laikim, modernim ayaklarına kendilerini şekilden şekile sokan teyzelerdir genellikle. atatürkçü'yüm diye bağırmanın da bir kıyafet adabı var ya şu ülkede, ben daha hiçbir şey demiyorum. gayet normal bir şekilde giyinip yakaya atatürk düğmesi -adı neydi bilemedim onun- iğnelemenin hiçbir kanunda bir yasak niteliği taşımadığı bir ülke burası. neden cingar çıkararak anlatma gereği duyuyorsunuz?
kokoş ahaliyi etkileyen herhangi bir siyasi olaydan sonra ilk soluğu anıtkabir' de alan kokoş teyzelerdir.
elli altmış yaş civarı (üç aşağı beş yukarı) tamamının elleri ojeli, saçlar permalı ve vazgeçilmez güneş gözlükleri ile onlar anıtkabir kokoşları. (şu sloganla sineması çekilir)
geçen gün rast geldi bir teyze. anıtkabir içinde bağırabildiği kadar bağırıyor;
- atam kalk türbanı üniversitelere soktular!
dayanamıyorum diyor ve ağlıyor. yanındaki arkadaşları ise ona destek olup siyah bir çarşafı yırtıyorlar.
arkadaşla beraber güvenliğe söyledik, güvenlik bu kokoş teyzeleri sağolsun kibar bir dille uyardı;
- - teyzecim burası ebedi istirahat yeri, yani bir mezar. gürültü yapmazsanız rahatsız olan misafirler de rahat edecek.
teyzenin cevabı sert oldu;
- bize ne mezarsa. mezar benim inancıma göre değil. ben müslüman adetlere göre yaşamak istemiyorum!
diyerek diklendi ve bizi işaret ederek;
- bu iki çocuk şikayet etti dimi, ak parti yalakaları, türban sevenler, atatürk de sizin yüzünüzden öldü!
diyerek bize bağırdı. teyzeye ak partili olmadığımızı, siyasi görüşlerimizi bir mezara taşımayacak kadar bilinçli olduğumuzu söyledik. ancak dinlemedi "ben hergün buradayım, atam bizi seviyor sizi değil" diyerek bağırmaya devam etti. bunun üzerine biz sessizce uzaklaşarak müzeye doğru yürüdük.