hitler'den çok daha önce ortaya çıkmış bir düşüncedir.
avrupa kökenlidir, katoliklikten beslenmiştir. zamanımızda anlam kayması yaşamış, yanlız yahudi düşmanlığı manasına indirgenmiştir. oysa ki anti-semitizm semitik ırklara yani sami kökenli ırklara karşı olmak anlamına gelir. yahudiler sami kökenli olduğu gibi araplarda sami kökenlidir.
şu an çok garip gibi görünse de israil öncesinde ne arapların ne de genel olarak müslümanların bu anlamda bir yahudi düşmanlığı yok idi. yani avrupa'dan kaçan yahudilere osmanlı'nın kapılarını açmasını çok da şaşırtıcı değildir.
bunun dışında yahudi milliyetçileri tarafından manipule edildiği gibi siyonizm karşıtlığı antisemitizm anlamına gelmez. tabii siyonistler yüzünden bütün yahudilere düşman kesilmiş aklı evvellerimiz yüzünden bunları anlatabilmenin ne yazık ki mümkünatı kalmamıştır.
yahudi ırkına duyulan nefretin akımlan-ş-mış popülarizmi.kenar örneklendirilimi için ^^venedik taciri^^adlı shakespeare eserinin filmi izlenebilir.*
yahudiyi canlandıran al pacino'nun şu sözleri vurucudur:
^^if you cut us,do we not bleed?^^
^^if you giggle us,do we not laugh?^^
izleyin derim.
"soykırım kurbanlarının kendine vatan bellediği israil'in, eleştirilmeyi her açıdan hak eden acımasız bölgesel politika ve uygulamalarına karşı yükselen en ufak itirazı bile, 'Otur yerine pis antisemitist seni!' nidalarıyla karambole getirmeye çalışan uyanıklar var. Üstelik, gözlerinden hiçbir kurum ya da kişi kaçmıyor. Aktör Mel Gibson bunun son örneği.
internet arama motoru Google, Amerikan Gizli Haberalma teşkilatı CIA, Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Hollywood yıldızları Mel Gibson ve Marlon Brando... ilk bakışta birbiriyle ilgisiz gibi görünen bir sürü isim ve kuruluş. Doğru, ilgisizler de. Belki de tek ortak noktaları; antisemitik olmakla suçlanmaları!
Antisemitizm tartışmalarının hedefindeki son isim, dünyaca ünlü aktör Mel Gibson oldu. 2004'te yönettiği Tutku 'The passion of Christ' ile Yahudi düşmanlığı yapmakla suçlandı. Geçtiğimiz günlerde Malibu kentinde alkollü araba sürerken yakalanması ve sorguda sarf ettiği, 'Dünyadaki bütün savaşların nedeni Yahudilerdir!' cümlesi de, üzerinin çizilmesine yetti. Arkasından yaptırımları da geldi. Disney film şirketi Mel Gibson'la çekmeyi planladığı 'Soykırım' adlı filmin kontratını iptal etti. internet sitelerinde anti-Mel Gibson kampanyaları gırla gidiyor. Gibson, özür dilese de, ok yaydan çıkmış gibi. Hemen hemen aynı cümleyi, Gibson'dan 67 yıl önce Amerika'nın efsanevi havacılarından Charles Lindenberg de sarf etmiş ('Roosvelt yönetimi, ingilizler ve Yahudiler, Amerika'yı savaşa sürüklüyor!', 11 Eylül 1941, Iowa, 'Kim Bu Savaş Kışkırtıcıları?' başlıklı konuşması) ve Gibson ile aynı kaderi paylaşmış, bir de üstüne üstlük II. Dünya Savaşı'ndan önce Hermann Göring'den havacılığa katkılarından dolayı madalya alınca, üzerine yapışan 'anti-semitik' etiketinden kurtulamamıştı. Üstelik savaşta Nazi'lere karşı mücadele ettiği halde!"
Anti-semitizm (veya semitizm karşıtlığı), semitizme karşı duyulan düşmanlıktır. Anti-semitizm, dönem dönem Yahudi ırkına veya Yahudilik dinine karşı duyulan düşmanlığına da dönüşmüştür.
Anti-semitizm'in tohumları ilk çağlarda Yahudilerin yaşadıkları putperest toplumlarla çelişkiye düşmeleri sonucu atıldı. Yahudilerin putperestliğe karşı çıkmalarının nedeni ülkelerine bağlı olmamaları biçiminde algılandı. Kısacası başlangıçta anti-semitizmin temelini din farklılıkları oluşturdu.
Hristiyanlığın ortaya çıkmasından sonra antisemitist hareketler Hıristiyanlık inancını Yahudi sızmasından korumak ve Hz. isa'nın çarmıha gerilişinin intikamını almak karakterine büründü. Roma imparatorluğu zamanında iskenderiye'de yapılan Yahudi katliamı buna bir örnektir. Ortaçağda zaman zaman Yahudiler aleyhinde asılsız söylentiler (mesela Hristiyan çocuklarının Yahudi ayinlerinde kurban edildiği) ortaya çıkıyor ve bu söylentilerden etkilenen halk Yahudilere karşı kanlı eylemler yapıyordu. Aynı dönemde Müslüman ülkelerde anti-semitizm ehli kitap sayılan Yahudiler'in zımmilik statüsüne tabi tutulması sonucu bir sorun oluşturmadı. Müslüman ispanya'da (Endülüs), Bağdat, Şam ve Kudüs'te Yahudiler sanat, ticaret ve bilim dallarında özgürce çalıştılar ve büyük katkılarda bulundular.
19. yüzyılda milliyetçilik akımının Avrupa'yı etkisi altına alması sonucu anti-semitizmin dayanağı dinsel nitelikten ırksal üstünlüğe kayarak kitlelerden büyük destek gördü. Anti-semitizm bazı devletlerin devlet politikası haline geldi. Örneğin Orta Çağ'da Rusya'da Çarlık dönemi boyunca devlet politikasının bir parçası olarak süre gelmiştir. Yahudilerin özellikle Almanya ve Avusturya gibi ülkelerde çok iyi koşullarda yaşamaları, milliyetçilik akımının etkisiyle Yahudileri birinci hedef haline getirdi.
Antisemitizmin en şiddetli şekillerinden biri 1933'ten sonra Hitler ve Nazi partisi tarafından ortaya atıldı, Almanya'da ve II. Dünya Savaşında Alman orduları tarafından işgal edilen memleketlerde uygulandı. Yahudilere karşı alınan tedbirlerin amacı, toplama kamplarında sistemli bir şekilde yok edilmeleriydi. En büyük katliam Polonya'da yapıldı. II. Dünya Savaşı boyunca Almanlar tarafından 6 milyon civarında Yahudi'nin öldürülmüştür. Bunların birbuçuk milyonu çocuktur.
Bugün, sosyal planda antisemitizm bazen Yahudilerle temastan kaçınma şeklinde olur. Bu durum birçok memlekette, özellikle ABD'de, en önemli Yahudi cemaatinin bulunduğu New York'ta bile görülmektedir.
19.yüzyılda antisemitizm Doğu Avrupa'da son derece yaygındır. Bu düşünceye sahip insanlar Yahudi konvoylarının önünü keserler ve Yahudi çocukları doğuracakları gerekçesiyle buldukları gelinleri katlettikten sonra gelinlikleriyle gömerler. Mevzuubahis tema, çile çekse izleyeceğim, rastık çekse bekleyeceğim, niyet çekse inanacağım, halay çekse katılacağım yönetmen Tim Burton un corpse bride filminde geçer, izlenesidir..
antisiyonizmle bazen kasitli olarak karistirilan -izm. amerikadaki yahudi lobilerinin duzenledigi antisemitistler listesinde daha cok antisemitist degil antisiyonist oldugu bariz sekilde gorulebilir.
siyonist ideolojiye karsi olan herkes yahudi dusmani olarak gosterilmeye calisiliyor. (bkz: cok yanlis)
israil devletinin uyguladığı politikalara (filistinlilere uygulanan düpedüz apartheid ve lebensraum peşinde yayılımcılık) karşı çıkmak anti-semitizm değildir. Batı'da II. dünya savaşından kalan tabuları kullanıp anti-siyonizmi anti-semitizm olarak gösterme suretiyle yapılan dezenformasyonun Batı'daki (özellikle Avrupa'daki) sıradan insanlarin nezdinde inandırıcılığı israil'in sert politikalarının sonuç vermemesi nedeniyle her geçen gün azalıyor. Bugün Avrupa'da halk israil'i dünya barışı için 1 numaralı tehdit olarak görüyor.
Sonuçlar;
1. Filistinlilerin israile karşı giriştiği mücadele meşrudur. Ben askeri hedeflere yönelmelerini tercih ederdim. Ancak israil sivilleri hedef aldığı sürece filistinlilerin de sivil hedefleri (özellikle de kanun dışı yerleşimlerdeki sivilleri) vurmaları hiç şaşırtıcı değil. Desteklemesem de böyle bir hakları olduğunu düşünüyorum. Diğer taraftan dünyanın herhangi bir yerindeki yahudilerin sadece yahudi oldukları için hedef alınmaları (istanbul'daki bombalamalar gibi) desteklenemez bir tutumdur. iste anti-semitizm budur.
2. Bu sorunun ideal cözümü israil ve işgal altındaki topraklarda dine dayanmayan tek bir devlet kurulmasıdır. Bunun gerçekleşmeyeceği aşikar olduğu için yerine önerilebilecek en makul çözüm, israil'in Birlesmis Milletler kararlarına da uyacak şekilde 1967'deki sınırlarına çekilmesi, boşaltılan işgal altındaki bölgelerde bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilecek (viable) bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Bugüne kadar işgal altındaki topraklara yüz binlerce kişinin yerleştirildiği düşünülürse bu sürecin geri döndürülebilirliği de şüphelidir. Sonuçta israilin 67 sınırlarına dönmesi olasılığı düşüktür.
3. Peki ne olacak? israil ve işgal altındaki topraklardaki filistinli nüfus israilli nüfusu yakında geçecek. israil bir yahudi devleti olarak kalmak icin kendini filistinlilerden ayırmak zorunda kalacak. Bunun için de işgal altında tuttukları topraklardan taviz vermek zorunda kalacaklar. Ancak bu tavizi verirlerken oradaki kaynakların alabildikleri kadarını alip (duvarla çevreleyip vs) geriye kalan yerlere de doldurabilecekleri kadar Filistinliyi dolduracaklar. Güney Afrika'nın Afrikalıları homeland'lerde toplaması gibi. Bu apartheid uygulaması ile dünyadan tepki alacakları kesinse de bu tepkilerin bir yaptırıma dönüşeceğini sanmıyorum. Amerika bu konudaki girişimleri geçmişte yaptığı gibi engelleyecektir.
--spoiler--
antisemitizme dayalı tarihsel ve sosyal algı, yahudilere yönelik masumiyet ve mazlumluk tezinin ve israil in siyasal ve askeri varlığının en temel dayanağıdır. israil ve destekçileri anti semitizm kavramını her zaman canlı tutmaya çalışmakta, kendi varlıklarının ve hıristiyan batı tarafından kendilerine sağlanan sınırsız desteğin antisemitizme muhtaç ve bağlı olduğunu düşünmektedirler.
bütün bunlar antisemitizm kavramına ilişkin iki önemli durumu karşımıza çıkarmaktadır. bunlardan birincisi bu kavramın bizlere hıristiyan avrupa'nın tarihi boyunca kendi yahudilerine reva gördüğü dışlamacılık, baskı, şiddet ve zulme dayalı bir gerçekliği, sosyal bir durumu anlatması ve bu gerçekliğe zemin hazırlayan zihinsel yapıyı ifade etmesidir.
kelime anlamı itibarı ile sami ırkından olanlara karşı olmak manasında olsa da günümüzdeki karşılığı sadece yahudi aleyhtarlığıdır artık. bu da bir nevi israilliyat başarısıdır.
yahudiler kendi politikalarına ve uygulamalarına ters düşen her şeye hemen bu etiketi yapıştırıverirler. ırkçı görünmek istemeyen karşı taraf da bu etiketi taşımamak için kıvırmak zorunda kalır.halbuki eğer ırkçı görünmek istemiyorsan zaten antisemitik olmak zorundasın. çünkü yahudi semitizmi tamamen yahudi ırkçılığına dayanır ve ırkçılık karşıtı olmak için evvela yahudi ırkçılığına karşı olmak gerekir.
türk halkının sadece filistin e saldırılması durumunda bilinçsiz ve duygusal olarak benimsediği ideolojidir. an itibariyle halkımız antisemitik tepkilerden uzaktır. bilinçsizce yahudi malı tüketmeye devam etmektedir.