Bugünlerde aptal olduğumu farkettim. Büyük bir dehşetti. Ama sonra bunun üstüne düşündüm. Her insan bazen aptal olur, aptalca kararlar alır. Kendimi bu yüzden suçlamamalıydım. Kim aptalca davranmadığını, bundan dolaylı aptal olmadığını söyleyebilir ki?
insan kendisiyle de barışık olmalı yaşam ve dünyayla barışık olması gerektiği gibi.
insan pek düşünmezse ve şartlar iyi değilse, mesela yorgunsa aptallık yapabiliyor, aptal oluveriyor işte. Bu bir suç değil ama daha dikkat edilmesi gereken, kazanılacak bir farkındalık bir yerde.
Aklımız da biyolojik temellerle ve somut denklemlerle iç içe.
Kimi zaman her insan aptaldır, mesele pek çok zaman aptal olmamak.
Ve daha düşününce kimi zaman aptallıklar, hınzırlıklar, aşırılıklar yapınca tatlı hayat.
Belki de böyle düşünerek de bir aptalım.
mantıksız hareketler sonucu dolaylı veya direkt olarak zarar veren kişi. bazen fedakarlık adı altında sömürülerek, bazen sevginin karşılıksız olmasına göz yumarak, bazen de aptallık olduğunu bile bile insan kendini bu sıfatın içinde bulur. ben daha çok buluyorum o ayrı.
bu insan tipleri, oturup düşünüp anlamak yerine direk eleştiri ve zayiat tahrip uygularlar.
10 sn önce dinlediğim 1 rap parçasından bir kısmı attım diye 3 eksi vermişler 5 sn içinde, ya eksilemeleri hiç umrumda değil beni eksilediler diye yazmıyorum, lakin bunlar neden bu kadar aptal onu çok merak ediyorum. az düşünün sizden olmayanı yermeyin hemen.
kendisine söylenen iki kelimeyi dahi aklında tutamayıp, yanında ki şahısa; yarısını sen aklın da tut, diğer yarısını da ben aklım da tutayım diyerek ortamdan uzaklaşan insan kılığında ki ayaklanmış şuursuzluktur.
Tam olarak tanımını biraz önce youtube'de gördüğüm ve paylaşmadan edemeyeceğim tip. bunu buraya yazarken kesinlikle dini bir münakaşa yaratmak amacı içinde değilim.
bir çeşit insan.
hepimiz hayatımızın bir döneminde mutlaka kendimize bu sıfatı yakıştırıyoruz ama bazılarımız gerçekten su katılmamış aptal unvanını hakkıyla taşıyor.
söyledikleri, yaptıkları, davranışları ne kadar aptal olduğunu gösterirken ona buna laf atmaktan bir an bile geri kalmıyorlar o an ağızlarına kürekle çarpasım geliyor işte.
...
Bir hareketlilik vardı üzerimde şamil abinin evini yerleştirirken. bir beklentim vardı sanki eşyalardan bile. şimdiyse gittiğim istikametin bir önemi yoktu. yolculuğun kendisi yetiyordu. o kadar çok kızdım, o kadar çok sevdim ve kıskandım. sadece sahip olabilme ihtimaliyle yaşadım bu güne kadar. bu bir insanın sahip olduklarını kaybetmesinden bile kötü bir şey olabilir. adını koyamadığım bir imkanım vardı ve canımın istediği her şeye benzetebilirdim her şeye. sanki bir hastalık yapıştı yakama ve ne yapıp edip , onu hep şekilsiz bıraktı. önce yanı başından geçip gittiğimiz ağaçlara ve çimenlere baktım, sonra aynada biraz kendime baktım. daha sonra cüzdanımdan rahmetli babamın resmini çıkarıp ona baktım. ne evimden ayrılmıştım ne de evime dönüyordum. sanırım kendime uygun bir yaşantıyı tasarladım bile kafamda. ağar ağar geçiyor her şey, tabii ki bulmayı ümit ediyorum. belki bulduğuma ikna olunca onu da reddederdim. belki bir gün öylesine güzel bir kız bana aşık olacaktı ki, bütün ağrılarımı dindirecek. o kızın sevdiği adam olmaktan başka hiçbir şey önemli olmayacak. ''sen kimsin'' diye sorduklarında kendimi böyle tanıtmaya başlayacağım. hiç kimse olana kadar yaşayacağım beni en çok sevenin kalbinde.
şimdi ben, beni gölgesine buyur etmiş insanların koynuna sığınmaya gidiyorum. orada duracağım öylece ama sıcak basınca sallayıp atacaklar beni. otogarda yolunu kaybetmiş ve adı sürekli anons edilen 8-9 yaşlarındaki sarışın erkek çocuğu gibiyim. her yere çıksa da bu yol, eninde sonunda beni ensemden tutup fırlatacaklar. sıcak bastı diye ya da bir ihtimal müthiş bir sevginin yarattığı panik ile yapacaklar bunu. fakat insan her zaman kendisini yaşayamadığı umduğu sona hazırlar.
ezbere bir hayat bitti diye kıyameti koparırlar. iyi olmak gerekecek fakat iyi olmak yetmeyecek; onun bile fazlasına dikeceğiz gözlerimizi yine ezbere bir hırs ile.
sonra ben, genç komşusuna müziğin sesini kıstıran bir adam olacağım. bir gün onlar hiç de öyle olmadığımı anlayabilsinler diye hep başkası olmak zorunda kalacağım. belki ölmeden bir açıklama yazarım, ''pardon! yanlış anladınız,'' diye başlarım yazıya.
yeterince gençken mazur görmeyecekler heyecanımı. her zaman başka bir adı olacak aptallığımın. beni hep en sevdiklerine benzeterek öldürmeyi deneyecekler; böylesinden köpek gibi korktukları için. böylesini onlara yapmayacağımı bilerek ve içten içe buna boyun bükerek devam edecekler dövmeye. sadece bir yerde duruyor olacağım ve gerçekten bir şeylere çok benziyor olacağım. buna rağmen, onları haklı olabilme ihtimalim zehirleyecek.