elif şafak'ın intahara meylettiren kitabı. tadına doyum olmaz. zarpandit'ten gail'e geçerken hanımkızımız elif abla'da her zamanki şukela tespitleri, hayat detayları ile "aynen hocu" dedirtir. yine bir memlekette yabancı olmak temalı öyküde simpsons, south park, stanley kubrick, seindfeld ve daha uzayan bir liste ile s takıntılı kahraman ile özdeşleşmemek kendi adıma imkansız. baba ve piç ile pek çok ortak tema ile kesişiyor.
(Bu,) sana indirilen bir Kitab'tır. Onunla (insanları) uyarman ve inananlara öğüt (vermen) hususunda göğsünde bir sıkıntı olmasın.
(2)
De ki: "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. ilkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz."
(29)
Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: "selâm olsun size" diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir.
(46)
Gözleri cehennemlikler tarafına çevrilince de :"Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber eyleme!" derler.
(47)
A'raftakiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: "Ne topluluğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı".
(48)
Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. işte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.
(179)
elif şafagın en güzel romanlarından biri. okuduktan sonra kapagına tekrar bakınca artık bu görüntünün çok daha baska anlamlar tasıdıgını düşünmenize sebep olacak kadar hos kitap.kitap kapagıyla bakışmak
mozole mirachın eplerinden birinin adı ve güzel bir çalısması.a'raf şarkısında sözler araf kelimesi ile o kadar uyumlu ki olaya o boyuttan bakıldığında insanın içi bi tuhaf oluyo...
"bir film" demek bile başlı başına iltifat sayılır araf'a. 92 dakikalık cezamı çektikten sonra, ne kadar çok filme haksızlık ettiğimi anladım ben. bir "şey"e kötü demenin bile ona değer atfetmek olduğunu düşündüm ve korsan dvd satıcılarına bir kez de film tercihlerinden dolayı lanet ettim içtenlikle!
ben ki, ilk filminin afişine "bir biray dalkıran filmi" yazan yönetmen hastalığını teşhis edip uzak durmayı başaramamış; "bir türk korku filmi" cümlesiyle başlayan fragman sahnelerinin uzakdoğu korku sineması taklidinin taklidi olduğunu anlayamamış; "türk sineması araf'tan önce ve sonra diye ikiye ayrılacaktır" sözlerinde hikmet aramış saf bir adamım: başıma gelen her şeyi hak ettim!..ama akıl sahibi insanlar böyle bir saygısızlığı, türk sineması adına böyle bir haksızlığı kabullenmesin. son olsun bu, ilk ve son!
"sen misin elin adamından bebek kazanıp aldıran ...."
cümlesinin beynimde sık sık yankılandığı film, neden acaba bu kadar basit yaklaştım olaya bilmiyorum ama en basiti belki de en anlaşılırı, ondandır..
somurge halklarinda gorulen kendi kulturuyle "sahip" in kulturu, kendi diniyle "sahip" in dini arasinda kalma hali olarak da ifade edilebilir. rudyard kiplinge ek olarak ayni donem afrika oykuleri de "araf"taki karakterlerin binbir cesidiyle doludur.
biraz daha kasilirsa ayni basliktan oryantalizm* ve edward saide bile gidilebilir
(bkz: akasya asıltürkmen)in başlarda epey yapmacık oyunculuğu, filmin ortalarına doğru başa göre kısmen yükselen performansıyla pek de tatmin edici olmayan gayet düz bi senaryoya sahip türk gerilim filmi.