ansızın değildir o.. öncesinde hissettirir aslında. sen anlamazsın. o salak dönemde o şaşkınsındır ki "alakası bile yok la dersin".. sonra o sancı gelir.. nefes alamazsın..
bir de o bir yıldızı temsil ediyorsa, uzanır bakarsın mavi uçuruma.
Bu akşam da peşimi bırakmayan sıkıntıdır, her gece olduğu gibi gelir sebepsiz yere saplar pençelerini kalbime. Gerçekten hiçbir sebep yokken, aksine mutlu olmam için onlarca sebep varken böyle olmak ayrı bi moralini çökertir insanı. Şarkılar eşlik eder geceye...
Boş insan olduğumuzun kanıtıdır. okumaktan, araştırmaktan, dinlemekten sıkılırız. Şu günlerin vebasıdır bir nevi. Eski kuşaklara göre daha fazla Zamanımız var, Daha fazla boş zamanımız var. Zamanımızın Etkin harcadığımız miktari ise malum... Bu sebepten de boş adam sızlanışıdır " sıkılıyorum".
geceleri gelir çoğunlukla. çünkü gecenin sessizliği, insanın içine attığı her şeyin çığlıklarının duyulduğu zamanlardır. ve insan bu çığlıkları ister istemez duymak zorundadır. içine attığı dedik ya insanın. bu insanı uyutmaz işte. uyutmadığı gibi de mutsuz eder.
kötü şeyleri içine atar insan. iyi olanları neden atsın ki? insan, mutlu olduğu her şeyi bilinçsizce savurur atar dışarı. oysa ki içine attıkları... hepsini bir kenara koysan, yeni bir gezegen oluşur. iç sıkıntısı ya işte adı üstünde. insanın içine attıklarından dolayı var bu lanet sıkıntılar.