sabahlara kadar yenilip içilen, şarkı söylenip dans edilen ve felsefe, sanat tartışılan sempozyumlara ev sahipliği yapmış uygarlık.
dombra, diriliş ertuğrul, sizin içemediğiniz beyaz çay olmayınca ilginizi çekmiyor tabi. ptolemaios hanedanlığı da her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almıştı.
bak nasıl geliyorlar hemen kefal gibi.
Antik Yunan zırh ve kıyafetlerinin gösteren bir tasvir, 1894 (The Miriam and Ira D. Wallach Division of Art, Prints and Photographs: Picture Collection).
afşar timuçin bir panelde döktürmüş yalın ve öz ifadelerle. buyrun:
''Doğu uygarlıklarının mitolojik özü, yunan mitolojisini kurmuştur. Zaten antik Yunan'ın çok büyük bir hızlı gelişim içine girmesi değişik yerlerin mirasından yararlanmasından oluyor. Yani bizim hocalarımız derse girdikleri zaman; 'Yunan'da bir mucize oldu ve insan düşünmeye başladı' diye anlatırlardı. Bize de garip gelirdi; felsefede mucize nasıl olur... Bugün bile Batılı kaynaklar Yunan Mucizesi diye bir şeyden söz ediyorlar. Ama onların bu mucize dediklerinin arkasında çok yaman bir Mısır Kültürü, yaman bir Mezopotamya Kültürü, Hitit Kültürü, Girit Kültürü, Fenike Kültürü, hatta Pers Kültürü vardır. Bütün bunlar olmasaydı Yunan Kültürünün olması düşünülemez. O iletişim koşullarının ve ulaşım koşullarının zor olduğu zamanlarda Demokritos'un Atina'dan kalkıp, Yunanistan'dan kalkıp Mısır'a, Mısır'dan Hindistan'a gittiğini biliyoruz. Adam yaşlanmış dönüyor. Evi falan kalmamış. Sonra abisinin bahçesine bir kümes yapıyorlar orada yatıp kalkıyor adam. Bütün varını yoğunu kaybetmiş. Şimdi bu Doğu-Batı ayrımını o kadar keskin yaparsak yanlışa düşmüş oluruz. Batılı tarihçiler buna pek meraklı. Özellikle Toynbee, bizim dünyamız ve Doğu'nun dünyası ayrımını yapıyor. Batı her zaman bu hatayı işledi ve bugün hala o hatanın içinden çıkamıyor. Oysa dünya bir bütündür ve demin söylediğim gibi eğer Doğu uygarlıkları olmasaydı Yunan Uygarlığı diye bir şey elbetteki olmayacaktı.''
not: o kadar bakınız verilmiş bu verilmemiş. (bkz: felsefe)
Yunan toplumunda çocukların özellikle erkek çocukların eğitimine önem verilirdi.
Çocuklar ilk olarak 6 yaşına kadar evde “paidagogos” denilen öğretmenlerden eğitim alırdı.
Okul yaşı geldiğinde ise eğitimlerine evin dışında gymnasion’lar ve palaistra’larda devam ederlerdi. Çocukların eğitimi ana hatları ile şu üç unsuru kapsıyordu;
Grammata: Okuma-yazma, şiir ile nesrin incelendiği ve ezberlendiği dersler
Musike: müzik ve dans dersleri
Gymnastike: fiziksel eğitim
Çocuklara okumayı öğrendikten sonra sırasıyla Homeros, Hesiodos, Theogonis gibi büyük şairlerin şiirleri okutulurdu.
Homeros’un toplamda 27.000 dizeden oluşan eserleri ‘’ilyada ve Odysseia’’ çocuklara ezberletilirdi.
Teos Antik Kenti’nde (izmir / Seferhisar) bulunan MÖ III. yüzyıla tarihlenen bir yazıt, çocukların eğitimi ile ilgili bir yasanın düzenlenmesi ile ilgilidir.
Yazıta göre çocukların eğitimi için üç grammata öğretmeni, iki beden eğitmeni, bir müzik öğretmeni, bir askeri eğitmen ve bir de ok/cirit eğitmeninin görevlendirildiği yazılıdır.
Yukarıda bahsedilen eğitimler genellikle erkek çocuklar içindi. Öldürülmeyen ya da terk edilmeyen kız çocukları yemek yapma, dikiş dikme, örgü örme ve belki biraz da okuma yazmayı ve aritmetiği evde annesinden ya da büyükannesinden öğrenir ve evliliği beklerdi (Antik Yunan toplumunda kadının rolü gereği).
Pentelik mermerinden yapılmış bir mezar stelinin, bir loutrophoros (kap türü) kabartması ile süslenmiş parçası. Yunanistan'ın Pire kentinde bulunan eser, MÖ 400-375 aralığına tarihleniyor. Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi'nde sergileniyor.
Palaestrada (güreş okulu) topla pratik yapan çıplak bir genç figürü, loutrophoros kabartmasının tam ortasında tasvir ediliyor. Pileli himation (giysi türü), arkasındaki sütun üzerinde görülüyor. Elinde bir aryballos ve bir strigil tutan hizmetkarı ise genci izlerken gösteriliyor.
Roma onlarla dünyaya hükmetti, Müslümanlar altın devirlerini antik Yunan medeniyetinden kalanlar ile yaşadı, Avrupalılar Rönesansa onlarla vardı. Putperestliğini, sapıklığını vs... Geçiniz. Kullandığınız terimlerden isteksiz birçok perspektifinize ve ata dediklerinizden dininize kadar oradan köken alır.