herşey dahil tatile gideceklere duyurulur. aşağıdaki gönderi facebookda ki bir ablamızdan alınmıştır.
Oda + kahvaltı olanına gitmek lazım. HERŞEY DAHiL OTELLERDE ÇALIŞAN BiR AŞÇININ
iTiRAFLARI
' ' Eğer her şey dahil sistemin uygulandığı bir otelde
tatil yapacaksanız kulak kabartınız. Aşağıdakileri
peşinen kabul etmiş oluyorsunuz.
Kırmızı et olarak genelde hindi eti kullanırız. Bu da yapısı gereği fazla süner. Ne kadar pişirirseniz
pişirin elastiki bir yapısı vardır. Müşteriler genellikle
çok az pişmesinden şikayetçidir.
Balık olarak Alabalık ya da Kuzu Balığı vardır. Kuzu
Balığı da tercihen tuzda pişmiş olarak verilir. Aslında
tükettiğiniz şey, köpekbalığıdır. Ben hiç kuzu balığı pişirdiğimizi hatırlamıyorum. Tuzda pişirmemizin
nedeni, lezzet farklılığını ortadan kaldırmaktır.
Donmuş balıklarda genelde Sudak ve Kalamar
kullanılır. Ahtapot, Ege Bölgesi' nde daha yoğundur.
Tabii ki bunları biraya bastırıyoruz.
Bir gün akşam büfesinde kalan 50 - 60 kg. eti, tabii ki çöpe atmıyoruz. Bu, müsrifliktir. Stajyerlere sosu
yıkatıyoruz ve başka bir sos ile bağlayarak ertesi
gün büfeye sunuyoruz. Örneğin Demiglace sos ile
pişmiş bir yemeğin etlerini alıp Hollandez sos ile
tekrar büfeye sunuyoruz. Ama Hollandez sos öyle
kolay değildir. Emeğe saygı lütfen... Pastane bölümü... Hani bir pastaneye gittiğinizde
vitrindeki o devasa boyuttaki tatlıları
gördüğünüzde ve fiyatını sorduğunuzda içinizi
tuhaf bir sevinç kaplar ya... Eve gittiğinizde
tüketirsiniz, tadı da çok lezzetlidir ya hani...
Ya da her şey dahil sistemini uygulayan bir otele gittiğinizde büfede devasa boyutlarda, krem şanti
ile kaplanmış yaş pasta tarzında pastalar karşılar ya
sizi. Kime sorsanız ismini bilmediği, herkesin
birbirinin yüzüne aval aval baktığı, maşa ile
tabağınıza koyarken stajyer çocukların
kikirdeyerek sizi izledikleri pastalar vardır ya hani... Evet evet onlar işte, doğru bildiniz. Biz onlara
'' DOYURAN '' deriz.
Bir akşam önceden kalan artıkları çocuklar büfeden
toplar, pastanedeki demi chef' ler bu tatlıları bir
güzel yoğurur ve akabinde üzerine pralin, damla
drop, çırpılmış krema, en sonunda da meyve aromalı krem şanti ekleyerek tekrar büfeye
gönderirler.
Bu durumdan müşteriler şikayetçi değildir çünkü ilk
önce biten pastamız bu Doyuran'dır. Hatta takviyesi
olmadığından mütevellit, bazı müşteriler şikayet
ederler alamadıkları için. Pastanelerde bu olay biraz daha hijyeniktir. Eğer
sahibi çok iğrenç bir adam değilse sadece vitrindeki
pastaları kullanır.
Kasaphanede işler, bütün gelen parçalara bakar.
Genelde köftelerde dana döş ve gerdan kullanılır.
Eğer menüde Adana Kebap ya da Urfa Kebap var ise yemeyiniz. Tekrar söylüyorum, her şey dahil
sistemin olduğu bir otelde Adana Kebap yemeyiniz.
Elinizi bile sürmeyiniz.
Soğuk bölümünde ise işler çığrından çıkmıştır.
Genel olarak, yapılan portör muayenelerinde gaita
oranı çok yüksektir. Bunun nedeni, mutfak personelinin hijyeninin yanı sıra mayonez içerikli
yiyeceklerin bu bakterilerin gereğinden fazla
üremesini sağlamalarıdır. 2000 kişilik bir otelde
yapılan rus salatasını, aşçıların elleriyle
harmanlamadığını düşünmez birazcık saflıktır.
Eğer Türk Gecesi var ise ve menüde çiğ köfte de mevcutsa hemen koşa koşa gidip atlamayın. Önce
bir düşünün. 1 kg. çiğ köfte 2 saatte yapılıyor.
Orada bulunan çiğ köfte en az 20 kg. ' dır. Eğer tam
kıvamında olduğunu düşünüyorsanız işler
sandığınızdan daha kötüdür. Stajyerler ayaklarına
poşet giyer ve büyükçe bir kazanın içinde bir güzel yoğururlar. Kıvamı mükemmel oluyor ama tadını
bilmiyorum. Müşteriler iyi olduğunu söylüyor.
Bütün bunlara karşın büfede hiçbir masraftan
kaçınılmaz. Müşterileri aldatmak için bol bol karpuz
ve kabak dekoru yaparız. Bir gün saydığımda
büfede 20 çeşit yemek olmasına rağmen 50' ye yakın dekor vardı. Önce gözünüzü doyurmak
nedir, bunu çok iyi biliriz.
Patates içeren yemekler bol kalorilidir ve tokluk
hissi verirler. Çalıştığım mutfakta en az üç kişiyi
patates çuvalının başına dikerim. Sabahtan akşama
kadar patates soydururum. Bir öğünde en az üç yemeğim patates içeriklidir, siz fark etmezsiniz de
patates gördüğünüzde saldırıyorsunuz. içgüdüsel
bir şey galiba...
2000 kişilik bir otelde, sıcak büfede en az 20 kişi
çalışması gerekir. Akşamları yemek yediğiniz
büfenin önünde bekleyen aşçıların sayısı 4' ü geçmiyorsa ve kılık kıyafetleri temiz ama düzensizse
orada işler pek iyi gitmiyor demektir. Ben,
mesleğimi saklayarak hemen muhabbete girerim ve
sıcak bölümünün yemeklerinin diğer bölümlerden
iyi olduğunu söylerim, çok yorulduklarını tahmin
ettiğimden bahsederim. Hemen kaç kişi yapar, nasıl yapar, maaş durumu nedir dökülürler. Bu şekilde
otel değiştirdiğim çok olmuştur.
Mümkün olduğunca şov olarak tabir edilen, o anda
hazırlanan yemekleri tercih edin. Sıra
bekliyorsunuz, biliyorum. Lezzetsiz ama hijyeniktir.
Pasta tüketecekseniz dilimlenmiş yaş pastalara ağırlık vermeyiniz. Detayına girmeyeceğim, başım
belaya girebilir. "
Antalya otelleri öyle az buz bir sayfaya sığacak kadar az değil, yüzlerce, hatta binlerce otel var. Hatta Antalya'daki her şey dahil otel sayısı, ispanya'da ülke genelindeki tüm her şey dahil otel sayısından daha fazlaymış. iyi mi kötü mü sorgulamak lazım. Kaynak: Antalya otelleri. Daha detay bilgi ve otellerin hemen hepsi için: http://antalya.neredekal.com/otelleri/