mario puzo'nun bence yazmis oldugu en iyi roman. sade ve etkili dili olan ilk giris kısmındaki 9 sayfalik bölümle olsun mario puzo'nun dehasini görebiliriz. roman konu olarak john marlyn isimli bir adamin basindan gecen maceralari new york, las vegas ve hollywood ucgeninde anlatmaktadir. esas olarak konu erkekler ve onlarin dunyalaridsir. mario puzo gercek hayattan beslenen konulari ile bir deha örnegi gösterir bu romaninda. ve kendisinin yapmak istedigi gibi bir eser olmustur.
yapılan bir araştırmaya göre 100 yaş üstü yaşayan insanların %85'i kadınmış. onun için bu söz dünyanın en saçma atasözü olarak raflardaki yerini alabilir. sadece bir n-k harfi benzeşmesi de olabilir bu.. her neyse mario puzo'ya tavsiyem isim seçerken biraz daha dikkatli olması. esasında rahmetlinin suçu yok. suç çevirmenlerde. fools die. şuna aptallar ölür desenize. illa dikkat çekecekler yani. bir de başına üç defa şok yazın olsun bitsin.
mario puzo'nun, subjektif değerlendirmem dahilinde en az "baba" kadar etkili olan şaheseridir. iki kere okunan nadir kitaplardandır. hani bir romanı iki kere okumak da neyin nesi denilebilir ama bu gerçekten bir romandan fazlası.
aslında bunu yazarak "sözlükten kız kaldırmak" sevdasındaki arkadaşları üzmek istemem ama bir erkeğe dair birçok şeyi, biz erkeklerin(kadınlara oranla) çok daha basit kalacak dünyasını gözler önüne seren bir başyapıt.
dünya sinemasının konu olarak sancılar içinde kıvrandığı şu dönemde kullanılırsa ve bu anlamda da titiz davranılırsa bir başyapıt kazandırılabilir sinema tarihine de. gerçi adamım mario puzo'nun birtek ışık ve ses ile ilgili detayları vermediğini düşünürsek romanda çok titiz davranmaya dahi gerek yok. kaliteli bir ekiple(özellikle işin teknik boyutunda) çok ciddi bir başarı yakalanabilir bence.
mafyanın egemen olduğu yer altı dünyasını zenginleştiren godfather'dan sonra, aptallar erken ölür'de başka bir efsane dünyasının,; las vegas kumarhanalerinin baş döndürücü hareketliliği, göz kamaştıran parlaklığı içinde açılıyor perde. idealleri için mücadele ederken "mangır" için işi düzenbazlığa döken sanatçının iç dünyası açıklıkla sergileniyor. sonra, başarıya ulaşan sanatçının ardından yine parıltılı bir dünya; hollywood'un stüdyoları, beverly hills'in otelleri, villaları içinde dönen sinema dünyası. roman, mario puzo'nun ustalığının yanı sıra, kendi yaşamının deneyimlerinden de güç alan bir içtenlik kazanıyo, böylelikle.