf

entry278 galeri1 video4
    102.
  1. mor ve ötesi'nin 12 mayıs 2010'da çıkaracakları masumiyetin ziyan olmaz isimli albümlerindeki 6. parça. Bu albümdeki favori şarkılarımdan bir tanesi. sözleri ise;

    Bilmem ne taraftayım sesimi duyma
    ne zamandır araftayım
    aşkın içine bak en güzeline
    hem var hem yok mu bile bile
    adalet yok ya canımı yakar
    bu sessizlik
    2 ...
  2. 101.
  3. bir elif şafak romanı.
    hepsi gibi mükemmeldir.

    --spoiler--
    taze süt dostlar için, ekşi ayran şifalı ot meraklıları içindir.

    taşların seni tanıdığı memleket insanların seni tanıdığı memleketten iyidir.

    kem gözlü biriyle karşılaşırsan, hemen dilini çıkarıp 'uzun gecenin karın ağrısı'de.

    arkadaşın bal bile olsa hepsini yeme.

    gecenin içinde fenerle yürümek bulutlu gündüzden iyidir.

    --spoiler--

    Elif Şafak, cinsel/etnik/dini, tüm çarpılmışlıklarıyla aklımızdan çıkmayacak bir günümüz Amerikası tablosu çizmiş. Kaçık, hüzünlü, bilge ve inanılmaz komik romanı insanın damağında acı-tatlı bir lezzet bırakıyor.
    FERNANDA EBERSTADT, The Furies romanının yazarı

    Büyüleyici kelime oyunları, bir pop kültür aşkı ve korkusuz bir zekâ. Araf, Elif Şafak. yüzyıl edebiyatının önünde şapka çıkarılacak kadar orijinal seslerinden biri yapıyor.
    ADAM LANGER, Crossing Californianın yazarı
    3 ...
  4. 100.
  5. dünyada da insanın kendisini orada hissedebileceği mekan, boşluk.
    1 ...
  6. 99.
  7. elif şafak kitabı.
    --spoiler--
    Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil,kendini onda kaybetmeyi gerektirir
    --spoiler--
    2 ...
  8. 98.
  9. islama göre gıcık bir yer. ölünce orada kıyamet kopmasını falan bekleyeceğiz.
    0 ...
  10. 97.
  11. ayda bir kere gitmenin farz olduğu bar. koşum mü-min kardeşlerim.
    0 ...
  12. 96.
  13. bir gaflete düşüp izlediğim;
    insanın sinir katsayılarını yükselten,
    verdiğiniz zamana acıtan,
    olaylar çok kısır bir döngü arasında döndüğü için boğan film..
    2 ...
  14. 95.
  15. ne o taraf ne bu taraf deyip, ortada kalan tarafdir.
    1 ...
  16. 94.
  17. Dünyanın ta kendisidir.Ne cennet ne de cehennemdir.Günahkarlarla doludur.
    2 ...
  18. 93.
  19. elif şafak'ın ingilizce "the saint of incipient insanities" adıyla Boston'da kaleme aldığı kitap. türkçe "Araf" adı ile basılmıştır. farklı ülkelerden ve kültürlerden gelen ve hayatları bostonda kesişen bi grup genci anlatmaktadır. çok ilginç karakterler vardır. zarpandit, isabanafazladanbirdolarınızınolduğunusöyledi kadın, alegre, zehra, west ve rest adlı 2 kedi ve ömer vardır dinlediği müziklerin hepsini ruh haline göre seçip zamanıda dinlediği müziklerin süresine göre ayarlayan türk ve baş karakter diyebiliriz. mesela bi alıntıyla "tekrar içmeye başladım, on dört ay yirmi üç günlük mutlak ayıklığın ardından, (14 ay 23 gün = 448 gün = 10752 saat = 645120 dakika = 38707200 saniye = 223946,96 kere nick cave'den "as i sat sadly by her side" . postmodernizmin çok güzel örneklerindendir. "kim gerçek yabancı bir ülkede yaşayıp başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı bir hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?" gibi ilginç ve düşündürücü bir çok söz vardır. kitabı okuyacaksanız elinize bi kalem almanız gerek, o kadar çok altı çizilecek söz vardır.
    3 ...
  20. 92.
  21. --spoiler--
    araf, bütün karakterlerinin arafta olduğu bir elif şafak romanı. değişik ülkelerden aynı evde kalan matrak üç doktora öğrencisi var. bunlar eğlenceli zaman geçiriyorlar. ancak derinlerine inildiğinde ise arafta kalanlar dikkat çekiyor. ömer'in isim sorunu, noktalarını kaybetmesi, abed'in doktorasını yaparken sözlüsünün kuzeniyle evlenmesi gibi.

    ana karakter gail ise, çok okuyan, derin okuyan, vejeteryan beslenen, ferrarisini satmış da gelmiş bir karakter. ancak onun da sık sık isim değiştirmesi gibi noktalar arafta olduğunu gösteriyor.

    sürekli kendini arayan, sorgulayan gail'in, kıtaların arafta bulunduğu istanbul'da yaşadığı oly ise okuyanlara şok etkisi yaratıyor.
    --spoiler--
    4 ...
  22. 91.
  23. yahu millet ne oynuyor, ne coşuyor*. öyle bir mekan yani. *
    2 ...
  24. 91.
  25. elif şafak'ın en iyi kitaplarından biri.tanrıbanafazladanbirdolarınızolduğunusöyledi,muz,çikolata,gail,gartheride,debra ellen thompson,zarpandit,gail,gümüş kaşık,ömer,abed,piyu,alegre,arroz..ve daha fazlasını içinde barındıran kitap. kitapta ömer'in dinlediği şarkıları indirip dinlemeniz şiddetle tavsiye edilir.
    2 ...
  26. 90.
  27. istiklâl caddesi balo sokakta bulunan nacizane eğlence mekanıdır. kendine özgü tarzları ile 4 katlı bir binanın en üst katında mesken tutar insanlar cumartesi geceleri. hala disc jokey* olarak barçın mı çalıyor bilmiyorum fakat, genellikle balkan remixleri, mezdeke takımları ve daha nice shantel tarzı dünyada edit music üzerine çalışan disc jokeyler tercih edilir. alkolün de etkisiyle müziğe kapılan bir yığın insan, damarları çatlayana kadar dans ederler. havalandırmalarındaki yetersizlik ya da içerideki insan sayısının metrekare başına oranının çok düşük oluşundan bir buçuk saat hakkı vardır bende. haftaiçleri ise yine marjinal tarzda birçok amatör grup sahne alır. geçen seneye kadar salı akşamları selim sesler çıkardı. gidilip görülüp dans edilesi bir yerdir.

    http://www.araf.com.tr/
    2 ...
  28. 89.
  29. elif şafak'ın romanı.
    tasfir bolluğu ki, bu genelde değişik kelimeleri kullanmasındaki sıklıkla, kimi zaman akışı engellese de elif şafak severler için ideal bir kitap niteliğinde.
    bazen çok fazla detaylara inerek (aynı şeyi farklı biçimlerde ama defalarca tekrar ederek) okuyucuyu sıktığını düşünmüyor da değilim açıkçası.
    2 ...
  30. 88.
  31. bir elif şafak romanı.

    "kim gerçek yabancı -bir ülkede yaşayığ başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı bir hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?

    -

    isimlerin yabancı memleketlere ayak uydurma sürecinde muhakkak bir şeyler eksilir -bazen bir nokta, bazen bir harf ya da vurgu. yabancının isminin başına gelenler pişmiş tavuğun olmasa da pişmiş ıspanağın başına gelenlere benzer -ana malzemeye yeni bir tat eklenmesine eklenmiştir de kalıpta gözle görülür bir çekme olmuştur bu arada. yabancı işte ilk bu fireyi vermeyi öğrenir. yabancı bir ülkede yaşamanın birinci icabı insanın en aşina olduğu şeye, ismine yabancılaşmasıdır."

    diyor yazar.

    siyah süt'te de ana karakter kendine has, ilginç bir kadındı, ve ana karakterin çevresinde bir sürü ilginç kadıncık vardı, baba ve piç'te de ana kahramanımız ilginç bir kadın olarak karşımıza çıktı. bu kitapta'da gail'imiz var, kendine ait özellikleri olan yşne ilginç bir kadın. elif şafak değişik ilginç kadınları irdelediği için takdir edilmeli önce. sonra da kelimeleri bu kadar güzel toparladığı için. umarım türk edebiyatı derslerinde, türk romancılığı üzerinde konuşulurken elif şafak'ta bir Namık Kemal'le, bir ahmet ekrem'le beraber anılır..

    --spoiler--
    aşık olmak sevgilinin isimlerini kendime mal etmektir, aşkın bitmesi ise isimlerin iadesi. isimler insanların varoluş kalelerine uzanan köprülerdir. onlar vasıtasıyla başkaları, hem dostlar hem de düşmanlar parmak ucunda içeri girmenin bir yolunu bulurlar. birinin adını öğrenmek varoluşunun yarısını ele geçirmektir, gerisi parçalar ve ayrıntılardan ibarettir. çocuklar bunu ruhlarının derinliklerinde bilirler. bir yabancı isimlerini sorduğunda içgüdüsel olarak bunu söylemeyi reddetmeleri bundandır. çocuklar isimlerin gücünü idrak ederler ama büyüdüklerinde unuturlar.

    ...
    isimler maşuğun varoluş kalesine bizi buyur eden asma köprülerdir ama oraya girmenin, ya da ordan firar etmenin tek yolu değil. ilk bakışta göze çarpmayacak kadar derinlere gömülü başka patikalar da olabilir bir yerlerde. başka isimler, takma adlar, lakaplar, kesinlikle başka bir zamana, başka bir bilince ait, gayri resmi, kayıtsız, tanımlanmamış isimler, kimi sonsuza kadar unutulmuş, kimi kalıcı, her biri aşk labirentinde sevgilinin elimizden kaçıp gidebileceği gizli birer tünel, hem de daha aşığı yokluğunu bile fark edemeden. isimler böyledir işte, bir insana dair ilk ve en kolay öğrenilen, ama aslında en zor sahip olunabilen.
    --spoiler--


    --spoiler--
    her zamanki gibi muzun içinde bir harf vardı ve bu seferki harf "p"'ye benziyordu -tıpkı "peri", "parlak" ya da "pekmez" de olduğu gibi. ki bu iyiye işaretti. ama bir taraftan da "h"ye benziyordu, "hüzün", "hayal kırıklığı" ya da "hüsran" da olduğu gibi ki bu iyiye işaret değildi.

    çocukken annesiyle birlikte oynadıkları bir oyundu bu. eskiden cennette tanrı kendine bir alfabe çorbası pişirmiş ve bunu devasa bir pencereye koyup mutfak penceresinin yanında soğumaya bırakmıştı. ama sonra kuvvetli, küstah bir rüzgar ya da belki bizzat şeytan, kazara ya da kasten (hikayenin bu bölümü her anlatıldığında değişirdi) kaseyi yere, yani gökyüzüne düşürmüş ve çorbanın içindeki bütün harfler kainata saçılmıştı, bir daha asla toplanmamak üzere. harfler her yerdeydi, fark edilip bulunmayı bekliyorlardı. cennet kasesi'nde kalsalar oluşturabilecekleri kelimelere yerleştirilmek, eski manalara kavuşabilmek istiyorlardı.
    --spoiler--

    --spoiler--

    "koş, seni terk ediyor."

    ömer hayatında bir kere daha zamanın hızının gerisinde kalışına tanık oluyor, hayatın kadansını yakalayamayışını seyrediyor, ne var ki bu sefer peşinden koştuğu ölümün kadansı. 'tehlike getir hayatıma küçük yabancı' gail, taksi şoförü ve ömer köprü üzerinde dizili arabaların arasında zikzak çiziyorlar. sağda solda birkaç şoför onları şaşkın bakışlarla seyrediyor. 'senin yanında huzur bulayım' bazıları olağandışı bir şey olduğunu daha yeni anlamaya başlıyor. başkalarına gösteriyorlar. 'bana tehlike ver küçük yabancı' göz açıp kapayana kadar arabalardaki bütün insanlar köprüden canlı bir intihar girişimini seyretmenin heyecanıyla mest. 've hastalığını hissedeyim...' ömer koşuyor. onun önünde taksi şoförü koiuyor. onun önünde gail koşuyor. onun önünde sadece boşluk var.

    şimdi korkulukların öteki tarafında, sadece tek eliyle hayata tutunmuş vaziyette duran gail seyircilerinden habersiz. köprüye ve karmaşasına arkasını, yukarıdan olağanüstü dingin görünen şehre de yüzünü dönmüş. tuhaftır şu anda burada gördüğü manzara, 607 numaralı odanın manzarasından bile daha güzel. nefesini sabitlemek ister gibi derin bir nefes alıyor. bir kez daha öteki uçta ama bu sefer kendini sona daha yakın hissediyor. bu sefer hayatındaki her dakika, tanıdığı her insan, içinde barındırdığı her benlik alfabe çorbasındaki harfler misali. zihninde karıştırıyor hepsini, bütün o birbirine uymaz anları, anıları, bir girdapta döne döne eriyinceye kadar. bir kasedeki kusmuğumsu püre, annesinin kuzguni saçları, omletin tadı, bir parça sosis, baharatlı ve sıcak, geri çıkarılamaz, yutulamaz, bebek boğazına takılmış.. ay çıtığında tapınılan asur-babil tanrıçası.. daimi hudutlar... tepsilerde donmuş çikolata figürler... sürülerinde tek kalamayıp tek başlarına uçan topal kuşlar... aniden her şey çözünebilir izlenimi veriyor, alfabe çorbasında çığrından çıkmış harfler gibi bitimsiz bütünlerin kırık dökük parçaları. aniden muazzam bir hızla düştüğünü hissediyor ve bir sonraki isminin ne olacağının artık önem taşımadığı çivit rengi bir boşluğa çekildiğini.

    geride, zamanın çok gerisinde, cılız bir avuntu geçiyor ömer'in zihninden. ölmeyeek. hayır, ölmeyecek. insanlar başkalarının ülkelerinde intihar etmez, burası onun vatanı değil. peki hiç vatanı oldu mu onun? kim gerçek yabancı -bir ülkede yaşayığ başka bir yere ait olduğunu bilen mi, yoksa kendi ülkesinde yabancı bir hayatı sürüp, ait olacak başka bir yeri de olmayan mı?

    köprü denizden 64 metre yükseklikte. ömer'in walkman'inde bir şarkı çalıyor. şarkı üç dakika yirmi saniye ama tekrar tekra çalarsa sonsuza kadar sürebilir.

    gail'in düşüşü sadece 2.7 saniye sürüyor.
    --spoiler--
    8 ...
  32. 87.
  33. 86.
  34. beni aşırı derecede sıkan bar. fakat bir keresinde zambra mora'nın canlı performansına tanık olmuştum bu mekanda, hayatımda en eğlendiğim gecelerden birini de burda yaşamıştım. aşırı rahat bir ortam bir de. ya da insanlar fazla rahat.

    tuhaf kokular var.
    1 ...
  35. 85.
  36. cuma ve cumartesi akşamları kalabalıktan nefes alınmayan bar.. yaş ortalaması hafta içi yüksek hafta sonu ise düşüktür.. genç, bekar ve eliyüzü düzgün bir er kişi iseniz boş çıkmama olasılığınız vardır..
    2 ...
  37. 84.
  38. aforizmasıyla bizi bizden alan yazar.
    0 ...
  39. 83.
  40. Müslüman Türk olarak yaşarken ruhun girdiği bunalımları özetleyen kelimedir.
    batıya adapte olmaya çalışan bir coğrafyadayken , ezilmiş doğu halklarının liderliğini yapmak sırtınızdadır...Atilla kadar güçlü bir yapıda olmanız gerekir bir yandan , tasavvufi bir anlayışla size tokat atana diğer yanağınızı çevirmeniz gerektiğini öğütleyen kökleriniz bir yandan çekiştirir ruhunuzu...

    özendirildiğiniz batı gibi yaşamak istersiniz bir parça , fakat geleneklerinizle çakışan noktalar ortaya çıkar.tam bunları aştım derken inancınızın ikisiyle de uyuşmadığını gördüğünzde dumura uğrarsınız...

    mesela ,Aileniz sizden evlenmenizi bekler geleneklere uygun bir düğün stiliyle...Batılı yaşam tarzı size "daha zaman var ve tadacağın çok eğlence" diye fısıldar.oysa inancınızın gölgesinde bir evlilik kurabilmenin imkansıza olan yakınlığı içinizi yakar.

    yahut , toplumsal yapı sizden iyi bir iş bekler size "adam" diyebilmek için ; batılı yaşam tarzı ise işinizin yapısına değil "getirisine" bakar.oysa , insanların kanını emen firmaların dişlilerinden biri olmayı size yakıştırmaz inancınız...

    velhasıl islamiyet inancına dahil olarak Anadolu coğrafyasında bir Türk olarak doğmak size başlangıçta bir avantaj olarak gözükse de , büyüyüp ipleri elinize aldığınızda , kendi seçimleriniz doğrultusunda yaşamak için ; öncelikle sırtınızdaki "ipleri" çıkarmak gerektiğini bilmek zorundasınızdır.aksi takdirde ya kendini toplumdan soyutlayarak inançlarını yaşamaya çalışan bir kula dönüşürsünüz ; ya batıya ait olmadığı halde "onlardan" biriymiş gibi davranan bir lümpene dönüşürsünüz , ya da "Türk" olmayı "bir üstünlük vasıtası haline getiren" bir kafatasçı olur çıkarsınız...
    2 ...
  41. 82.
  42. istiklal caddesi'nde, balo sokak'ta ikamet eden barlardan biri. sitelerindeki hakkımızda bölümü şöyle: ''istanbul'un beş yıldır en popüler barlarından Araf'ın ismi, cennet ve cehennem arasındaki düşsel kara parçasının Doğu ve Batı arasına sıkışan gerçekliğine denk düşüyor. Rahat atmosferi, canlı performansları, alternatif dünya müziğine değer veren seçimleriyle Araf, dünyanın farklı coğrafyalarından birçok misafir ağırlıyor. Çünkü ne cennetteyiz, ne cehennemde, hepimiz Araf'tayız.'' *
    1 ...
  43. 81.
  44. bugüne kadar eğlenmek için gittiğim mekanları "yalan" durumuna sokan, insana keyif ötesini yaşatan güzel bar...
    1 ...
  45. 80.
  46. --spoiler--
    gail ile ömer in hikayesini farklı damarlardan ilerleyerek anlatan, her romanında alışkın olunduğu üzere bu romanında da ecinni taifesine ayrılan bir bölümle, gece yanlız başına kitap okuyan zavallı beni altına sçırtmayı başaran bir elif şafak romanı.
    --spoiler--
    2 ...
  47. 79.
© 2025 uludağ sözlük