aslında tüm antalya'da yerli antalyalılar tarafından kullanılmasına rağmen en yoğun şekliyle manavgat ve çevresinde duyabileceğiniz dil.
birkaç örnek vermek gerekirse
- 'öfkelenmek' yerine 'ökelenmek' denilir
- 'yaramazlık yapmak' anlamında 'işkesmek' kullanılır
- 'endeği' *, 'hura'*, 'hindi'*...
- en önemlilerinden biri * konuşmalarda pek bolca 'gari' geçer
"amat emmi'nin köpeği gunlamış mı ben onu öğrenip gelivereyim, sen de bunu böle yapagoyadurusun. aban gelince bulaşıkları yüvsün emi."
ne demek bu!
"ahmet amca'nın köpeği doğum yapmış mı ben öğrenip geleyim, sen de elindeki işi yapmaya devam et. ablan gelince bulaşıkları yıkasın, olur mu?"
efendim, bu şivede önemli iki unsur vardır:
birincisi; fiiller genellikle kurallı bileşik fiil olarak kullanılır ( yapıver, ediver, geliver, bekleyedur, deyiver...). antalya'da bulunduğunuz süre içinde fiilleri yalnız bırakmayın, birleştirin.
ikincisi; bildiğimiz gibi türkçe dil bilgisinde dört zaman vardır (geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman). antalyalılara bu dört zaman yetmemiş olacak ki 5. zaman diyebileceğimiz "eylemin geçmişte başladığı, şu anda devam ettiği ve gelecekte de devam edeceği bir zaman" oluşturmuşlar. nedir yani? örnek: "sen de bunu böle yapagoyadurusun" bu cümlede eylem geçmiş bir zaman diliminde misal 5 dk önce başlamıştır, şu anda yapılıyordur ve bir süre daha yapılmaya devam edilecektir.
yöresel kelimelere birkaç örnek de verelim:
kaat: kağıt ( bunu asla doğru telaffuz edemeyeceğim )
yeen mi?: yermisin?
meh işte!: al burada! (bunu söyleyen herhangi birisi varsa etrafınızda %1500 antalyalı'dır)
ellelem: galiba, sanırım
deeze: teyze
abam: ablam
emmi: amca
emme: ama, lakin
endeği: oradaki, elindeki
çay katmak: çay koymak
salmak: bırakmak, serbest bırakmak
kaktırmak: itmek
o nahal şey?: o nasıl şey
süğmek: filizlenmek (tefek süğmüş gari)
tefek: asma, üzüm ağacı
iş kesmek: yaramazlık yapmak
tüngümek: tepinmek, zıplamak, oynamak
anan garı: annen
eşek kafalı: bir iltifat şekli
zöplek: iri yapılı kadın
cıngar çıkarma: olay yaratmak
yalelli: aklı havada, umursamaz
zapırdamak: koşmak, koşturmak
yüğürmek/yüğürtmek: hayvanları çiftleştirmek.
ovcalamak: yıkamak, avuç içine alarak küçültmek anlamları var.