Düşümde gördüm ki alıp götürüyorsun beni
beyaz bir patika üzeri
yemyeşil kırlar ortasında
mavi tepelere
dingin bir sabah vakti.
Hissettim ellerini ellerimde,
senin dost elini,
ve kız çocuğu sesin çaldı kulaklarımda
yeni bir çan gibi,
baharın şafağından
bakire bir çan gibi.
Ordaydılar, sesin ve ellerin,
düşümde, nasıl da gerçektiler!...
Sen yaşa, ey umut: Kim der ki
toprak aldı sinesine seni.
'yolcu , yol senin ayak izlerindir
yol , başka bir şey sanma
yolcu yol yoktur
yol yürüdükçe yol olur
yol olur yürüye yürüye
bakışlarını geriye çevirince de
dönüp bir daha basılmayacak
keçi yolu görülür
yolcu yol yoktur
yalnızca geminin köpükleri denizde..'
ispanyol şair Antonio Machado y Ruiz 26 Temmuz 1875'te Sevilla'da doğdu, 21 Şubat 1939'da Colliuse'da öldü. Madrid'te Institucion Libre de Ensenanza'da ve Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde edebiyat üzerine öğrenim gördü. Çevirmenlik ve öğretmenlik yaptı. iç Savaş sırasında Cumhuriyetçilerin safındaydı, 1939'da annesiyle birlikte başka mültecilerle sınırı geçip Fransa'ya sığındığı yıl öldü.ispanyol edebiyatında döneminin umutla umutsuzluk arasındaki gerilimini yansıtan ürünler vermiş,1898 Kuşağı denilen hareketin önemli temsilcilerindendir.
Düşümde gördüm ki alıp götürüyorsun beni
beyaz bir patika üzeri
yemyeşil kırlar ortasında
mavi tepelere
dingin bir sabah vakti.
Hissettim ellerini ellerimde,
senin dost elini,
ve kız çocuğu sesin çaldı kulaklarımda
yeni bir çan gibi,
baharın şafağından
bakire bir çan gibi.
Ordaydılar, sesin ve ellerin,
düşümde, nasıl da gerçektiler!...
Sen yaşa, ey umut: Kim der ki
toprak aldı sinesine seni.
Palasyo, iyi dost,
giydirmede mi bahar
nehir kavaklarının dallarını
ve yolları? Bozkırında
yüce Duero'nun, gecikir Bahar,
ama ne güzel, ne tatlıdır vardığında!
Yeni yaprakları var mı
yaşlı karaağaçların?
henüz çıplak kalmışlardır, akasyalar
ve karlıdır tepeleri sıradağların.
Monkayo'nun yücesi, ah, beyaz ve gül rengi,
orada, Aragon göğünde, ne güzel!
Çiçek açmış böğürtlenler var mıdır
gri kayalar arasında,
ve beyaz papatyalar,
zarif yeşilliklerde?
Varayazacaklardı leylekler
o çan kulesi için.
Buğday tarlaları olacak, yeşil,
ve koyu renkli katırlar, ekin zamanı,
ve gecikmişe benzeyen çiftçiler
nisan yağmurlarıyla. Şimdi arılar
özünü alacak kekiğin ve biberiyenin.
Çiçeklendi mi erik ağacı? Kaldı mı menekşeler?
Gizli avcılar, tuzak düdüğü
keklikler için, uzun pelerinler altında,
ıskalamayacaklar. Palasyo, iyi dost,
kıyıdalar mı şimdi bülbüller?
ilk süsenlerle
meyve bahçelerinin ilk gülleriyle,
bir mavi akşam, Espino'ya çık,
senin toprağının olduğu yüce Espino'ya