Zeka düzeyi ile alakası olmayan bir durumdur. Çocukluk yaşantılarında sevgi beklentileri verilemediğinden, ya da onların ihtiyaçları olduğu kadar verilemediği için, öfke duyguları gelişmiştir. Esasında hissedebildikleri tek duygu da budur. Çocukluk yıllarında ebeveynlerinin tüm beklentilerini yerine getirdikleri halde, sevgi alamama haksızlığına uğrama onların kurallara uymamalarına neden olur. Ben kurallara uydum. Sizlerin tüm beklentilerini yerine getirdim ama gene beni sevmediniz. Kurallara uymuyorum, onlara çok öfkeliyim diye düşünür.
1- Başkalarının mallarına ve bedensel bütünlüklerine yönelik saldırgan ve duyarsız davranışlar.
2- Başkalarının alanlarına, sınırlarına yönelik mesafesizlik, saygısızlık.
3- Dürtüsellik, dürtülerine göre harekete geçme. Bu insanların uzun vadeli planları olmaz, kısa planlar yaparlar. O anda akıllarından geçtiği gibi davranırlar.
4- Duygu ve öfke patlamaları. Aniden dürtüsel olarak veya önemsizde olsa, bir nedene bağlı olarak bağırıp çağırıp kavgaya girişebilirler.
5- Duyarsızlık. Bu insanlar başka insanların yaşamlarında yol açtıklarıhasarlara karşı duyarsızdırlar. Pişmanlık duymazlar.
6- Yalan söyleme ve hırsızlık. Yalan söyleme ve hırsızlık aslında aynı şeylerdir; yani gerçeği çalmaktır. Kendi dünyalarından dışlamak için gereksiz ortamlarda dahi yalan söylerler. Hırsızlıkları çok yoğun değildir. Genelde sabıka almazlar.
7- Kendine duyarsızlık. Sorumsuz araba kullanmak gibi davranış bozukluğu gösterirler. Kendi başlarına gelebilecek olumsuzlukları da umursamazlar.
Bu insanlarda samimiyetin doğal olmayan bir kısmı " mesafesizlik " vardır. Çocukluk öykülerinde iletişim kopukluğu, kurallara uymama, evden kaçma gibi hikayeler vardır. Henüz ergenlik çağına gelmemiş gençlerse hemen " kişilik bozukluğu " tanısı konmalıdır.
8- Kurallara ve otoriteye baş kaldırma ve uymama vardır. Genel kuralları çiğnerler ve öfke patlamaları ile karşı çıkarlar. En yoğun duyguları öfkedir. Bu öfkeyi maskelemezler ve toplumsal sorunlar yaratacak şekilde dışa vururlar.
Bu kişilerde sevgi arayışı ve kabul edilme önemlidir. Kendilerini algılayamaz, anlayamaz ve kendileriyle ilişki kuramazlar.
Diğer belirtiler :
· Öfke patlamaları, kurallara itaatsizlik, hırsızlık, yalancılık
· Vicdansızlık
· Kendisine güçlü görünme isteği. Dışarıdaki insanlara öfke ile güçlü göründüklerini varsayarak, içlerinde güçlü olduklarını sanırlar.
· Ortamı bilgi ile değil, agresyon gerilimi ile kontrol etmek isterler.
· Kendilerini anlamaktan uzak ve her problemde çözümü dışarda arayan kişilerdir. Öfkeyi dış dünyaya akıttıkça kendini savunmuş olur; ama daha çok öfkelenerek bir kısır döngünün içinde kalır. Köşeye sıkışmış hisseder, riske girer, çaresizliği ve çözümsüzlüğü hep öfke nedeniyledir.
· Bu insanların öfkesini bastırıp yenebilen tek duygu kaygıdır. Kaygı yaşarlarsa öfkeleri sönebilir.
ANTi SOSYAL YAPININ OLUŞUMU
Sevgiler verilmediği halde ortalıkta dolanan, sevgi arayan, sevgi dilenen, zavallı, sefil çocuk halini görmek istemez. Antisosyallerde bir SAYGI sorunu vardır. Kendi tarzında hala bugün de sevgi aramaktadır. Ancak parası olunca ailesini görmeye gider. Kendine saygı duyamama ve hala sevgi arayan kendime saygı duyamama, kendisine ve diğerlerine hala sevgi aradığı için duyduğu öfke vardır.
Antisosyaller başkalarını önemsedikleri zaman sevgiye ihtiyaç duyabilecekleri ve bunu alamayacakları korkusu ile sevgiye yatırım yapmazlar.
Alkolizm, madde bağımlılığı gibi, aşırı hız gibi kendilerine zarar veren eylemlerde bulunurlar. iç dünyaları fırtınalı ve çok hareketlidir. Duyarsızlıkları bir maske, sevgi açlıklarına karşı giydikleri bir savunma elbisesidir ve denge bulmalarına yardım eder.
Antisosyallerin nörolojik bozuklukları da olabilir. Çocukluktan kalma skelleri olabilir.
Dürtüsellik, kısa vade davranışları, rahatsızlığın ana yapısını oluşturmaktadır.