çılgın akp'nin süpper ekonomi yönetiminin bir sonucudur.
evet bu ülke antepfıstığını, iran'dan ithal ediyor artık.
kurbanlık koyunu bile ithal ediyoruz lan var mı ötesi?!
--spoiler--
Kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyken... Buğday ambarı'nın buğday ithalatında şampiyon olacağı, nohut'u Meksika'dan, mercimek'i Kanada'dan, sarımsak'ı Çin'den alacağı, el âlemin patates'ine fasulye'sine muhtaç kalacağı, topraklarımızın israil'e satılacağı aklınızın ucuna gelir miydi? Taaa Uruguay'dan inek getirmek çılgın proje değil de nedir?
--spoiler--
hala şu tarım ülkesi mantığından kurutulamadı ya bazı yazarlar çok üzülüyorum çok. bak güzel kardeşim. tarımsal ürünleri doğrudan (işlemeden) ihraç etmek katma değeri çok düşü bir iştir. önemli olan katma değeri yüksek tarımsal ürünleri (dondurulmuş, konserve edilmiş vb ürünleri) ihraç etmektir.
bu tekstil işine benzer. sen gidersin almanya dan italya dan bilmem kaç milyon dolar verir tekstil makinesi ithal edersin ucuna ipi takarsın o sana kumaş verir sonra o kumaşın avrupaya satar bunu da ihracat zannedersin. şimdi o alman o italyan bilmiyor demi? koca makineyi yapan adam ucuna ip takıp kumaş yapmayı bilmiyor yani.
türkiye de son 10 yılda yaşanan demografik değişikliğe bakmak lazım. kırsal nüfusu hızla azalırken kentsel nufus artmakta doğal olarak tarımsal üretim de azalmakta ben antep fıstığı üretmek yerine milli gelire etkisi daha fazla olan katma değeri daha yüksek başka bir ürün üretebiliyorsam ithal edeyim önemli değil.
kısacası yukarıdaki örnekten devam edecek olursak "ben tekstil makinesini ihraç edeyim de iki top kumaş ithal gelsin mesele değil."
bak kardeşim; dünya fındık üretiminin % 70 ini türkiye karşılıyor. peki dünyada fındık fiyatını kim belirliyor? hamburg borsası! almanya'da fındık yetişir mi? yetişmez. ee nasıl oluyor bu? söyleyeyim; götü dışarıya bağımlı ekonomi uygulamalarıyla.
şimdi bazıları bunu alkışlasın, sen de mantığını kur hadi bakiim..
bak güzel kardeşim bir şeyin fiyatını belirlemek için sadece arz yeterli değildir. elinde dünyada eşi benzeri olmayan bir tane misketin olsun, bunu kimse talep etmezse onun hiç bir ekonomik değeri yoktur. herkes talep ederse değerini sen belirlersin.
senin fındığın ne kadarını arz ettiğin kadar kimlerin fındığı kaç paradan talep ettiği de önemlidir. fiyatının hamburg da belirlenmesi senin elinde değil, şimdi dünya metal fiyatı da londra da belirleniyor. ekonomiye kim hakimse, pazarı kim elinde tutuyorsa kuralları o koyar. ürettiğin fındığın ne kadarının sen tüketiyorsun ne kadarını avrupa, almanya, isviçre, belçika tüketiyor ona bakmak lazım. afedersin fındığın çoğu bende diye b.kunda boncuk görürsen oturursun o fındığın üzerinde ilkokullara, orduya fiskobirlik aracılığıyla ücretsiz dağıtırsın.
gelelim arka tarafın dışarıya bağlı olmasına. bu olay tamamen sistem olayıdır güzel kardeşim. eğer bu sistem içinde var olmak istiyorsan, buraya dahil olmak istiyorsan bunun bedeli bir tarafının dışarıya bağlı olmasıdır. yok ben dışa kapalı olayım kuzey kore gibi kendi yağımda kavrulayım, olursa yerim olmazsa aç gezerim ama başım dik olur diyorsan o da ayrı bir onurlu tercihtir. sonuna kadar saygı duyulur.
ama hem bu sistemin her türlü nimetinden (elektroniğinden, arabasından, iletişiminden, sermayesinde vs) faydalanayım ama arkam bi yere bağlı olmasın diyorsan öyle bir ülke henüz icat edilmedi bulan olursa bana da haber ver gidip vatandaşlık başvurusunda bulunalım.