Yanlış teşhis sonucu her çeşidini kullanmak zorunda kaldığım ilaç türü. Hepsi acayip kafa yapar. Ama en iyi kafa yapan cipramın iğnesidir. Vuhuuv uçurur adamı öyle ki minibüste ayakta gidemez duruma gelir oturan birine ''kalk'' dersiniz tek nefeste. Adam kalkmak zorunda değildi ama korkup kalktı sanırım.
sanılanın aksine bağımlılık yapmayan sadece alışılan ilaç tipidir. sinir sisteminize etki ederek bir kısım hormonlarla duygularınızı düşüncelerinizi kontrol eder, azaltır. bir çok yan etkiye sahip olduğu gibi bu etkiler kişiden kişiye değişir.
bi de bunlarin calisma mekanizmalari cok tatli presinaptik rezeptörler gelip serotonini dopamini filan hucre icine alicakken cat gelir bi antidepresan bu rezeptörlere baglanir o serotonin sike sike o aralikta kalir.. eheh sonunda manyaklastim iste.. hep bu kutuphanenin sucu hep !
özellikle türk insanının çok fazla kullandığı şeydir. sıralama yapılırsa birinci oluruz yani o kadar söylüyorum. nedeni ingilizcede pseudo effect'tir, yani ilacı aldığında onun seni dahi iyi yapacağına sebepsiz yere inanmak. bazı şeyleri sorgulasak daha iyi olacak.
aşık olma duygularınızı yok ediyor. kör kör, ruhsuz ruhsuz dolaşıyorsunuz. zihninize de zarar veriyor. kullanmaya başlandıktan belli bir zaman sonra gerçekle hayali karıştırır oluyorsunuz.
evde gün yapmaktan başka derdi olmayan hanımcağızlarımızın, hayvani bir şekilde yediklerini görmeyip 120 kg'a vurduğunda bahane olarak arkasında sığındığı ilaç grubu.
(bkz: ay hep ilaçtan bu kilolar!)
deli deli antidepresan kullanıp devamlı ilaç değiştirerek, başladığı tedaviyi yarım bırakıp, 3 hap ondan beş hap bundan kullanarak insan vücuduna antidepresana karşı bağışıklık geliştirtebilir. ondan sonra artık ancak;
(bkz: antipsikotik)
günümüz gençlerinin yha ben antidepresan kullanıyorum.yha sevgilimden ayrıldım . ben diye cümle içinde sıkça kullanığı kelime antidepresan.
edit:sanırım aramızdalar
hayatım boyunca bir kez bile aklıma gelmedi bu ilaçlardan almak. ama şu an öylesine ihtiyacım var ki. uyumak istiyorum sonunda uyanamayacak olsam bile uyumak.
