anı yaşamak

entry118 galeri3
    93.
  1. Egoist insanların, kendine aşık olanların uzun süredir ağızlarından düşürmedikleri söz.

    Ana odaklanmak gerisini unutmak,düşünmemek filan.

    Pardon da ne zararı var geçmişin, geleceğin. insan üzülmeye, kaygılanmaya bu kadar mı tahammülsüz? Bu kadar mı canınız tatlı? Ne bu kendini bu kadar sevmek, bu kadar değer vermek kendine? 'Ana':bu kadar anlam yüklemek? Nihayetinde o da geçecek, dün olacak. Bir hatırası olacak öyle ya da böyle. Ve biz geri dönüp bakmayacakmıyız bir daha ona. Bunda kaçınılacak ne var? Sonuçta Anı yaşamak o anda olmak demektir. Bu da zaten pek emek istemez. iyi kötü yaşıyoruz.

    Birakın kim nerde yaşarsa yaşasın a.q. ya.
    2 ...
  2. 92.
  3. Düne geleceğe takılmadan yaşamaktır . Ölümün ne zaman geleceği belli değil bazı şeylere çok takılıp hayatı kaçırmamak gerek . Anı yaşamak hayatı kaçırmadan izlemeden yaşamaktır .
    2 ...
  4. 91.
  5. hiç plansız ve o an akla ne geldi ise keyfe göre zaman mekan kavramına takılmaksızın yaşamaktır. ne dünü ne yarını düşünmemek ve olmadık şeyleri dert-tasa yapmamaktır. insanın arada yapması kesinlikle gerekli olan eylemdir. ki aşırı rahatlık verir.
    0 ...
  6. 90.
  7. uzun süredir dinlemediğiniz, sevdiğiniz şarkıyla karşılaşmak gibi bir şey.
    3 ...
  8. 89.
  9. 88.
  10. ani yaşamak ve ani yaşamak zorunda kalmak bu ikisi farklı şeyler.guzel olan bir şey gideceği için veya bir daha o kadar güzel hissetiremicegi için ani yaşamak ana tutunmak istemekle zamana yayılmış bir anı yaşama hissi ikisi apayri.
    0 ...
  11. 87.
  12. Yok biz 48 ay vadeli kredi çekip geleceği yaşamaya başladık bu günden gelecekte gelecek gelir ile. .
    Zamanda yolculuğun dikalası.
    0 ...
  13. 86.
  14. önemlidir.

    artık zamanımızda yeni bir yere gittiysek ya da güzel keyifli bi an yaşıyorsak hemen onu kanıtlama çabasına giriyoruz. fotoğraflıyoruz onlarca defa, bir yerlerde paylaşmaya çalışıyoruz. bu teknoloji ve sosyal medyayı işin içine katma çabası çoğu şeyin içine ediyor.

    aslında bakarsanız anın tadını çıkarıp akışında yaşamak herşeyi çok önemli ve güzel.
    bırakın biraz anılarınız kafanızın içinde düşüncelerinizde kalsın.
    0 ...
  15. 84.
  16. Hayata karşı kazanıp kaybetmek için kumar oynamaktır.
    0 ...
  17. 83.
  18. Elde ne varsa har vurup harman savurmaktır. Evet.
    0 ...
  19. 82.
  20. Artık gittikçe anı yaşamaktan çok paylaşmak (sosyal medyada) şekline evrilen eylem.
    1 ...
  21. 81.
  22. hayatın temel kurallarında biri. konjonktürler sürekli değiştiği için gelecek hakkındaki planlar vs. havada kalıyor. her yaşın, her konumun kendine göre getirdiği bir hayat var ve bunu yaşamak da bize düşüyor.
    0 ...
  23. 80.
  24. Zorunlu yapılması gereken işler dışında kalan konularda uygulandığında çok daha huzurlu bir hayata sahip olmanızı sağlayan olgu.
    1 ...
  25. 79.
  26. Bir daha o ana geri gelemeyeceğini bilen kişi aktivitesidir. Bugünün doğrusu doğrudur.
    0 ...
  27. 78.
  28. Artık birçok insanın dilinde olan durum.
    Bakıyorsunuz etrafa koca koca işinde gücünde aklı başında diyeceğin insanlar diline dolamış bunu: "Anı yaşa çok da derin düşünme, hayatın tadını çıkar, duygular çok da önemli değil önemli olan hayatın tadına varmak vs."

    "Anı yaşamak" denilen saçmalığı karşıya empoze Edip aslında sadece kendi anlık hazlarına ket vurmak isteyen yüzeysel tipler bunlar.

    Halbuki insanoğlunun doğasına aykırı öyle icsellestirmeden anı yaşayıp hayatın tadına varmak.

    Kimse kandirmasin kendini de karşısındakini de.
    Sandiginiz gibi Mümkün değil anı yaşamak denen saçmalık.
    Çünkü hayvan değilsin ve dürtülerin beynine hakim olamıyor sen ne yaparsan yap.
    3 ...
  29. 78.
  30. geçmişin pişmanlıkları geleceğin kaygıları arasına sıkıştırılmışsa yaşanamazlığı kesinleşmiştir.

    dünden öğrenen, geleceği şekillendiren, zamanın getirdiğini sükunetle kabul edenlerin anlamlandırabildiği, yaşamsal sükuneti yakalanmış vakittir.
    3 ...
  31. 77.
  32. basit değil aksine bilgelik gerektiren, hepimizin harcı olmayan eylemdir.
    2 ...
  33. 76.
  34. 75.
  35. Anı yaşarsın ama o an yine anı olarak kalır.
    0 ...
  36. 74.
  37. 2005 veya 2006 senesiydi, yaz okulunu da bir kaç günlüğüne asıp memleketime, ankaraya gelmiştim. cumartesiden salı gününe kadar her gün buluştuk, her gün beraberdik. salı günü şehr-i zalım istanbul'a dönmem gerekti gidiyorum dedim, gitme dedi. gitmem lazım dedim istemeyerek, lütfen gitme kal dedi. kapitalizmin esiri olmuş ruhum, mantığımı hiçe sayarak çıktı yola kalbimin en kılcal damarlarını bile ankarada bırakarak.
    sonra aradan yıllar geçti evli şimdi bir de oğlu var çok tatlı, bense birlikte geçiremediğimiz iki gün için kendimi ömrümün sonuna kadar affedemeyeceğim. hep keşkelerle yaşayacağım, pişman duygularla yüzleşeceğim her aklıma geldiğinde. hayatımın en mutlu olduğum anlarını elimin tersiyle itmiş olmamdan dem vurup gelip buralarda yazacağım. o anı bir daha asla yaşayamacağımı bilmek üzüntüsünü tarif etmeye çalışacağım. o yaşamadığım iki günü geri kalan ömrüme değişsem de gelmiyor geçen zaman ne yazık.

    nacizane cümle anı yaşayın, anı yaşamaktan korkmayın, mutlu olduğunuz anların tadını çıkarın.
    0 ...
  38. 73.
  39. 72.
  40. bir türlü yapamadığımdır.

    yahu sürekli olarak "anı yaşamalıyım, geleceğe dair plan yapmak yok" diyorum ama iki dakika sonra,

    akşam ne yemek yapacağımdan, ertesi gün ne giyeceğime,

    önümüzdeki hafta arkadaşlarla yapacağım halı saha maçından, bir ay sonra gerçekleştireceğim tatile kadar,

    geleceğe dönük yüzlerce plan ve program zihnimde canlanıp "bizi bir sıraya koy" diye bağrışmaya başlıyor.

    arkadaş yok mu bunun bir çaresi?
    1 ...
  41. 71.
  42. günümüzde neyazıkki yapamadığımız etkinliktir. anı kayıt altına alamkta yaşamaya fırsat kalmamaktadır.
    1 ...
  43. 70.
  44. ... Altan yine her zamanki gibi sevgilisi ile konuşuyordu, Altan'in morali bozuktu, insan en sevdiğini 6 ay görmezse tabii ki morali bozulur değil mi? sevdiği de bu durumun farkındaydı ama o da bir şey yapamıyordu dersine çalışmaktan başka.

    o gün sevdiği Altan'a akşama süprizim var, şimdi ders çalışmaya gidiyorum, akşam görüşürüz deyip gitti.
    Altan'ın sevinçten içi içini yiyordu, süprizin ne olduğunu delicesine merak ediyordu. Sahi ne olabilirdi ki süprizi? Altan'dan kilometrelerce uzaktaki kız nasıl bir hediye verebilirdi ki?

    akşam evde Altan'ın şansına en sevdiği yemek vardı, sanki herkes ona süpriz yapıyormuşcasına sevindi Altan. Yemeğini hızlıca yedikten sonra hemen odasına koştu. Sevgilisinin aramasını ve süprizi söylemesini bekliyordu ama henüz aramamıştı, telefonu soluna koyup Dostoyevski'den yarım bıraktığı kitabına geri dönmüştü. Dostoyevski'nin romanlarının ne kadar ağır olduğunu bilirsiniz bir de o ağırlığın içine Altan'ın heyecanlı bekleyişini katarsanız kitap sadece kelimeler yığına haline döner ki zaten de öyle olmuştu Altan bir cümleyi 3-4 kere bir sayfayı 5-6 kere okuyarak anlamaya çalışıyordu ama nafile aklı fikri telefondaydı.

    Sonunda telefon çaldı, Altan telefon çalar çalmaz kitabı yatağın ucuna fırlattı ve telefonu açtı. iyi akşamlar hayatım diyen telefonun ucundaki ses Altan'ın bütün gergin bekleyişini yumuşattı ve Altan da aynı şekilde cevap verdi. Biraz sohbet ettiler, sevgilisinin süprizi hemen söylemek istemediği açıkca belliydi. Altan konuyu süprize getirdi. Sevgilisi göz muayenesi için yarın oraya geldiğini, öğleden sonra buluşabileceklerini söyledi. Altan sevinçten bulutların üstüne çıkmış, divanında uzanmış ağzına üzüm uzatılan Mısır imparatoru gibi keyiflenmişti. Altan, "bir şey diyeceğim hayatım" dedi aklına birden bir şey gelmişcesine. "efendim hayatım" dedi sevgilisi.

    yarın bol bol fotoğraf çekilelim, ne zaman seni özlesem ilk buluşmamızdaki çekildiğimiz 2 fotoğrafa bakıyorum.. sadece 2 fotoğrafımız var.. yüzlerce fotoğrafımız olsun istiyorum.

    "olur tabi bitanem, her anı kaydedelim, bol bol anımız olur" dediler ve anlaştılar, birbirlerine iyi geceler diledikten sonra telefonu kapadılar, sevgilisi derslerine çalışmaya devam etti, Altan ise yatağın ucuna kaldırıp attığı kitabı arayıp bulduktan sonra okumaya.

    Ertesi gün oldu. Altan'ın sevgilisi muayeneden sonra sözleştikleri yere geçti, Altan da yarım saat erken gelmiş ve orda öylece onu beklemişti, ve sonunda kavuştular, 6 ay sonra ikinci kez birbirlerini gördüler ve birbirlerine dakikalarca sarılıp kaldılar.

    sonra yürümeye koyuldular, fazla vakitleri yoktu ancak ne yapacaklarına dair bi fikirleri de yoktu, yürüyorlardı sadece. uzun uzun birlikte yürüyüp gezdikten sonra sinemaya gittiler, güzel bir komedi filmi izleyip birlikte gülüştüler, Altan sevdiğini izlemekten filmi bile izleyemiyordu, o kadar çok özlemişti onu. Film bitti, acıktıklarını hissedip pizza yemeye karar verdiler. pizza yedikten sonra gün batımına yakın sahil kenarına oturup güneşin batışını seyrettiler. Sevgilisinin başı Altan'ın omuzlarındaydı, Altan'ın kalbi ise cennetin odalarında. Huzur doluydu ikisi de. Sevgilisinin birazdan gitmek zorunda olması onda biraz acı bir burukluk yaratıyor olsa da ikisi de mutluluğu yaşamışlardı bugün.

    saat gelmişti, sevgilisi otobüse binmeden önce Altan'a son kez sıkıca sarıldı ve öpüştüler.

    +bir daha ne zaman buluşuruz Allah bilir.
    -seni şimdiden çok özleyeceğim.
    +görüşmek üzere sevdiğim kendine iyi bak.
    -sen de bitanem, hoşçakal.

    Altan hoşçakal dedikten sonra sevgilisi otobüse bindi, ikisinin de gözleri yaşlıydı, çok seviyorlardı birbirlerini , her hallerinden belliydi, hatta sevgilisi ağlamamak için kendini zor tutmuş olsa da Altan'ın mavi gömleğinin yakasında iki damla gözyaşı bırakmıştı bile sadece Altan bunun farkında değildi, Altan otobüsün penceresinden gördüğü sevgilisine el salladı, otobüs hareket etti ve Altan'ın sevdiğini alıp uzaklara götürmek üzere yola koyuldu.

    Altan da evine geldi. 6 aydır görmediği sevgilisini görmenin verdiği mutluluk ile yatağına uzandı. Kuş gibi hafifti, ne dert kalmıştı ne tasa. Ne güzel gündü diyerek de sayıklıyordu.

    sonra kalkıp mutfağa gitti ve kendine bir kahve hazırladı. Kahvesini alıp odasına döndü, kahveyi odadaki masasına gelişigüzel bir şekilde bıraktı ve telefonunu eline alıp tekrar yatağa atladı.

    Bugün çekildiğimiz fotoğraflara bakayım bari dedi kendi kendine.
    bugün çekildiğimiz fotoğraflar.
    fotoğraflar.
    fotoğraf?

    Altan'ın kafasında fotoğraf kelimesi yankılanıp durdu. Gün boyunca tek bir fotoğraf bile çekilmemişlerdi, her şey o kadar güzeldi ve her şeyi o kadar mutluca yaşamışlardı ki anı yaşamaktan anı kaydetmeye vakitleri bile olmamıştı.

    "olsun, bugün güzel bi gündü." dedi gülümseyerek.

    kahvesini tekrar eline alıp yudumlamaya devam etti...
    2 ...
  45. 69.
  46. Geçmişte kalmayıp, geleceğe cok kaca yormamaktir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük