mimarisinde çok ince düşünülmüş detaylar barındıran yapıdır.
aslanlı yolda bulunan taşlar rastgele döşenmiştir ve aralarında 3'er cm boşluk bulunur. böylelikle insanların bu yolda yürürken bastıkları yere bakmaları sağlanmıştır. bu da ata'ya doğru yürürken başların öne eğik olmasını, yani saygıyı sağlar.
aslanlı yolun girişinde sağ tarafta üç kadın heykeli bulunur. bu kadınlardan biri elinde bir tas taşır ve gökten ata'ya rahmet bekler. diğeri gözlerini kapatmıştır, ata için akıttığı göz yaşlarını gizler. diğeri de türk kadınının dik duruşunu simgeler.
yine aslanlı yolun girişinde sol tarafta bu üç kadın heykeline simetrik olarak konumlandırılmış üç erkek heykel bulunur. bu erkeklerden biri takım elbiselidir ve elindeki kitapla eğitimin önemini ve aydın türk gençliğini simgeler, ortada bulunan türk köylüsünü ve diğer heykel de türk ordusunu simgeler. bu üç heykel birlikte bir ulus için en önemli üç şeyi simgeler; eğitim, üretim ve savunma.
aslanlı yolda bulunan aslanlar birliği ve kardeşliği simgelemek adına çifter çifter konumlandırılmıştır. aslan güçlü bir simge olduğu için tercih edilmiştir ancak türk milletinin barıştan yana olduğunu simgelemek için oturur pozisyondadırlar. bir diğer ayrıntı da ağızlarının açık olması ve dişlerinin gösterilmesinde gizlidir. bu da türk milletinin barıştan yana olduğunu fakat gelecek tehlikelere karşı her zaman hazırlıklı olduğu mesajını vermektedir.
mozoleye çıkan basamakların sayısı 42'dir. bu da atatürk'ün ayakkabı numarasıdır. mozole 40 ton ağırlığındadır ve tek parça taştan yapılmıştır.
son olarak atatürk'ün "beni istediğiniz yere defnedebilirsiniz ancak mezarımın karşısında bir türk bayrağının olmasını dilerim." vasiyeti üzerine naaşının bulunduğu odanın kapısındaki yüz kabartması hemen karşısındaki camdan ankara kalesi'nde dalgalanan türk bayrağını görmektedir.
huzur içinde uyu büyük insan.
not: bugün gittiğimde peşine takıldığım bir rehberden öğrendim bunları ve hatırladığım kadarıyla yazdım. bir hatam varsa affola.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1229928/+
Ne zaman gitsem Atatürk'ü görmüş gibi hissederim kendimi ve birkaç gün kalır üzerimde bu his. Dün yine görüştük, bu kez yalnız da değildim üstelik. Hani her zaman değerlidir benim için Anıtkabir, ama sanırım 6 Kasım'da birkaç kat daha değerlendi. Artık güzel bir anım var. Bu arada 21 numaralı Huş ağacı bir harika.
Ata' mızın kabridir.
Bugün, tüm benliğimle orda olmak istediğim, minnetimi ve dualarımı, orada bulunan binlerce güzel ve vefalı insanla göstermek istediğim yerdir.
O güzel insanların yanında, aydınlık yarınlara olan inancımın tazeleneceği yerdir.
Gurbette olmak ne acı...
ülke için neler yapmış bir adamın anıtkabri için köpek gibi söylenen şakirtler. acaba şehzadelerinin gemiciklerini ya da 11 milyar dolara mal olan saray için neden seslerini çıkarmıyorlar.
aha da yedin taşı susak kafana a enik!.. artık kuyruğunu toplar, viyaklaya viyaklaya kaçarsın! orospu çocuğu abilerine selamımı söyle, kendileri gelsinler, onların da ağzının tavanına salıncak kurup, sallana sallana...
1- Ecyad Kalesi'nin yıkılmasını umursamayn dış mihrakların tohumu olmaya meraklı,dedesi jony sins olmadı diye isyan edenılerin huzurunu kaçıran yapı. 2 - Kurtuluş şavaşı günlerini yaşamamış ninesi, dedesi olanların saygı göstermeyeceği yapı 3- O yapı kemalistlere ait değil, tüm türkiye'ye aittir. 4- Cumhuriyet'in simgesi değildir. Simgemiz Bayrak, Meclisimiz ve istiklal Marşımızdır. O kadarda abartmak Atatürk'e ve amacına hakarettir bence.
Anıtkabir'e ilk gittiğim Zaman altı yaşındaydım. O an ki heyecanım hala aklımda. Akşam Erken uyurdum hemen sabah oluverirdi. sabahta kalktığım gibi hazırlanıp giderdim belki heyecanım yolda geçerdi. Ama düşündüğüm gibi olmadı. Askerlerin nöbet değişimi diye bir ses duydum korkuyla karışık heyecanım daha da artmıştı. Neydi bu nöbet değişimi? Ne olacaktı? Evet işte askerler göründü. Gördüğüm gibi elimi alnıma götürüp Bi selam vermiştim. ilerliyorduk Aslan'lı yolu da geçmiştik. Askerler hiç kıpırdamaz demişti annem gerçekten hiç hareket etmiyorlardı. Epey merdiven vardı. Bi koşu çabucak çıktım merdivenleri kuzenimi de geride bırakmıştım. Kalbim sanki Boğaz'ımda atıyordu. Ve ATA'mın huzurundaydım. ilk öğrendim duam inna ataynayı okuyup ellerimi yüzüme sürdüm. Baş parmağımı kıvırıp geriye kalan dört parmağımla bir selam da ATA'ya verdim. 5 yıl sonra tekrar gittiğimde aynı heyecanı yine yaşadım. 45 te olsam 65 te olsam o heyecan benden hiç gitmez.