8.6 imdb puanı, onca gaz yorum ve elde bulunan 202 dakikalık Redux version'u sonrası abartılası bi* tarafını göremediğim film.*
çekildiği 1979 yılı için görüntüler ve ışık kullanımı oldukça başarılı, cast desen uçmuş, yönetmen psychedelic takılmış, günümüz için de geçerliliği olan amerikan politikalarına, hatta bireye inerek amerikan insanının ahlaki yönden çöküşüne bi dolu giydirilmiş. filmin felsefi yönü ve eleştirel yapısı baz alınırsa yetersiz bulmak imkansız. ancak savaş sonrası*, amerikan toplumu ve diğer milletlerce henüz yeni yeni kavranabilen amerikan iki yüzlülüğünün doğru aktarımına ve harcanan emeğe rağmen mükemmel olmaktan uzak kılan bazı detayları olduğunu görmemek yanlış olacaktır.
öncelikle Colonel Walter E. Kurtz karakteri, doğu mistisizminden ve ahlaki temasından totalde iki senelik süre zarfında o biçim etkilenerek kendini, ne bok olduğunu bilmediğim (kamboçyalı değil, kuzey yada güney vietnamlı da değil) ne diye orda yaşadıklarını en az o gerzekalı fransız sülalesi(böyle mallık az bulunur) kadar anlayamayacağım, toplasan 2000 kişilik primitive insan topluluğuna(ordu felan göremedim ben) tanrı tayin etmiş. ancak bunu nasıl becermiş bilen yok. bu yamyamların da soluk benize takıntısı olsa gerek diye düşünmemek elde değil. bunları geçtim algı bozukluğum nüks etmediyse eğer film kafayı sıyırmış bir askerin gizemli ve zor olan bir göreve gönderilmesini işliyordu. yamulmuyorsam ismi colby olan birini, bizim dengesizden önce yollayıp kurtz'a mürid olarak kaptırmış olan sam amca çok şakacı olmalı ki başına büyük bela olmuş bir albayından kurtulmak için nerede bir denyo var onu bulup ''sen bu işi yaparsın, yapmalısın'' gazlarıyla peşine yolluyor. afedersiniz ama ben çok daha iyi delta operasyonları izledim show tv'de. bir assassin lazım geliyorsa tercihim kafayı yemiş bir subay yerine sniper'dan Tom Berenger gibin bir adam olurdu kesinlikle.
lakin, lakayt comander havalarının kol*gezdiği yemek sohbetlerinin vazgeçilmez geyiği olan, top secret duty temasına uygun olarak eror vermiş bir subayı seçtiler; anlamak biraz güç. madem çok mühim bi*şey bu albayı öldürmek ve gurur meselesi yaptınız Bill Kilgore abime yeni bir surf tahtası verin ortamın beş dakkada mına koysun. hatta ormana bir de golf sahası açar sizin için, napalm kokusunun burnunuzda tüteceği. o yerliler kurtz'a tapıyorlarsa kilgor'a domalırlar zaten oracıkta.
bir de oyunculuğuyla döktürdüğü dilllere dolanan Marlon Brando'nun film boyunca bırakın mimiğini felan, deforme olmuş suratı iyice gözükmesin endişesi ile bir kare hariç yüzünü bile tam göremedik. totalde 8 sahnelik performansı ve 3 dakikayı geçmeyen diyalogları ile sadece yerlilerin değil fanlarının da ona köle olduklarını anlamamdan başka bişeye yaramadı varlığı. 14 ay süren çekimler boyunca canının sıkıldığına eminim.
martin sheen ise karakteri ne verdiyse onu oynamış. donuk bir sosyopatı ve erdemli bir insanı canlandırırken kafası kıyak olduğu için doğaçlama yaptığı ebleh dans figürleri sanırım tek yaratıcılığıydı. abartılası neyi var bilemedim. bilen varsa anlatsın bi zahmet, okurum. gari sabahtan beri 3 saati geçen filmi izledim, 5 saat yorum okudum bi numarasına rastlayamadım. filmin en tatlı getirisi çekim aşamasında coppola'nın arıza yönetmen tavırlarını öğrenmek oldu. bir de redux sürümünde daha fazla sahnesi olan kilgor manyağının über eğlenceli dünyası.
uzun lafın kısası, filmin felsefesini anlayamamak ve anlatılmak isteneni görmemek densizlik olur. lakin coppola'ya yada brando'ya hayranlık duyuyoruz diye yetersiz ve saçma hikaye örgüsünü görmezden gelerek; filmi kült mertebesine çıkarmak için izlenen yol tapınmaksa bu isimlere, işte buna necmettin erbakan tandansı yakalayan ağzımla ''hadi ordan'' derim.
son olarak 'savaş filmi nedir' (vietnam altbaşlığında) hatta abarıp 'hayvanlık nedir' diye aranıyorsam Platoon; kimseler beğenmese de assassin istiyorsam sniper izlerim. psy takılıp piskolojisine erişicem diyorsam da full metal jacket koyarım sepetime. apocalypse now'ı da saydığım bu filmler gibi beni etkilemekten uzak olanların arkasına bi yere yerleştiririm. kült film demem, diyemem bu filme.*
2008 istanbul film festivalinde yeniden izleyiciyle buluşan görsel şölen. yönetmenin 3,5 saat boyunca izleyicinin bilinç altıyla oynadığı, marlon brandonun oyunculuğunun zirvesine çıktığı film, ne yazık ki festivalde hem yanlış hem de eksik altyazılarla gösterilmiştir.
bugüne kadar yapılmış en etkileyici savaş filmi bu şaheserin renkleri 2001'de elden geçirildi, yeniden kurgulandı ve filme 1979 yapımı özgün versiyonunda yer almayan 49 dakika eklendi*. coppola görsel açıdan eşsiz filmi için "konusu vietnam değil, bu film vietnam'ın ta kendisi," demişti.
marlon brando, küçük sayılabilecek rolünde, metod oyunculuğunun yaratıcısı stanislavski'nin 'küçük rol yoktur, küçük oyuncu vardır' şiarını yansıtırcasına devasa karizmasıyla afallatmakta.
marlon brandoyu gelmis gecmis en iyi aktor yapan sebeplerden.filmin filipinler deki cekimleri 6 hafta diye planlanmis fakat 14 ay surmustur.harrison ford,filmin baslarinda emir eri olarak gorulebilir.
uludağsözlük tarafından büyük hakarete uğramış filmdir. 13. entry sadece bu. maçlara skor verme gerizekalılığı yaparak o başlıkları entrylerle dolduran bomboş yazarlara selam ederim.
--spoiler--
filmin ortalarına doğru bizim elemanlar nehirde giderken bir çinli hatun vurup sonra da tedavi etmeye kalkarlar ve o sırada martin sheen abimiz de kızı vurup "yeter ulan hep aynı boku yapıyosunuz, ya vurmayın ya da vurupta sızlanmayın" tarzında bir laf eder. bu sahne benim için abd politikasının en iyi eleştirisidir.
--spoiler--
1979 yapımı unutulmaz film...daha ilk sahnesinde, jim morrison'un çığlıklarına karışan helikopter sesiyle, tavandaki pervaneden vietnama geçişle vuran, 3 saat boyuncada vurmaya devam edip, albay kurtz'un milislerinin kurban ettiği hayvanlarla seyredenleri de öldüren bi film bu. marlon brando'dan martin sheen'e (bu arada martin sheen'in rolü yönetmenle kavga edip, seti terkedene kadar harvey keitel'ınmış), robert duvall'dan dennis hopper'a, en genç halleriyle laurence fishburne'den harrison ford'a inanılmaz oyunculuklar; çok iyi bir soundtrack kullanımı ve tam 70'lere özgü, biraz aşırı gerçekçilik biraz uçuk (uçuk, burada "dünya dumanlı, kafamız güzel" manasında) bi anlatımla gelmiş geçmiş en etkileyici 2-3 savaş filminden birini ortaya çıkarmıştır.
Çekimlerinin haddinden uzun sürdüğü, film için belirlenen bütçenin defalarca aşıldığı, oyuncuların ve teknik ekibin çekimler sırasında türlü bulaşıcı hastalıklar geçirdiği, kelimenin tam anlamıyla ticari başarısızlık örneği, eleştirmenlerden ise tam not aldığı, coppolayı batırma noktasına getirdiği bilinmektedir.
tamı tamına üçbuçuk saat süren etkileyici bir film. Marlon Brando için izlemeye değer. Robert Duvall de döktürmüştür, başroldeki Martin Sheen de iyidir hani. Çok uzun gelebilir ama genel olarak Vietnam savaşını en mükemmel olarak yansıtan filmdir. insanların savaşta artık iyice hayvanlaştığını gözlemlemenizi sağlar, hatta buna zorlar.
izlenilmesi gereken diğer bir Vietnam filmi için (bkz: Full Metal Jacket)
Francis Ford Coppola, Robert Duvall ve Marlon amcamızın * beraber oldukları diğer bir film için (bkz: Godfather)
kendini beğenmiş, ukala, uzak durulası bi film.süresi oldukça uzun gelmiş.20 dk lık bi hikayeyi 200 dk da anlatmış.copolla'nın filmogrofisine hiç yakışmıyor.en iyi vietnam filmi falan da değil.