hiç düşündünüz mü? elime bakıyorum elimde bir şeyler görüyorum, yüzüme bakıyorum alnımda birkaç belli belirsiz çizgi, gözlerime bakıyorum aklımdaki ağırlık ve arkasındaki görüntünün yorgun izleri, kapının arkasındaki kıyafetler ayrı bir anımsatış, gece gökyüzüne bakınca yıldızlar, ay, hızla geçen kanatlarının altı süt beyazı kuşlar, telefonda ayrı bir klasörle düzgünce oluşturulmuş albümler, bir eski mesaj, biraz suskunluk, kahverengi bir ayakkabı daha açık tonlarda kelebek toka, terminaller, deniz kenarı, ıslak banklar, yaşanmamışlık hissiyle dolan içimiz, özleyince kızaran burnumuz, hediye edilmiş romanların yazarının bir başka romandaki ismi, öfkeyle konuşurken çamaşır ipinden sallanırken kafama çarpan mandal, güneş batarken soğumuş çay bardağı, aylardan ekim, kasım ya da aralık...biz bu kadar şeyi, bu anıları nereye sığdırabiliyoruz, nerede taşıyoruz hiç düşündünüz mü?
