anı yaşamak

entry118 galeri3
    51.
  1. Anı yaşamak ingilizce de Now- olarak bilinen 'şimdi' an eylemi içinde saatinin sürekli onu göstermesidir. Keşke ve ya' kelimelerini kullanmayı sevmeyen insanlar için yaratılmış bir zaman dilimidir.Anı yaşamak bulunduğu ve yaşıyor olduğu zamanda beş dakika sonrasını düşünmemek demektir. Zaman zaman yaşanamayacak güzellikleri hayatına katan yeri geldiğinde ise dönülmez hatalara yol açabilen bir zamandır.
    0 ...
  2. 52.
  3. geçmişte yaptığı hataların farkına varamayan ve dolayısı ile tecrübe edemeyen, geçmiş iyiliklerin büyütülmesine ve geleceğe taşınmasına katkıda bulunamayan, geleceği inşa etmek için emek sarf etmeyen, kendisi ve hatta gelecek nesiller için sağlıklı bir tohum ekme ihtiyacının farkındalığından yoksun insan eylemi. bedensel olanın ihtiyaçlarına öncelik veren, ruhun ihtiyaçlarından, hatta belki de ruhun varlığından bile bihaber olan, insan doğasından uzaklaştıran, içgüdüsel yaşam ki daha çok hayvanlara mahsus olan. kendisi için, bir başkası için, toplum için ufacık bir emek verebilme kapasitesinden yoksun, kendi bencilliği ile yaşamak, kendisi için yaşamak. kendisine verdiği zarar yetmezmiş gibi toplumun, toplumların bölünmesine olan katkısının farkında değildir. çünkü hafızanın önemini anlamaktan yoksundur. hafıza silindikçe tecrübe yokmuş tavrı yaşanır. anlık olarak etkilenen birşey yok gibi görünse de, büyük harfle zamanda etki büyüktür. ve hem büyük harfle, hem italik, hem de koyu renkli yazılan zamanda hafıza yok ediliyorsa, tarih de yok edilir. bugün tarihinden bihaber insanlar toplumlar vardır, ve belki de Çiçero haklıdır: "tarihi olmayan toplumlar, hiçbir zaman varolmamışlardır."
    0 ...
  4. 53.
  5. düne takılmadan yarını düşünmeden yapılması gereken eylem olmasına rağmen hiç beceremediğimiz şeydir. bu büyük yanlışı aşağıda ki yazı da daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum. belki bilinen şeyler fakat anlatım farklı belki olaya biraz farklı bakmamızı sağlar.

    Çok zaman önceydi.
    O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
    insanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
    Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı. ...
    Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına dün dedi, Diğer parçasına bugün, Öteki parçasına da yarın.
    Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu...
    Dünü düşünüp pişman oldu, Yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
    Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
    Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı. Bu günü eline yüzüne bulaştırdı... Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı...
    0 ...
  6. 54.
  7. nefes alıp verdikçe yaşıyorum her anı.
    0 ...
  8. 55.
  9. insanoğlu yalnızlık içinde yaşadığı anın kişisi değildir. geçmişte kalan nice anıların kişisidir.
    1 ...
  10. 56.
  11. türkçesi bugünü atlatalım yarına allah kerimdir.
    0 ...
  12. 57.
  13. genel anlamda doğru bulmasamda kimi zaman olması gerekendir.
    0 ...
  14. 58.
  15. sanal platformlarda (sözlükler, sohbet odaları vs) gençlerimizin * rumuzudur. ulu'da da yoksa hemen gidip sıçıyorum lamasına.
    1 ...
  16. 59.
  17. hayatımda hiç sahip olamadığım duygu. nasıl bir şey acaba diye her gün düşünürüm. düşünün bunu düşünürken bile anı yaşayamıyorum.
    0 ...
  18. 60.
  19. ölü ozanlar derneğinin sloganıdır. carpe diem!
    0 ...
  20. 61.
  21. yanlış anlanan bir anlayış. anı yaşarken kendimize ve hayatımıza zarar verecek şeyler yapıyorsak o olayın bokunu çıkarma oluyor. tasavvufun temel felsefesi de budur. anı yaşa ister sevapla ister günahla. insan yaşadığı her anda başkalarına fayda sağlayacak eylemler yaparsa o yaşam yaşam olur.
    0 ...
  22. 62.
  23. Geleceği dönük yaşayıp, bütün yaşamını çalışarak, kendi harap ederek, bir nevide rahata ermek düşüncesiyle yaşamaktansa, anı yaşayarak hayatımızı bu şekilde sonlandırmak gerekir. Şimdi bir bak kendine. Zaman geçiyor değil mi ? Sen ise ne yapıyorsun; daha çok çalışıp ilerde rahat edeceğine inanıyorsun. Aslına bakarsan zaman geçiyor ve yaşadığın dakikalar geri dönmüyor. Sana sesleniyorum, insan denen; düşünme kabiliyetine sahip ırk; bırak artık şu geleceğe bel bağlayıp, ''Geçen Dakikalarına Değersiz Bir Şekilde Sırt Dönmeyi''.!! Bırak artık ''Ömrünü Törpülemeyi.!!''. Topla artık kendini. Dik şu lanet olası başını.!! ''Bir Tek Anı Yaşa.!!''
    1 ...
  24. 63.
  25. bunun kullanan ergen erkeklerin %99,8 'i kız arkadaşını sekse ikna etmeye çabalarken kullandı.

    kaynak: tüik seks araştırmalar.
    1 ...
  26. 64.
  27. Her canlı anı yaşar ama kendini geçmişte kalmış veya geleceği için birşeyler yapmış gibi görür. Oysa herşey o an içindir o anda olur ve o anda biter insanlar kendini anı yaşayalım diyerek komikleştirir.
    0 ...
  28. 65.
  29. (bkz: sieze the day) açıkcası herkes bu mantıkla yaşasa bir problem kalmaz gibi geliyor bana. kira derdiymiş fatura derdiymiş 240 krediymiş boş işler bunlar önemli olan hayattan keyif almaktır. elimden geldiğince yapmaya çalıştığım yaşam biçimi.
    0 ...
  30. 66.
  31. 67.
  32. Ne zaman öleceği belli olmayan her insanevladının benimsemesi gereken davranış biçimidir. Neticede bize tanınan kısıtlı süreye ne kadar mutlu anlar sıkıştırırsak o kadar mutlu ölürüz.
    0 ...
  33. 68.
  34. Her insanın yapmak istediği fakat belli insanların yapabildiği durum.

    Anı yaşamak cesaret gerektirir.
    2 ...
  35. 69.
  36. Geçmişte kalmayıp, geleceğe cok kaca yormamaktir.
    1 ...
  37. 70.
  38. ... Altan yine her zamanki gibi sevgilisi ile konuşuyordu, Altan'in morali bozuktu, insan en sevdiğini 6 ay görmezse tabii ki morali bozulur değil mi? sevdiği de bu durumun farkındaydı ama o da bir şey yapamıyordu dersine çalışmaktan başka.

    o gün sevdiği Altan'a akşama süprizim var, şimdi ders çalışmaya gidiyorum, akşam görüşürüz deyip gitti.
    Altan'ın sevinçten içi içini yiyordu, süprizin ne olduğunu delicesine merak ediyordu. Sahi ne olabilirdi ki süprizi? Altan'dan kilometrelerce uzaktaki kız nasıl bir hediye verebilirdi ki?

    akşam evde Altan'ın şansına en sevdiği yemek vardı, sanki herkes ona süpriz yapıyormuşcasına sevindi Altan. Yemeğini hızlıca yedikten sonra hemen odasına koştu. Sevgilisinin aramasını ve süprizi söylemesini bekliyordu ama henüz aramamıştı, telefonu soluna koyup Dostoyevski'den yarım bıraktığı kitabına geri dönmüştü. Dostoyevski'nin romanlarının ne kadar ağır olduğunu bilirsiniz bir de o ağırlığın içine Altan'ın heyecanlı bekleyişini katarsanız kitap sadece kelimeler yığına haline döner ki zaten de öyle olmuştu Altan bir cümleyi 3-4 kere bir sayfayı 5-6 kere okuyarak anlamaya çalışıyordu ama nafile aklı fikri telefondaydı.

    Sonunda telefon çaldı, Altan telefon çalar çalmaz kitabı yatağın ucuna fırlattı ve telefonu açtı. iyi akşamlar hayatım diyen telefonun ucundaki ses Altan'ın bütün gergin bekleyişini yumuşattı ve Altan da aynı şekilde cevap verdi. Biraz sohbet ettiler, sevgilisinin süprizi hemen söylemek istemediği açıkca belliydi. Altan konuyu süprize getirdi. Sevgilisi göz muayenesi için yarın oraya geldiğini, öğleden sonra buluşabileceklerini söyledi. Altan sevinçten bulutların üstüne çıkmış, divanında uzanmış ağzına üzüm uzatılan Mısır imparatoru gibi keyiflenmişti. Altan, "bir şey diyeceğim hayatım" dedi aklına birden bir şey gelmişcesine. "efendim hayatım" dedi sevgilisi.

    yarın bol bol fotoğraf çekilelim, ne zaman seni özlesem ilk buluşmamızdaki çekildiğimiz 2 fotoğrafa bakıyorum.. sadece 2 fotoğrafımız var.. yüzlerce fotoğrafımız olsun istiyorum.

    "olur tabi bitanem, her anı kaydedelim, bol bol anımız olur" dediler ve anlaştılar, birbirlerine iyi geceler diledikten sonra telefonu kapadılar, sevgilisi derslerine çalışmaya devam etti, Altan ise yatağın ucuna kaldırıp attığı kitabı arayıp bulduktan sonra okumaya.

    Ertesi gün oldu. Altan'ın sevgilisi muayeneden sonra sözleştikleri yere geçti, Altan da yarım saat erken gelmiş ve orda öylece onu beklemişti, ve sonunda kavuştular, 6 ay sonra ikinci kez birbirlerini gördüler ve birbirlerine dakikalarca sarılıp kaldılar.

    sonra yürümeye koyuldular, fazla vakitleri yoktu ancak ne yapacaklarına dair bi fikirleri de yoktu, yürüyorlardı sadece. uzun uzun birlikte yürüyüp gezdikten sonra sinemaya gittiler, güzel bir komedi filmi izleyip birlikte gülüştüler, Altan sevdiğini izlemekten filmi bile izleyemiyordu, o kadar çok özlemişti onu. Film bitti, acıktıklarını hissedip pizza yemeye karar verdiler. pizza yedikten sonra gün batımına yakın sahil kenarına oturup güneşin batışını seyrettiler. Sevgilisinin başı Altan'ın omuzlarındaydı, Altan'ın kalbi ise cennetin odalarında. Huzur doluydu ikisi de. Sevgilisinin birazdan gitmek zorunda olması onda biraz acı bir burukluk yaratıyor olsa da ikisi de mutluluğu yaşamışlardı bugün.

    saat gelmişti, sevgilisi otobüse binmeden önce Altan'a son kez sıkıca sarıldı ve öpüştüler.

    +bir daha ne zaman buluşuruz Allah bilir.
    -seni şimdiden çok özleyeceğim.
    +görüşmek üzere sevdiğim kendine iyi bak.
    -sen de bitanem, hoşçakal.

    Altan hoşçakal dedikten sonra sevgilisi otobüse bindi, ikisinin de gözleri yaşlıydı, çok seviyorlardı birbirlerini , her hallerinden belliydi, hatta sevgilisi ağlamamak için kendini zor tutmuş olsa da Altan'ın mavi gömleğinin yakasında iki damla gözyaşı bırakmıştı bile sadece Altan bunun farkında değildi, Altan otobüsün penceresinden gördüğü sevgilisine el salladı, otobüs hareket etti ve Altan'ın sevdiğini alıp uzaklara götürmek üzere yola koyuldu.

    Altan da evine geldi. 6 aydır görmediği sevgilisini görmenin verdiği mutluluk ile yatağına uzandı. Kuş gibi hafifti, ne dert kalmıştı ne tasa. Ne güzel gündü diyerek de sayıklıyordu.

    sonra kalkıp mutfağa gitti ve kendine bir kahve hazırladı. Kahvesini alıp odasına döndü, kahveyi odadaki masasına gelişigüzel bir şekilde bıraktı ve telefonunu eline alıp tekrar yatağa atladı.

    Bugün çekildiğimiz fotoğraflara bakayım bari dedi kendi kendine.
    bugün çekildiğimiz fotoğraflar.
    fotoğraflar.
    fotoğraf?

    Altan'ın kafasında fotoğraf kelimesi yankılanıp durdu. Gün boyunca tek bir fotoğraf bile çekilmemişlerdi, her şey o kadar güzeldi ve her şeyi o kadar mutluca yaşamışlardı ki anı yaşamaktan anı kaydetmeye vakitleri bile olmamıştı.

    "olsun, bugün güzel bi gündü." dedi gülümseyerek.

    kahvesini tekrar eline alıp yudumlamaya devam etti...
    2 ...
  39. 71.
  40. günümüzde neyazıkki yapamadığımız etkinliktir. anı kayıt altına alamkta yaşamaya fırsat kalmamaktadır.
    1 ...
  41. 72.
  42. bir türlü yapamadığımdır.

    yahu sürekli olarak "anı yaşamalıyım, geleceğe dair plan yapmak yok" diyorum ama iki dakika sonra,

    akşam ne yemek yapacağımdan, ertesi gün ne giyeceğime,

    önümüzdeki hafta arkadaşlarla yapacağım halı saha maçından, bir ay sonra gerçekleştireceğim tatile kadar,

    geleceğe dönük yüzlerce plan ve program zihnimde canlanıp "bizi bir sıraya koy" diye bağrışmaya başlıyor.

    arkadaş yok mu bunun bir çaresi?
    1 ...
  43. 73.
  44. 74.
  45. 2005 veya 2006 senesiydi, yaz okulunu da bir kaç günlüğüne asıp memleketime, ankaraya gelmiştim. cumartesiden salı gününe kadar her gün buluştuk, her gün beraberdik. salı günü şehr-i zalım istanbul'a dönmem gerekti gidiyorum dedim, gitme dedi. gitmem lazım dedim istemeyerek, lütfen gitme kal dedi. kapitalizmin esiri olmuş ruhum, mantığımı hiçe sayarak çıktı yola kalbimin en kılcal damarlarını bile ankarada bırakarak.
    sonra aradan yıllar geçti evli şimdi bir de oğlu var çok tatlı, bense birlikte geçiremediğimiz iki gün için kendimi ömrümün sonuna kadar affedemeyeceğim. hep keşkelerle yaşayacağım, pişman duygularla yüzleşeceğim her aklıma geldiğinde. hayatımın en mutlu olduğum anlarını elimin tersiyle itmiş olmamdan dem vurup gelip buralarda yazacağım. o anı bir daha asla yaşayamacağımı bilmek üzüntüsünü tarif etmeye çalışacağım. o yaşamadığım iki günü geri kalan ömrüme değişsem de gelmiyor geçen zaman ne yazık.

    nacizane cümle anı yaşayın, anı yaşamaktan korkmayın, mutlu olduğunuz anların tadını çıkarın.
    0 ...
  46. 75.
  47. Anı yaşarsın ama o an yine anı olarak kalır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük