anımsamak kuşları

entry2 galeri0
    1.
  1. bir nevzat çelik şiiridir...

    I

    çatıların üzerinde yürürdü serçeler
    kanatlarından günışığı dökülürdü
    ciğerleri sökülür gibi öksürürdü
    yokuşa vurdukça erkenci işçiler

    ekmeğinin yanına güneşi koyup
    usulca bakkaldan çıkan çocuk
    bir çift kanat açardı köşede
    ben dönerdim geceyarılarından
    üstüm başım çatışma içinde

    sardunyaların arasında pencerede
    sen taze bir badem gibi dururdun
    beni her sabah böyle vururdun
    çekip gözlerine mahmur bulutu

    günaydın derken salt dudaktın
    biri seni mutlaka öpüyordu
    bana mı öyle geliyordu
    sen mi çok ufaktın

    saçlarında miniminnacık papatya
    ardında çiçek bahçesi
    ayıp bir söz gibi yürürdün
    gözlerimi alıp götürürdün
    körleme kalırdım

    gidişini görüp de dönüşünü beklememek olur mu
    beklerdim tahtaya gömülen çiviler gibi
    bluzunun altında kanatlanan çifte kumruyu
    biraz köylü biraz burjuva
    sanırım kalçalarından almıştı
    o felaket huyu

    II

    kimdin neydin neciydin
    benim fikrim yoktu
    senin yaşın ve korkun
    kimi vakit konuğu olurdun
    duvar diplerinde kalleş
    ölümlerin kokladığı evimin

    tomurcukları patlayan bir dal gibi gülerdin
    kahve içtiğimiz fincana
    pencereye kilime duvara
    tabakta dilimlenmiş elmaya
    çın çın mavi saçılırdı
    en olmadık yerde eteğin açılırdı
    aklım karışırdı

    ne mümkündü görmemek hissetmemek
    incecik parmaklarında aşkla tüterdi
    değer değmez dudaklarına
    bütün sigaralar erkekti

    III

    sen hep oralardaydın küçük hoş görüntülerinle
    ben yüzümü rüzgara verirdim
    saçımın her telini uzak mavilere götüren
    denize dönerdim sonra
    sırtında dalgalar yürüten

    terim soğurdu
    bir köpek namlu ensekökümde dururdu
    işkence şuradaydı cezaevi burada
    yürürlerdi benimle yürüsem
    uzansam yatarlardı yanıma
    onlar benim gölgelerimdi
    bir önüme düşerlerdi
    bir ardıma

    IV

    kapandı üstüme geceyarıları
    polisler sürüklüyordu beni
    kent boydanboya susuyordu
    bulvarda bir ağaç
    gürültüyle kusuyordu

    kapandı üstüme geceyarıları
    sen yoktun
    okul arkadaşlarımın adını
    telefon numaralarını sinema kapılarını
    öptüğüm ilk kız gibi
    içtiğim ilk sigara ilk içki
    çıktığım ilk afiş gecesi gibi aklımda tuttum
    bir senin adını
    adını unuttum

    anımsamak kuşları

    bıçak uçmaları
    2 ...
  2. 2.
  3. Nevzat Çelik şiiridir:

    I

    çatıların üzerinde yürürdü serçeler
    kanatlarından günışığı dökülürdü
    ciğerleri sökülür gibi öksürürdü
    yokuşa vurdukça erkenci işçiler

    ekmeğinin yanına güneşi koyup
    usulca bakkaldan çıkan çocuk
    bir çift kanat açardı köşede
    ben dönerdim geceyarılarından
    üstüm başım çatışma içinde

    sardunyaların arasında pencerede
    sen taze bir badem gibi dururdun
    beni her sabah böyle vururdun
    çekip gözlerine mahmur bulutu

    günaydın derken salt dudaktın
    biri seni mutlaka öpüyordu
    bana mı öyle geliyordu
    sen mi çok ufaktın

    saçlarında miniminnacık papatya
    ardında çiçek bahçesi
    ayıp bir söz gibi yürürdün
    gözlerimi alıp götürürdün
    körleme kalırdım

    gidişini görüp de dönüşünü beklememek olur mu
    beklerdim tahtaya gömülen çiviler gibi
    bluzunun altında kanatlanan çifte kumruyu
    biraz köylü biraz burjuva
    sanırım kalçalarından almıştı
    o felaket huyu

    II

    kimdin neydin neciydin
    benim fikrim yoktu
    senin yaşın ve korkun
    kimi vakit konuğu olurdun
    duvar diplerinde kalleş
    ölümlerin kokladığı evimin

    tomurcukları patlayan bir dal gibi gülerdin
    kahve içtiğimiz fincana
    pencereye kilime duvara
    tabakta dilimlenmiş elmaya
    çın çın mavi saçılırdı
    en olmadık yerde eteğin açılırdı
    aklım karışırdı

    ne mümkündü görmemek hissetmemek
    incecik parmaklarında aşkla tüterdi
    değer değmez dudaklarına
    bütün sigaralar erkekti

    III

    sen hep oralardaydın küçük hoş görüntülerinle
    ben yüzümü rüzgara verirdim
    saçımın her telini uzak mavilere götüren
    denize dönerdim sonra
    sırtında dalgalar yürüten

    terim soğurdu
    bir köpek namlu ensekökümde dururdu
    işkence şuradaydı cezaevi burada
    yürürlerdi benimle yürüsem
    uzansam yatarlardı yanıma
    onlar benim gölgelerimdi
    bir önüme düşerlerdi
    bir ardıma

    IV

    kapandı üstüme geceyarıları
    polisler sürüklüyordu beni
    kent boydanboya susuyordu
    bulvarda bir ağaç
    gürültüyle kusuyordu

    kapandı üstüme geceyarıları
    sen yoktun
    okul arkadaşlarımın adını
    telefon numaralarını sinema kapılarını
    öptüğüm ilk kız gibi
    içtiğim ilk sigara ilk içki
    çıktığım ilk afiş gecesi gibi aklımda tuttum
    bir senin adını
    adını unuttum
    anımsamak kuşları

    bıçak uçmaları.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük