o an ne ne düşünüyorsan söyle, ne istiyorsan yap! çünkü bir daha o anı tekrar yaşamayabilir insan...
Shakespeare şöyle diyor;
Yapmak istediğimiz şeyi, yapabilirken,
O anda yapmak gerekir.
Çünkü bu "yapabilirim" değişecektir.
Engellerle, ertelemelerle, aksaklıklarla karşılaşacaktır,
Keza diller, eller ve kazalarla.
Sonra elimizde kala kala "yapabilirdim" kalır...
Hayatımızın her anı,içinde bulunduğumuz şimdiye sadece bir an için aittir,daha sonra sonsuza dek geçmişe ait olacaktır. Her akşam bir gün daha fakirleşiriz. Eğer içinden kendimize her zaman yeni bir hayat ve yenilenmiş bir zaman çekebileceğimiz tükenmez bur sonsuzluk kuyusunun paydaşları olduğumuzu, en içe işlemiş şekilde, gizlice biliyor olmasaydık, sahip olduğumuz kısacık zamanın gitgide geri çekilmesinin görüntüsü karşısında muhtemelen zıvanadan çıkardık. Kuşkusuz ki, bu türden mülahazaların üzerine, en büyük bilgeliğin, şimdiki anın keyfini çıkarmak ve Bu keyfi hayatın amacı haline getirmek olduğu yolunda bir teori bina edebilirsiniz, Çünkü şimdiki an gerçek olan tek şeydir ve geri kalan Herşey ancak hayaldir. Öte yandan bu tür bir hayat tarzına en büyük Aptallık da diyebilirsiniz: Zira bir anda var olmayı kesen, bir rüya gibi tamamen yok olup giden bir şey, asla ciddi bir çabaya değmez.
Arthur Schopenhauer- Dünyanın Istırabı Üzerine/s.27-28.
fiktif bir felsefe diyeceğim ama antik yunan'a kadar ulaşıyor. sadece şunu yazabilirim, anı yaşarız ama kaçımız içinde bulunduğu anın farkında. ne kadar hüzünlü bir latife " carpe diem " ah ben ! ah yaşam ! demiş baudlaire .. ah!
eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem.
yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında termometre, su,şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ölüyorum...
ümit kötülüklerin anasıdır, geleceği hayal etmek en fazla işkenceyi uzatır. ölümsüzlüğü hayal ediyorsan eğer, bu işe hemen şimdi ölerek başlamalısın. aşık olduğun an, okyanusun ortasındaki salda kıyıya ulaşmak ümidindeki insan gibiysen, kıyıya vurduğunda intiharın kaçınılmazdır. tek gerçek vardır: şu an ve şu an itibariyle aldığın nefes ve gören gözlerin, atan kalbin ve huzur dolu tek silah atımı sürebilecek cesaret ve yalnızlığınla dolu o ölümsüz saniyen. geleceğe miyop geçmişe hipermetrop olursa gözlerin, istasyonda trenin saatini de beklemezsin, gördüğün ilk trene binecek kadar yücelmiştir ruhun. yükseklerden baktığında herşeyi gören sefil ruhun emin ol o kadar yükseklerdedir ki görünmez bile dünyadan. ve tanrı kadar yapayalnızsındır o an; sadece anına hükmedebilen.