DerinDüşünce.org adlı sitede rastladığım ve burada paylaşma lüzumunu gördüğüm başörtüsü ile ilgili bir söyleşinin başlığıdır.
--spoiler--
Benim gibi 70 lerde doğanların en büyük talihsizliği bütün ömürleri boyunca aynı konuların usanmadan tartışıldığı bir ülkede yaşamak herhalde. Komik olan şu ki, 20 yıldır, özellikle baskıcı, devletçi Kemalist kesimde kullanılan argümanlarda hiçbir yenilik yok.. Gerçi hakkını yememek lazım, Şerif Mardin'in dile getirdiği mahalle baskısı; iyi bir sığınak sağladı. Mardin, sosyolojik açıdan Said Nursi ve Nurculuk akımını modernist bir akım olarak nitelediği kitabı nedeniyle camiadan aforoz edilmiş olsa da, konu mahalle baskısı olunca birden aynı insanlar tarafından el üstünde tutulmaya başlandı. Sonra hoca sözlerinin yanlış anlaşıldığını, kast ettiğinin çarpıtıldığını söylese de bizim laikçi kesimin çoktan nur topu gibi bir argümanı olmuştu. Mahalle baskısı başarısından sonra Ertuğrul Özkökün kelime türetmece canhıraş çabalarını müşahede ettik, fakat elle tutulur yeni bir argümana şahit olamadık. Mehmet beyin dediği gibi Allah kimseyi argümansız bırakmasın Argüman: Başörtülüler üniversiteye sokulursa mahalle baskısı olur, herkes başını örter.
Cevap: Balık hafızalı bir toplum olduğumuz için, 28 şubat öncesi bazı üniversitelerde başörtülü kızların serbestçe eğitim görebildiğini unutabiliyoruz. Ve herkes başını örter cümlesi içinde iradesiz, bön, kendi başına karar yetisi bulunmayan çocukların olduğu öngörüsü var. Üniversite gençliğimizi bu ifadeden tenzih ediyorum.
Ayrıca mahalle baskısı okula mahsus bir şey değil, başörtülü okul dışında başını örtüyor. Baskı yapıyorsa zaten yapıyor. Buna karşın başörtülü öğrenci için söz konusu olan farazi, vehmi, virtüel bir baskı değil Devlet eliyle tüm imkanları gasp ediliyor. Devlet Seni ne okuturuz, ne kamuda çalışabilirsin, ne öğretmen olabilirsin, hatta dershanede bile çalışamazsın diyor. Özel şirketlere de mahalle baskısı yapılarak yeşil sermaye olarak nitelendirilmemeleri için vitrinlerinde pek başörtülü bulundurmaması zımnen tavsiye ediliyor (hatırlayınız: 28 şubat sürecinde yeşil sermaye listeleri). Nitekim aynı mahalle hiçbir şirketinde başörtülü çalıştırmıyor, başörtülü çalışanları olan şirketlerle hiçbir ortak iş yapmıyor, çalışanlarının eşlerinin başörtülü olmamasına özellikle hassasiyet gösteriyor.
A: Başörtüsü özgürlükse mayo da, bikini de serbest olsun o zaman
C: Valla bence bir mahzuru yok. Bikinili ve tangalı bacılarımıza sahip çıkmaya hazırım. Bunun her gün yeni versiyonları çıkmaya başladı şimdi. Belediye tesislerinde içki serbest olsun, eşcinsellere de özgürlük verilsin, Budist, ateist semboller de serbest olsun, miki dini kulaklarıyla girmek de serbest olsun bla bla. Benim anlamadığım şu ki, bu arkadaşlar bu denli özgürlükçüyse neden 301.madde, Orhan Pamuk, Atilla Yayla vs. konusunda bu derece sapkınlar. Bir diğer anlamadığım tüm anketler halkın tamamına yakınının üniversitede başörtüsünün özgür olmasını savunduğu ortadayken bu kadar çatlak ses neden ve hangi saiklerle bu kadar çok yükseliyor?
A: Şimdi türbana özgürlük tanırsak yarın bunlar çarşaf, sarık da giyerler.
C: Şimdi üniversitede türbanı yasaklarsanız yarın sokakta, daha sonra evin içinde de yasaklarsınız. (Bkz: A.Necdet Sezer Gerekirse dini özgürlükler de baskı altına alınabilir)
A: Türban bizim geleneksel kültürümüze ait bir kıyafet değil, Arap üniformasıdır.
C: Taraf gazetesinde Sivilay abla nın dediği gibi, biz sadece geleneksel kıyafetler giyeriz halbuki. Blue jean Selçuklulardan kalma mahalli kıyafetimizdir mesela. Göbek piercingi çok kadim bir şaman ritüelidir. Bildiğimiz tüm geleneksel Anadolu kıyafetlerinde sırt dekoltesi standarttır
A: Türban ayrı, başörtüsü ayrı
Cevap: Şimdiye kadar ikisinin farkını anlatabilecek bir mert meydana çıkmadı
A: Türban siyasi semboldür.
C: Hilal şeklinde bıyık da, orak şeklindeki favori de öyle. Hatta cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde toplumun en temel ortak öğesi olan bayrakın bile siyasi malzeme olarak kullanıldığına şahit olduk. Atatürk de en temel siyasi sembol olarak kullanılıyor mı Türkiyede? Hatta en temel kamplaşma malzemesi (bkz: Atatürk'ü seviyor musun sen onu söyle bana!)Kaldı ki türban bir sembol değil, öyle olsaydı neden kadınlar başlarındakini çıkarıp onun yerine ayrı bir sembol oluşturmuyor da ya okulunu bırakıyor, ya yurt dışına gidiyor, ya da acayip peruklar takıyor? Gerçek şu ki Türkiyede başörtüsü sorunu yoktur, empati sorunu vardır!
A: Anamızın başörtüsüne karşı değiliz.
C: Değilsiniz, çünkü ananızın sosyal statüde sizinle bir paylaşımı yok. Zira kızlar başlarını anamız gibi bağlasalar da okula almıyorlar, Sophia Loren gibi bağlasalar da. Nasıl içeri alacaklarına dair herhangi bir tariften de kaçınıyorlar. Çünkü birçok kişinin açık sözlülükle ifade ettiği gibi onlar, kafasının içindekine karşılar !
A: Başörtülü bir kız üniversitede başı açık olana ben inançlıyım, sen inançsızsın mesajı vermiyor mu?
C: Ben de bazen içki sofrasında ben çağdaşım, sen gericisin mesajı alıyorum, ama üzerinde durmuyorum, arkadaşlarımla oturup sohbet ediyorum. Havadan nem kapmaya müsaitsen zaten her kıyafeti, hareketi, sözü olumsuz olarak yorumlayabilirsin. Başörtülüler uzaydan gelmedi, hepimizin ailesinde var; kapalılar açıklarla barış içinde yaşıyor, kimse de birbirinin kıyafetinden alınmıyor. Bu yüzden bu argüman evham bile değil. Başörtüsü toplumu bölüyor diyenler, bunu söylemekle zaten bu bölünmeye hizmet etmiş olmuyorlar mı?
A: Başörtüsü laikliğe aykırı değil mi?
C: Başörtüsünün yasaklanması laikliğe aykırı. En katı laiklik görüşüne sahip Fransada bile üniversitelerde böyle bir yasak yok.
A: Her ülkenin kendi laiklik anlayışı farklıdır.
C: O zaman adına laiklik denmez. Bizimki de çikolata ama biz etle sarımsaktan yapıyoruz diyemezsiniz.
A: Bilim ile inanç çelişir. Türban takan kız biz senin bilimine inanmıyoruz demek istiyor. (Deprem Profesörü Celal Şengör)
C: Dinsiz bilim topaldır, bilimsiz din kördür. (Modern bilimin babası Albert Einstein)
A: AiHM kararı var.
C: AiHM kararı, mevcut anayasaya göre gerekçelendirildi. Anayasa değişince bir geçerliliği kalmayacak.
Aptalligin kendisini dogrudan ifade eden, mantik orgusu dahi olmayan, "yerler islaksa apartmanlar 3 katlidir" turu tahliller ile ancak yarisabilecek yobaz sacmalamasi
--spoiler--
Argüman: Başörtülüler üniversiteye sokulursa mahalle baskısı olur, herkes başını örter.
Cevap: Balık hafızalı bir toplum olduğumuz için, 28 şubat öncesi bazı üniversitelerde başörtülü kızların serbestçe eğitim görebildiğini unutabiliyoruz. Ve herkes başını örter cümlesi içinde iradesiz, bön, kendi başına karar yetisi bulunmayan çocukların olduğu öngörüsü var.
--spoiler--
Cevaba cevap: Balik hafizali bir toplum oldugumuz icin 1980lerin basindan once turban diye bir nesnenin olmadigini, bunun basili tutulan dugmelerce ortaya cikarilip yavas yavas sorun haline getirildigini unutuyoruz. Ayni balik hafizamiz, 28 subat oncesinde basortusu ile girilebilen universitelerin hocalarinin absurt hikmetlerini de hatirlamamiza engel oluyor. Daha da acisi belki balik hafiza degil de dunyaya cami penceresinden bakan gozlerimiz 12 eylul sonrasi nasil apolitik nasil bencil ve bireyci gencler yetistirildigini, ozgur dusuncenin ve ideolojilerin uzerinden nasil silindir gibi gecildigini gozardi edebiliyor. Gerci anlayisla karsilamak lazim, ne de olsa 12 Eylul islamciya darbe olmadi... O yuzden de birileri turbana ya da islamciliga meylettiginde universite gencligi bon olmayan ve karar verme yetisi sahibi oluyor da, genclik muzik dinlerken, eglenirken, siyaset yaparken, zamane, dinsiz, imansiz, degerlerini kaybetmis, batinin ahlaksizligini almis oluyor.
--spoiler--
Ayrıca mahalle baskısı okula mahsus bir şey değil, başörtülü okul dışında başını örtüyor. Baskı yapıyorsa zaten yapıyor. Buna karşın başörtülü öğrenci için söz konusu olan farazi, vehmi, virtüel bir baskı değil Devlet eliyle tüm imkanları gasp ediliyor. Devlet Seni ne okuturuz, ne kamuda çalışabilirsin, ne öğretmen olabilirsin, ...
--spoiler--
Basortulu mahalle baskisinin oznesi oldugundan cok mahalle baskisinin nesnesidir. Universiteye gidecegim diyen kiz "ne yapalim, universiteye boyle gidilmiyor” diyerek ortunmeyebilirken, simdi ortunmeye mecbur kalacak. Devletin ortuluye "seni okutmayiz, calistirmayiz" demesine gelince; devlet kendi varolusuna karsi olusumu kendi icine sokmamak isteyebilecek erke sahip olmalidir. Universite egitimi hak degil liyakattir, ayni zamanda universite egitimi maalesef sadece bilgi sahibi olmak icin alinmaz, universiteyi bitirdiginizde size iyi kotu bir diploma verirler, bir mesleginiz, bir titriniz olur. Universiteyi bitirdiginizde is sahibi olmak istersiniz. Iste o zaman turbani ile hukuk okuyan kizimizin durumu bir haksizlik olur. Laik devlet herhangi bir dini ya da siyasi simge tasiyan kisiyi memur yapmam demek zorundadir. Eger derdiniz laikligin kendisi ise zaten devlet de, turban yasagi da haklidir.
--spoiler--
Arguman: Başörtüsü özgürlükse mayo da, bikini de serbest olsun o zaman
Cevap: Valla bence bir mahzuru yok. Bikinili ve tangalı bacılarımıza sahip çıkmaya hazırım...
--spoiler--
Cevaba cevap: Turbancinin disinda kimse yersiz ve gereksiz bir ozgurluk istemiyor, mevzuyu bu boyutu ile tartismaya calismak ortaokul munazara kollarinin disinda yapilmasi sigliga delalet olan bir davranis zaten. Olmayan argumana uyduruk cevap olarak verilmeye calisilan "sizin kadinlariniz ciplak olsun da biz de dalgamiza bakalim" tandansli soylem ayrica mide bulandirici.
--spoiler--
Arguman: Şimdi türbana özgürlük tanırsak yarın bunlar çarşaf, sarık da giyerler.
Cevap: Şimdi üniversitede türbanı yasaklarsanız yarın sokakta, daha sonra evin içinde de yasaklarsınız. (--spoiler--
Cevaba cevap: Turban okulda ve diger devlet kurumlarinda memurlara senelerdir yasak. Kimsenin aklina da sokakta yasaklamak gelmedi bugune kadar. Ama daha turban yasagi universiteler icin kaldirilmamisken "amacimiz insallah devlet dairelerinde de turban yasagini kaldirmak" dendi, ya da lisede de turbana ozgurluk eylemleri yapilmaya calisildi. Laiklik yayilmaci bir dusunce degildir, kendi sinirlarini bilir, ama islamcilik sadece devlet duzenine degil; tek tek bireylere de dayatma getirir. Lutfen akil fukarasi olmayalim, meydani bos bulup da ufurmeye calisanlara agzinin payini verelim.
--spoiler--
Arguman: Türban bizim geleneksel kültürümüze ait bir kıyafet değil, Arap üniformasıdır.
Cevap: Taraf gazetesinde Sivilay abla nın dediği gibi, biz sadece geleneksel kıyafetler giyeriz halbuki. Blue jean Selçuklulardan kalma mahalli kıyafetimizdir mesela.....
--spoiler--
Cevaba Cevap: Argumana cevabi sulu, sebek ve zevzek bir lafebesinin uydurma makalelerine dayandirmak da hem ciddiyetsizligin hem de karsi argumansizligin bir gostergesi olsa gerek. Anadolu kulturunde o sekil bir ortunme yok, bu da inkar edilemeyecek bir gercek. Zaten goruldugu uzere inkar edilmiyor, civik uslupla gecistirilmeye calisiliyor.
--spoiler--
Arguman: Türban ayrı, başörtüsü ayrı
Cevap: Şimdiye kadar ikisinin farkını anlatabilecek bir mert meydana çıkmadı.
--spoiler--
Cevaba Cevap: Simdiye kadar anlatilandan birsey anlamadiginiza gore sizin icin yapilabilecek cok sey yok. Basortusu bundan 50 sene oncesinde bile yavas yavas terk edilmeye baslanmis bir gelenekti. 50 sene oncesinin genc kizlari bile basortusunu kirsal kultur ve ileri yas ile iliskilendiriyorlardi. Referans isteyen bizzat emine erdogan’in verdigi demeclere bakabilir.
--spoiler--
Arguman: Türban siyasi semboldür.
Cevap: Hilal şeklinde bıyık da, orak şeklindeki favori de öyle. Hatta cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde toplumun en temel ortak öğesi olan bayrakın bile siyasi malzeme olarak kullanıldığına şahit olduk. Atatürk de en temel siyasi sembol olarak kullanılıyor mı Türkiyede? Hatta en temel kamplaşma malzemesi (bkz: Atatürk'ü seviyor musun sen onu söyle bana!)
--spoiler--
Cevaba Cevap: Turbanin siyasi bir sembol oldugunu yalanlamak icin baska sembollerden daha fazlasina ihtiyac var. Kimse o sembollerin okuldaki ya da devlet dairelerindeki yerini savunmuyor, savunanlar zaten kendilerine patlayacaklarin ayirdina varmayanlar. Referans icin bu sefer de iran'da sol kanadin humeyni ile isbirligi icinde olmasina ve humeyninin donusuyle baslarina gelenlere bakilabilir. Ataturk'un siyasi sembol olmasi fikri de takdire sayanbir icat. Ataturk ve ilkeleri sembol degil asildir, begenmemek size kalmis tabii.
--spoiler--
Arguman: Anamızın başörtüsüne karşı değiliz.
Cevap: Değilsiniz, çünkü ananızın sosyal statüde sizinle bir paylaşımı yok. Zira kızlar başlarını anamız gibi bağlasalar da okula almıyorlar, Sophia Loren gibi bağlasalar da. Nasıl içeri alacaklarına dair herhangi bir tariften de kaçınıyorlar. Çünkü birçok kişinin açık sözlülükle ifade ettiği gibi onlar, kafasının içindekine karşılar !
--spoiler--
Cevaba cevap: Anamizin basortusune karsi olmamamizin nedeni anamizin bizim basimizin acik olmasina karsi olmamasi. Basini baglayip okula gitme sansi bulabilmis kizlari cok calistiriyorsunuz da sosyal statude bir paylasim unsuru olabiliyorlar sanki. Referans isteyen hukumet uyelerinin eslerine bakabilir. Bu sayede maksadin uzum yemek degil bagciyi dovmek oldugu acikca ortaya cikacaktir.
--spoiler--
Arguman: Başörtülü bir kız üniversitede başı açık olana ben inançlıyım, sen inançsızsın mesajı vermiyor mu?
Cevap: Ben de bazen içki sofrasında ben çağdaşım, sen gericisin mesajı alıyorum, ama üzerinde durmuyorum, arkadaşlarımla oturup sohbet ediyorum.
--spoiler--
Cevaba cevap: Basi kapali kiz evet, basi acik olana ben inancliyim sen inancsizsin mesaji veriyor, hem universitede veriyor, hem sozlukte veriyor hem de sokakta veriyor. Daha da kotusunu basortusunu namus olcutu kabul eden dingil erkek camiasi yapiyor. Ayrica basortululer uzaydan gelmediyse de 1980'den sonra turedi.
--spoiler--
Arguman: Başörtüsü laikliğe aykırı değil mi?
Cevap: Başörtüsünün yasaklanması laikliğe aykırı. En katı laiklik görüşüne sahip Fransada bile üniversitelerde böyle bir yasak yok.
--spoiler--
Cevaba cevap: Fransa islam dinini bir tehlike olarak gorecek bir ulke degil, fransa musluman ulkesi degil, musluman nufusunu cok zor durumda kalirsa sinirdisi ediverir, kuzey afrika’dan ulkeye girisleri engelleyiverir. Islamcilik fransa’da iktidara oynayan bir akim degil. Ayrica bakin bakalim fransa’da basortulu devlet memuru var miymis?
--spoiler--
Arguman: Her ülkenin kendi laiklik anlayışı farklıdır.
Cevap: O zaman adına laiklik denmez. Bizimki de çikolata ama biz etle sarımsaktan yapıyoruz diyemezsiniz.
--spoiler--
Cevaba cevap: Kimse her ulkenin laiklik anlayisinin farkli oldugunu iddia etmiyor, laikligi tehdit edecek unsurlarin toplumsal kosullar nedeniyle farklilasmasi laikligin prensipte degil, uygulamada farklilasmasina yolaciyor.
--spoiler--
Arguman: Bilim ile inanç çelişir. Türban takan kız biz senin bilimine inanmıyoruz demek istiyor. (Deprem Profesörü Celal Şengör)
Cevap: Dinsiz bilim topaldır, bilimsiz din kördür. (Modern bilimin babası Albert Einstein)
--spoiler--
Cevaba cevap: Turban takan kiz biz senin bilimine inanmiyoruz demek istemiyor, dogrudan diyor. Erkek kadavra kesmek istemiyor, erkek muayene etmek istemiyor, modern hukuk yerine islam hukuku kullanilsin istiyor, faiz haramdir diyor, evrim hikaye topraktan geldik diyor. Biz nasil ogretecegiz bu kizlara tibbi, biyolojiyi, hukuku, ekonomiyi? Ogrenmeye niyeti yoksa universitede isi ne?
--spoiler--
Arguman: AiHM kararı var.
Cevap: AiHM kararı, mevcut anayasaya göre gerekçelendirildi. Anayasa değişince bir geçerliliği kalmayacak.
--spoiler--
Cevaba cevap: AIHM kararlarina bakilirsa yuksek ogretimin bir hak olmadigi, devletlerin kaynaklari ve kosullari geregi yuksek ogretimi duzenleyebilecekleri karari da gorulur.
--spoiler--
Arguman: Atatürk'ü seviyor musun sen onu söyle !
Cevap: ?*!%
--spoiler--
Cevaba kebap: Bak iste bu cevap cok guzel ve yerinde. Elbette seriatciya bunu sorunca afallayacak. Aferim cok guzel olmus.
üzerinde antitezler için çok çalışılan kılavuz. ama olmamış. şimdi belli bi anlayış ve zihinsel kavrama kapasitesi gerektiriyor tabi bu argüman.ama 1000 kez okuyup 10 saat üzerinde uğraşsanda temelde en basit olguyu bile anlayamayabiliyo insan ve kendi tuzağına düşüyor. atatürk'ü kemirenlere ithafen yapılan bir ironi yine onlar tarafından algılanamayarak kemirgenliğin zeka seviyesini göstermeye yetebiliyor.
o değil de.. Atatürk'ü seviyor musun sen onu söyle ! *
atlantik ötesinden gelen talimatları harfiyen uygulayan taşeronların derlediği ve mümkün olan her kanaldan aptallara servis ettiği kılavuzdur. özellikle erkek aptallar tarafından ilgi görür.
Altinda antitez olarak uretilmis argumanlara bilgiden mantiktan yoksun dogmatik yobazlarca cevap verilememis, cevap verilmesi beklenilemeyecek baslik.
Sigdusunce (dusunce mi, o ne demek, tovbe de, dusunmeye ne gerek var, allah soyler, hocam yayar, ABD onaylar, biz yasariz) bile denilemeyecek platformdan alintilanan bu yazinin altinda yattigi bahsedilen "en basit temel olgu" neymis cok merak ederim. "Din allah bismillah allahuekber" ise "allah ne derse oyle olur, biz ulkemiz oyle yonetilsin, herkes bunu kabul etsin isteriz" ise "Laiklik kotudur, cumhuriyet kotudur, bize laik ve cumhuriyetci rejim altinda yasamayi dikte ediyorlar, bu da zulumdur" ise o koku zaten pis pis tutuyor yazinin uzerinde. Ayrica dogmatik kabullerle yasayan, bunu da herkese dikte etmeye calisan bir hayat formunun akildan bahsetmesi de ironinin onde gideni.
Ithamlara cevaben "ben ataturk'u de kurdugu laik demokratik cumhuriyeti de seviyorum, o cumhuriyetin bekcisiyim, korumakla gorevlisi hizmetcisiyim, cunku insana insanliga en yakisan rejim budur, peki sen neyin hizmetcisisin?" derler adama. Belki salt bir demokratik hak olarak ele alirsak konuyu; Sevmeyebilir insan tabi ataturk'u, laik cumhuriyeti, yerine baska birseyler de isteyebilir ama yerine koymak istedigini de soylemeli acikca. Misal acik yureklilikle soylemek gerekirse; hani oldu da seriatcilar muradina erdi, Turkiye bir seriat ulkesi oldu, ben o zaman da yine "ataturk'u ve kurdugu laik demokratik cumhuriyeti seviyorum, onu restore etmek icin elimden geleni yapacagim" derim, mollasi seriat mahkemesi, iti kopegi umurumda olmaz, cunku akilla mantikla varilan dogru bu. Acaba seriatci kardeslerimiz bugun emellerini acikca ifade ediyorlar mi? Ya da o emellerine bizim kendi emellerimize bagli oldugumuz gibi yurekten baglilar mi? Acaba karinlari amerikalardan cemaatlerden doymasa simdi yaptiklari gibi o zaman da teneke calarlar mi?