insanın içinde bazen kendini öldürme isteği duyıran durumdur. neden mi? buyrun;
anne pazarda genç bir kızla yanında yaşlı bir kadının baktığı tezgaha doğru yönelir. arkadan da bir sene görüşmediği oğlu pazar arabasıyla onu takip eder.
pazarcı kadın: aa nasılsın necmiye abla? çocuğun gelmiş, gözün aydın.
anne: vallahi sağol pzara çıktık işte beraber.
pazarcı kadın: kaç çocuk var sende.
anne: 3 tane var. bu en küçüğü. diğerlerinin hepsi evlendi. *
anne: bekar bu bekar. bekar daha bu.
pazarcı kadın: ha daha evlenmedi. *
anne: tabi tabi bekar. **
anne: sizin kış ne iş yapıyor?
pazarcı kadın: hiç evde oturur öyle
anne: aaaa! olmaz o zaman!
Pazar yapma alışkanlığını değiştiren aktivitedir,evde ne var ne yok verisini almanın uzun yoludur,öğrencilikten farklı olarak istenenlerin alınabildiği rahat ortamdır,fazla gezilince sıkılınabilen de tezat bi durumdur.
Anne tanıdık kimseye rastlamasın diye dua edilen hadisedir. Şöyle açayım konuyu, sevgilimiz, canımız, ciğerimiz ,annemiz, Kapı komşuya bile rastlasa, uzun bir muhabbet açılır ki ne vakit sona ereceği bilinmez. Poşetlerle tam donanımlı şekilde dakikalarca meyve ağacı gibi pazarın orta yerinde dikili kalır, komşu ablayı ısırmak istersiniz.
son derece, vahim bir durumdur. pazar, boydan boya tam 2 kez arşınlanır. Tüm ürünlerin fiyatları gözden geçirilir, iyi ve uygun olanın, pazarın en sonun da bulunan tezgahta olduğuna karar verilir. tekrar dönülür alınır. begenilmez poşetten tezgaha dökülür. Pazarcı bir hışımla çıkışır. üzülürsün, küçüksündür de. Ağzını burnunu kırmak istersin satıcının, yapamazsın. Küçüksün ya...Sonuç belli, ziyan olan bir pazar günü, stres, yorgunluk, ve nefret edilen pazar esnafı...
bir kere o hataya kapılarak annenesiyle giden çocuk artistlik yapma niyetiyle ve ver abla seninkileride taşıyım (özellikle güzel kızları olduğun bildiklerine)nidasıyla dolaşır ve bi daha evine donemez.(son)
hiç bir zaman beğenmediğim durumdur.hep zorla götürülürdük o pazar yerine ve öğlen sıcağı başımıza geçer bayılana kadar dolaştırılırdık.tabi bu olay annelerin hoşuna giderdi,çocuğumu aldım dolaşıyorum etrafa nispet olsun gibisinden ve alınan erzak çocuğa taşıtılırdı,bu eziyetli günleri geride bıraktığımız için her zaman şüküretmişizdir.
Bütün bir pazar fiyatları öğrenmek için dolaşıldıktan sonra tekrar bir turda satın almak için dolaşılır. Tabii bu sırada poşetleri de siz taşımak zorundasınızdır. Eve geldiğinizde pestilinizin çıktığını fark eder, kendi kendinize bir daha gidersem iki olsun diye söylenirsiniz..Ama o bir dahaların sonu gelmez..
ilerisi icin buyuk yatirim olsa gerek. zira uzun yillardir annemle pazara gitmeyen ben, annemin yazliga gidisinden sonra is basa dustugu icin pazara gitmek durumunda kaldim. gel gelelim hic bir meyve sebzenin hangisinin iyi olup olmadigini, fiyatinin uygunlugunu, yarim kilo dolmalik biberin kac tane cekecegini bir turlu anlamayarak sinirim tepemde eve dondugumu hatirliyorum.
8-15 yaşındaki erkek kız farketmez bir bireyin geçirebileceği en zor dakikalardır.
anne pazar süresince şu kelimeleri tekrarlar durur,
''şunun bi büyüğünü dene'
o olmadı sana!
al şunları!
hiç yardımcı olayım demiyosun!''
hemen pazarın başından alıcaz 10 dkya dönücez lafının başladığı bir durumdur.bu 10 dk genel itibariyle 1 saat,hatta bazen 2 saate ulaştığıda görülmüştür.
Anne ile pazara gidip de anne ile aynı anda eve gelen çocuk sayısı az gibime geliyor. bu çocuk, Anne pazardan dönerken pazara yeni gitmekte olan komşu 'karılarla' muhakkak laflar, elleri poşet dolu çocuk, elleri poşetli görünmekten zaten rahatsız olduğundan bi de üstelik okuldan yada mahalleden hoşlandığı kıza rast gelme ihtimalini ''elleri poşetli, anasının konuşmasını bekleyen çocuk'' olarak artırdığını düşünerek, anneye de buna zemin hazırladığı için bi iyicene sinirlenerek, hızlı adımlarla, annenin arkadan seslenmesini hiçe sayarak eve yol alır, belki de poşetleri eve bile sokmaz kapının önüne atarak sokaklarda sürtmeye devam eder. kim bilir.
her tanıdık görüşte o kalabalığın içinde 10 dk itilip kakılmalar eşliğinde duraklamak, sebze meyvenin hem en güzel hem en ucuzunu aramak için saatlerce gezmek demektir.