ape musa

entry30 galeri2
    1.
  1. bir kızılırmak şarkısı. Musa anter için tuncay akdoğan tarafından yazılmıştır.
    4 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. derin devlet tarafından katledilen kürt düşünür musa anter'in musa amca anlamına gelen lakabı.

    ayrıca kızılırak'ın güzel bir şarkısı.

    yağmur yağarken yurdumun üstüne
    kara bulutlardan
    beyaz bir köpük gibiydi saçların
    sevgiydi yüreğin
    apé musa apé musa

    dağlarda
    senin güzel çocukların
    sevgiler takarlar
    kardeşliklerin ve paylaşımların
    sımsıcak bağrına
    apé musa apé musa

    harman yeri yurdumuz
    hasatın bağrında
    bire bin verir
    kutsal gözyaşlarıyla sulanan
    o güzel o verimli yurdumuz

    geliyoruz
    ellerimizde kardeşliğin sevgili sıcaklığıyla
    geliyoruz
    yüreğimizde mor dağların çağıldayan türküleriyle
    geliyoruz
    9 ...
  5. 4.
  6. metin kemal kahraman ın deniz koydum adını albümünden bir parça.
    5 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. kürtçe ıslık çaldığı için yargılanan,işkence gören,kürtlerin amcası(ape:amca demektir)
    kara yara adında piyesi ve aynı eseri yayımlanmış olan gazetecidir.
    90 yaşında Diyarbakır Bağlarda sokak arasında öldürülmüştür.
    6 ...
  10. 7.
  11. 8.
  12. "(...)
    apê musa, aynı zamanda kürt tarihinin 70 yıllık canlı tanığıydı.
    21 eylül 1992'de onu katledenler, bir tarihi de gömmeye ant içmiş gözü kanlılardı.
    musa anter, barış yanlısıydı. gazeteciydi. tarihçiydi. dengbejdi.
    her şeyden öte o, herkesin sevdiği apê musa'ydı. herkesin musa amcasıydı.
    74 yaşındaki bu bilge adamı öldürmek hiç güç değildi. zaten dünyaya açmıştı göğsünü. sığınanlar sığındı. alçaklar kurşunladı.
    musa anter, elli yıl önce yazmıştı, yola çıkışının hikayesini:
    'bir gün ulucami'de dilenen bir küçük kız gördüm, içim yandı...güzel çocuk avucunu amış mütamediyen, 'ji bo xwedê sedeqekê' diye yalvarıyordu. birkaç kuruş verdim. türkçe bilip bilmediğini sordum. diyarbekir şivesi ile, 'anliyem ama çeviremiyem' dedi. ben ayrılırken kendisince arkamdan dua etti, 'xwedê gunehê te auf û bike'. bu söz beni büsbütün deliye çevirdi.
    (...)" yıldırım türker

    http://www.radikal.com.tr...Date=27.09.2008&PAGE=

    20 eylül 1992'nin üzerinden geçen 26 yıl...
    jitem sarmalında çözümlenemeyen bir ölüm; can acıtıcı bir ölüm...
    4 ...
  13. 9.
  14. kürtçe : musa amca anlamina gelir.
    (bkz: ape)
    3 ...
  15. 10.
  16. sözleri şu şekilde olan metin kemal kahraman şarkısıdır:

    Xılemalo pasaé koani
    Cel-cuké na dewani
    Werte adırde mendo çıla welati
    Xo kerdo berz, je dısmala govendi
    Haylemeo haylemeo haylemeo
    Ceni u theyrano

    Apé Musayi
    Dengbejé welati
    Lalau şiyo Diyarbekirde mendo lemın..
    Torné Ehmedé Xani
    Bıraé Seyid Rızayi

    Ma xatıré heq sane, meso meso
    Nıka mare kam sanıku vano lemın..
    Lemın.. lemın

    Bepo-Keko
    Kam kist
    Mi kist

    Kam şüt
    Mi şüt
    Kam kınıt
    Mı kınıt
    Bepo-Keko
    6 ...
  17. 11.
  18. grup munzur a ait harika ezgi.
    0 ...
  19. 12.
  20. Grup Munzur'un çok sağlam yorumladığı türkü.

    bir can almakla insan biter mi heval...*
    2 ...
  21. 13.
  22. kocccaman t.c. nin peşine katillerini takıp, kalleşçe öldürecek kadar korktuğu bir yaşlı adam.

    tüm kürtler onu ailelerine dahil etmiş gönüllerinde apê musa (musa amca) olarak konumlandırmıştır.
    onu sevmek için heykel-büst-yasa gerekmez. o, gönüllerin samimi amcasıdır.
    3 ...
  23. 14.
  24. ne tesadüftür ki ape maymun demektir. varın gerisini siz düşünün.
    (bkz: bu da mı tesadüf)
    5 ...
  25. 15.
  26. o gün bugündür, anıldığı, özlendiği, şarkılar söylenen... o kara gün bugündür. imha ve inkar en kuytusunda inkar ve imha edildiği gün bugündür.
    3 ...
  27. 14.
  28. faşistlerin siktir olup gitmesini dilediğim başlıktır aynı zamanda. (olm biz muhsin yazıcıoğlu'nun başlığına yazıyor muyuz amk?)

    neyse, musa anter'in hatıraları kitabında geçen fıkra gibi hikayesi var.

    musa anter gençlik döneminde yolda ıslık çalarak yürümektedir. durumu fark eden sivil bir polis atlar hemen üzerine, alır götürür karakola. ardından da mahkemeye çıkartırlar. hakim sorar:

    -suçun ne biliyor musun?
    -kürtce bir şarkıyı ıslıkla çalmak.

    hakim sinirlenir ve...
    -kes lan salak! kurtce diye bir dil yoktur 20 kelimeden olusan bir seye dil denmez!

    musa anter sakince yanıtlar:
    -yaw hakim bey, kusuruma bakmayın ama birşey söyliyeceğim. ben eskiden köyde yaşardım, ve tavuklarimiz vardi. bazen kümesin yanina uzanır o tavuklari dinlerdim, onlar bile 20 den fazla degisik ses çikarırdı. ayıp yaw! bizim tavuk kadar mı beynimiz yok?

    tabi asıl sorulması gereken soru şu...madem kürtce diye bir dil yok, ne halt yemeye adamı kürce bir melodiyi ıslıkla çaldı diye mahkemeye çıkartıyorsunuz?
    8 ...
  29. 15.
  30. http://en.wikipedia.org/wiki/Ape

    kendisini ayrıntılı anlatan wikipedia sayfasına buradan ulaşabilirsiniz. kanımca en güzel fotoğrafını koymuşlar.
    4 ...
  31. 16.
  32. amcam olur kendisi. saygıyla anıyorum.
    3 ...
  33. 15.
  34. goril musa anlamına gelir ingilizce'de (maymun değil, goril).
    ermenistan, aşot (ankara şehirlerarası otobüs terminali) kelimesinin ermenicede ağır sövgü olduğunu belirtmiştir ve aşti şeklinde değiştirilmiştir.
    ingilizlerden çıt çıkmamış bunla alakalı hayret.
    2 ...
  35. 15.
  36. Gercek lakabi ape degil, "tape"dir. Yani tape musa'dir. Sebebi ise, birbiri ardina internete dusen seks kasetleridir. Bu arada kendisinin bugun olum yil donumuymus. Kendisine bol sans diliyorum.
    2 ...
  37. 16.
  38. 17.
  39. katili de kürttür ama nedense mağduriyet mastürbatörleri görmezden gelir...
    4 ...
  40. 17.
  41. --spoiler--
    mazlum çimen bir akşam nevizade’de apê musa’yla karşılaşmış. apê musa, tam bir kürt begi. görebildiği uzaklardan daha uzakları görmek için belki ya da bir geleneğin hakkını vermek için gözlerine sürme çekmiş. şık. bir bulutu andıran saçları yine arkaya taranmış, gömleği gibi tertemiz.

    istanbul
    ilık bir yaz akşamı... insanlarla ışıkların birbirini tamamladığı beyoğlu yine kalabalık. nevizade sokak’ta bütün lokantalar masalarını dışarıya kurmuşlar. toplam iki yüz elli metrelik sokakta masalar tıklım tıklım dolu. aradan insanın zorla geçeceği bir yol kalmış, onu da garsonlar ‘bürüüün’ diyerek müşterileri çekmek için kapatmışlar. yüzlerce insan kendi dışındaki gürültüye aldırmadan, odaklanmış içiyorlar.
    içiyor konuşuyor, konuşuyor içiyorlar…

    istanbul, ılık bir yaz akşamı… biraz konuştuktan sonra, ‘kalkalım’ demiş apê musa. iki insan, masaların arasında kıvrıla kıvrıla, aşağıya doğru yürüyüp, nevizade’den çıkmışlar. geride ışıklı, gürültülü nevizade, önlerinde karanlık balo sokağı, yürüyorlar. sokağa giren ve çıkanların, öpüşerek yürüyen sevgililerin ya da yüksek sesle konuşan grupların birbirini geçtikleri; insanların duvarlara yapışarak arabalara yol verdiği, tek yönlü, daracık bir sokak. yürüyerek istiklal’e çıkıyorlar.

    yürüyor iki insan… biri omuz başlarından yaşını ele veriyor, saçlarını ılık istanbul esintisine verdiği gibi. o, kürtlerin ‘koca çınar’ dedikleri adam. ‘devletinizi kurduğunuzda toplanıp diyarbakır’a gidecek misiniz?’ sorusunu, ‘kusura bakmayın istanbul’u size bırakmayız’ diye yanıtlayan, kürtlerin apo’su değil, apê’si. istanbul’u diyarbakır kadar seven bir kürt begi.

    yürüyor iki insan istiklal’den taksim’e doğru… diğeri siyah saçları, boyu ve gövdesiyle mazlum’du. istiklal’de yürürken zaman zaman durup konuşuyor, sonra yola devam ediyorlar. ne zaman tanışmışlardı, konuştukları neydi o an ve apê musa, ‘dirim para etmedi, belki ölüm para eder’ deyip diyarbakır’a gitmeden kaç gün evveldi?..

    istiklal’den taksim’e doğru yürüyor iki insan… pazar günleri bayramlık takımlarıyla varoşlardan gelen genç kız ve erkeklerin, pantolonlarını yastıklarının altına koyarak ütüleyen, ‘iki film birden’ oynatan sinemaların afişlerine uzun uzun bakan kürt inşaat işçilerinin, haftada bir gün işgal ettikleri ve yaralanarak geri çekildikleri istanbul’un ortasıydı istiklal caddesi…

    istiklal’den taksim’e doğru yürüyor iki insan, biri şimdi yok… durmadan birilerini kovalayan polis ve zabıtalarıyla, geceye dağılan eşcinselleriyle, dilenen şarapçıları ve tinerci çocuklarıyla, caddeye uzanarak ders çalışan mendil satıcısı kürt çocuklarla, içip dans eden, giyim kuşamları farklı öğrencileriyle, gürültülü müzik yapan mekanlarıyla, programlarını davul-zurna ile başlatıp, davul-zurna ile bitiren ‘türkü’ barlarıyla beyoğlu, ‘başka türk’tü artık..

    istiklal’den taksim’e yürüyor iki insan, biri apê musa… kalabalığın, yağmurun, ışığın ve gecenin müziğe bulaştığı; sınırı, nöbetçi kuleleri, askerleri olmayan, her sınıf ve ulustan insanı eşitleyen, kimsenin bir diğerinin alanına girmediği, girerse cinayetlerin işlendiği, bayraksız bir ‘ülke’dir beyoğlu..

    istiklal’den taksim’e yürüyor iki insan, diğeri mazlum… apê musa, ‘kadıköy’e geçeceğim, bana kadıköy dolmuşlarına kadar yol arkadaşlığı yapar mısın?’ diyor mazlum’a. o da kabul ediyor ve yürüyorlar taksim’e doğru. apê musa, ‘pilav yiyelim’ diyor ve seyyar arabayla pilav satan çocuklardan birine yaklaşıp pilav istiyorlar.

    çocuk, tüplü fanusla aydınlatılan arabasından plastik tabağa pilav doldururken heyecan ve merakla apê musa’ya bakar. esmerdir, kalın kaşlıdır, sakal ve bıyıkları yeni terlemiştir. sokağın başında, zabıta ve polis saldırısı karşısında, arabasını kurtarmak için tetiktedir, ağrılı memo. bu onun dördüncü arabasıdır. polis, memo’yu üç kere yakalamış, arabasını kırmış ve dayaktan geçirmiş her seferinde. ağrı’da kalsa çobanlık yapacaktı ve asker dönüşü everirlerdi o’nu. istanbul’a gelişinin uzun bir öyküsü vardı memo’nun ve bu öyküyü ancak apê musa bilirdi…

    apê musa’ya pilavı uzatan ağrılı memo utana sıkıla: ‘siz apê musa mısınız?’ diye sordu. apê musa ‘evet’ dedi. memo ne yaptı, ne etti bilinmez, ama kısa zamanda on beş pilavcı, fanuslu arabalarıyla apê musa ve mazlum’un peşine takıldılar. istiklal caddesi’nde apê musa’larına daha yakın olmak için birbirlerini geçmeye çalışan on beş pilavcı kürt çocuğunu görenler, bu fotoğrafa bir anlam veremediler…

    apê musa ve mazlum, akm’nin yanından kalkan kadıköy dolmuşlarına doğru yürüyorlar. onlarla birlikte on beş fanuslu pilav arabası caddeyi geçiyor. trafik tıkanıyor, polisler kızıyor, ama onlar apê musa ve mazlum’u takipten vazgeçmiyorlar.
    çocuklar rüyalarına yürüyorlarmış gibi birbirlerini geçmek, apê musa’ya bir soru sormak, o’ndan bir sözcük duymak için yarışıp durdular.

    kadıköy dolmuş durağına varınca pilavcılar bu sefer apê musa’nın dolmuş parasını vermek için yarıştılar. durumu garipseyen dolmuş şoförü apê musa’ya:
    -’bunlar kim ki senin için böyle birbiriyle yarışıyorlar?’
    apê musa, sakin ama gururlu bir ses tonuyla:
    -’hepsi benim çocuklarım’ dedi.
    şoför cevabı yeterli bulmadı ve:
    -’sen bu kadar şık giyinirken çocukların neden pilav satıyorlar?’ diye sordu, apê musa’ya.
    apê musa, sakin bir ses tonuyla cevabını yineledi.
    -’hepsi benim çocuklarım’ dedi.
    mazlum ve çocuklarla vedalaştı. minübüs hareket etti.
    --spoiler--
    *http://fadilozturk.com/ca...tabim-atese-konus-deneme/
    5 ...
  42. 17.
  43. Musa amca diye bilinir biz faşist değiliz diyen Türkler tarafından Kürt olduğu için işkence ile öldürülen ape musadır.
    1 ...
  44. 18.
  45. Yaşının bir önemi yoktur terörist her yaşta teröristtir.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük