Geçen yıl iPhone 4'ü barda kaybettikten sonra, bu kez de iPhone'i kaybeden yetkililere sahip bilgisayar firması. Apple yetkilileri ve eyalet polisi, San Francisco'da bir restoranda unutulan yeni iPhone prototipinin peşinde. Geçen yıl California barında Apple çalışanı iPhone 4 prototipini unutmuş ve Gizmodo bu prototip için bar sahibine 5.000 dolar ödeyerek cihazı alıp incelemişti.
Bu ne lan şimdi... Adamlar gerizekalı mı bu firmada... Birader neden dışarı çıkıyorsun madem bu aletle... içki içmek için bara gidiyorsan içki iç, yemek yemek istiyorsan da yemek ye... Hava mı atmaya gidiyorlar oraya... Kesin bir katekulli var bu işin içinde. Piyasaya cihazı tanıtmak ve adını duyurmak için kasten yapıyorlar ya da tamamen embesil sürüsü...
fabrikaları elmaların en iyi yetiştiği topraklara kurulur. ah ayrıca ar-ge bütçesi IBM'ın bütçesinden 800 kat daha azdır. peki nasıl oluyor da bu kadar başarılı olabiliyor? cevap: "insan yatırımı."
Pazarlamacıların stratejisine ulaşmak istediği markaların başında şüphesiz ki Apple gelir. Haklılar da, müşterilerini birer fanatiğe hatta müride çeviren bu kadar etkili bir markaya, bu işe kafa yoran herkes özenir. Peki sizce Apple'ın bu başarısının altında yatan en önemli şey nedir? Bu başarının altında elbette başarılı ve vizyoner bir CEO olan Steve Jobs'ın imzası var ,fakat tüketicinin markaya olan bağlılığının esas sebebini öğrenmek için 33 sene önce yapılan önemli bir deneyi hatırlamamız gerekiyor.
Biz vs Onlar
Psikolog Henri Tajfel Sosyal Kimlik Kuramı'nın yaratıcılarından ve deneysel psikolojinin ilk isimlerinden biridir. Kendisi 1978 yılında insanların soykırım yapmak için ne şekilde ikna edildiği, bu davranışa nasıl bir süreç sonunda uyum sağladığı, kendilerini bir grup içinde ifade etmelerinin ve diğerlerinden ayırmanın ne kadar kolay/zor olduğunu ortaya çıkarmak gibi bir dizi amacının olduğu bir çalışma yapmış. Bu çalışmada birbirlerini tanımayan katılımcılar aralarında herhangi bir etkileşim, çıkar çatışması, daha önceden süregelen bir düşmanlık ya da ortak hareket etmeyi gerektirecek herhangi bir durum bulunmayan iki farklı gruba ayrılmış. Deneyin amacı tabii ki söylenmemiş, insanlara sadece hangi gruba ait oldukları ve bazı deneysel amaçlar için bu gruplara ayrıldıkları bildirilmiş. Daha sonra katılımcılara ortada bir miktar para olduğu söylenmiş ve bu parayı iki kişi arasında dağıtmaları istenmiş. Parayı dağıtırken uymaları gereken 3 şart belirtilmiş.
- ilki, parayı dağıtacakları bir kişinin kendi gruplarından, diğerinin ise karşı gruptan olması gerektiği,
- ikincisi, her iki deneğin kendi grubundan iki kişiye dağıtması gerektiği,
- Üçüncüsü ise, paranın dağıtılacağı her iki kişinin de karşı gruptan seçilmesi gerektiği.
Tajfel deneklerin iki kişi arasında parayı nasıl dağıttığına bakarak ilginç sonuçlar elde etmiş. Katılımcıların çoğu kendi grup üyelerine öteki grubun üyelerine verdiklerinden daha fazla miktarda para vermişler. Dikkat çekici bir başka sonuç da katılımcıların kendi grup üyelerine mümkün olan en yüksek miktarda parayı vermeyi düşünmek yerine karşı grup üyesine mümkün olan en az miktarda parayı vermek üzerine kafa yormaları, yani rekabetçi davranmaları olmuş. Sonuç olarak, katılımcılar deneyden karlı ayrılmak yerine kendileriyle diğer grup arasında mutlaka bir farkındalık yaratmak ve galip gelmek için uğraşmışlar.
Deneyin sonuçlarını neuromarketing açısından youmlarsak beyinlerimizin herhangi bir gruba dahil olmak için çalıştığını ve yine bizi herhangi bir gruba dahil ettiğini düşündüğümüz markaların peşinden gittiğini görürüz. Tabii bizim grubumuz dışında kalanlara da bir antipati oluşturduğunu... Apple'a geri dönersek, ''biz vs onlar'' kavramının marka tarafından yıllar önce oluşturulmaya başlandığını ve bugün artık bu imajın yerini sağlamlaştırdığını söyleyebiliriz. Hatta ''1984'' , ''Lemmings'', '' Mac Guy vs PC Guy'' reklamlarına baktığımızda bu ayrımın keskin çizgilerle yapıldığı ifadelere de sık sık rastlayabiliriz.
Apple reklamlarında ve pazarlama stratejilerinde dikkat çeken en önemli nokta reklamların ürüne değil de onu kullanan insana odaklanmış olması. Ürün hakkında çok az bilgi verilirken onu kullananın özellikleriyle ilgili insanı hayran bırakacak bir dizi şey sıralanması ve yine karşılaştırmaların başka bir markanın ürünüyle değil de onu kullanlarla Apple kullanıcıları arasında yapılması. Yani Apple sadece başarılı bir CEO'su olan değil, Tajfel'in deney sonuçlarını kendi lehine kullanmayı bilmiş ve insanlara ürününü sevdirmeyi ya da tanıtmayı amaçlayan bir dizi reklam yerine onları ürünlerini kullanmaları koşuluyla prestijli bir gruba dahil olacaklarına inandırmış bir marka.
Tıpkı aidiyet hissiyle üye olduğumuz bir klüp ve hatta tarikat gibi...
zamanında, iphone'un fiyatını 499 dolardan 199 dolara düşürdüğü için, 499 lira verip alanlar şikayet etmişti bu durumu, steve de sağolsun, 499 dolarlık iphone alanlara, 100 dolarlık hediye çeki vermişti.
an itibariyle dünyanın en değerli firmasıdır.
ben chip online'nın yalancısıyım: http://www.chip.com.tr/ko...egerli-sirketi_28541.html
android, galaxy s2, samsung, patent davaları derken, işi götürdü apple.
ne kadar da garip bir şey. dünyada, teknoloji alanında her şeyi en iyi yapan, kral bir marka var. sanki bilimkurgu filmlerindeki gelecekler gibi bir şey kapladı içimi. gelecekte apple'ın tüm dünyayı ele geçirip köle gibi çalıştırması, tüm eşyalarımızın markalarının apple olması, düşünsenize sokağa çıkıyorsunuz, apartmanın ismi: apple apartman, no 52.
polislerin, askerlerin kollarında apple logoları var böyle, sanki apple için çalışıyorlarmış gibi... sonra, apple abd hükümetine darbe yapıp, obamayı aşşağı indirdikten sonra, steve jobs'u koyuyor başa. tüm dünyayı ele geçiriyorlar sonra. her yerde appleca konuşuluyor. insanlar kahvaltıda mutlaka 2 kilo elma yemek zorunda kalıyor... büyük şehirlerde, billboard'larda dev steven jobs resimleri, apple logoları...
dünyanın ismi değişiyor, apple oluyor: http://ipadflava.com/wp-c...s/apple-world-280x280.jpg
benim küçük fantezilerim işte. okutup zamanınızı çaldığım için çok özür dilerim.
buradan steve amcaya sesleniyorum:
La steve bir bluetooth istiyorum. çok bir şey değil lan. Arkadaşlarım "o resmi bana atsana" deyince "iyi de bluetooth yok ki" diyemiyorum.
ha tabi, bluetooth var ama, başka cihazlara başka bir şey gönderemiyorsun ki ne manası kaldı.
bilgisayar konusunda, sadece oyunla uğraşanlar için bir boka benzemez. lakin bu meret markanın bilgisayarlarıyla hayatlarını idame eden insanlar için bilgisayarlarının ne anlama geldiği konusunda tartışmaya girmemekte fayda var.
sadece iphone,ipod,ipad ile başarılı olan yani sadece mobil cihazları ile yenilikçi , başarılı olabilmiş firmadır.
bilgisayar konusunda ise dökülmektedir. hiçbir artısı olmayan cihazlarını rakiplerinin 4-5 misli fiyatına satması daha doğrusu satamaması bunun nedenidir. pc pazarındada zaten lider falan değildir nal toplamaktadır.
fiyatının yüksek olmasının hakkını vermektedir, 3 yıl geçtikten sonra bile pili (eğer özel bir çaba göstermediyseniz) en fazla yüzde 25 bir eksilme gösterebilir. üstelik uzun vadede; ısınma, kilitlenme ve takılma gibi problemleri diğer marka bilgisayarlara göre çok daha az yaşarsınız.
Apple'in artilari ve eksileri var. Herifler resmen teknolojiyi bastan yaratiyor, her seyin ilkini cikartiyor. Ipod'lar cikana kadar milletin cebinde mp3 calar fazla yoktu.
Asil bombayi apple Iphone ile patlatti. Dunya ustunde dokunmatik ekran ilk telefon, bu gun ise herkes apple'in yarattigi bu trendi izliyor. Ardindan Ipad'i bi cikardi, dunya yine patladi. Resmen net book satislari durdu, ipad ekmek gibi satti. Ancak artilariyla beraber eksileri de var;
artilari:
- urunleri cigir acarcasina yenilikci
- kalite maksimumda, eline aldiginda malzemenin kalitesi belli oluyor
- Ipad tablet bilgisayar pazarinda, fiyati en uygun tablet. herseyi apple tarafindan uretildigi icin 3. bir partiye para odemiyor.
- musteri hizmetleri inanilmaz (bozuk iphone'mu goturdum, soru sual sormadan yenisini verdiler, oha dedim)
- app store ve de itunes mukemmel servisler
Eksileri:
- musteriyi bagliyor, cihazini kullanan kisitlanip kaliyor. Musterinin hareket kabiliyeti yok.
- salak sacma sansur politikalari
- bilgisayarlari hala cok pahali, ayni parayla fistik gibi ubuntu veya windows alinir
- bilgisyayarda cesitlilik yok, tek model var, marka rekabeti yok, dolayisiyla apple bilgisayarlar pahali...
- sim kilitli telefonlari tam bir karin agrisi
- ipad ve iphone'da flash desteklememesi
- MACos isletim sistemi kit ve kullanimi zor
ayrica apple urunlerine ilahmis gibi tapannlar var, igrelti duruyor...
teknolojinin ta kendisidir. ayrıca bazı garip kişilikler apple'ın sadece tasarıma önem verdiğini gerisinin hikaye olduğunu söylüyor. Ulan adamlar tarihin en sade tasarımlarını yapıyorlar. Şurasını bükelim şurasını uzatalım güzel görünsün, artistik olsun diye kasmıyorlar. tamamen fonksiyonel düşünüyorlar.