kapıda saatlerce bekleme arzusudur bir kedi uysallığı ile. en hayırlısıdır dışarı çıkmaların. köpek sadakati ile her dediğini yapmaktır incitmeden. yalznıca hayal etmektir... özlemektir.
kesinlikle işkencedir. sinir küpüne dönersiniz. kuyumculara, gümüşçülere, çeyiz mağazalarına bakar. bir de sizden fikir sorar. artık kafa kırılmak üzeredir. her seferinde bir daha seninle dışarı çıkmayacağım denilr. ama iki gün sonra yine çıkılır.
eğer anne ile arada arkadaşlığa yakın bir ilişki var ise tahmin edilenden çok daha keyif verici fiiliyattır. tabi burada annenin kafa dengi olması, geyikten anlaması çok önemlidir.
hele bir de küçükken "annneeee alalımmm mııııı?" şımarıklıklarının sonucunda zamanın maddi sıkıntılarından dolayı alınamamış, yapılamamış herşeyi yapabilecek az da olsa gücünüz var ise.. işte o zaman tadından yenmez.
dükkan dükkan gezmektir, çoğu zaman boşuna gezmektir. girilen her mekanda eşyalar incelenilir, fiyatları sorulur, pazarlık yapılır ve bir şey alınmadan dışarı çıkılır. bunu mantıklı olup olmadığı anneye sorulunca azar da yenilir. olan ayaklara olur.
bir şey giyildiğinde direk arkasını çekiştirir sanki sen kapatamıyormuşsun gibi ve eğer beğenmemişse ''çok kötü olmuş, ne o öyle çıkar çıkar çıkar'' diyerek bakmana bile izin vermez. ama genelde onsuz aldığın her kıyafete her zaman hakikaten güzel olmuş der.
çarşıda bir milyon insanla karşılaşıp konuşmalarını beklemekle geçen ve işkence methodları arasına alınmasını talep ettiğim olaydır. küçükken bari kolundan çekiştirirdim büyüdükçe daha da artıyor azabı.
cinnet geçirme sebeplerin başında gelir. zorla götürlmüşsen birde o zaman en kötüsüdür. hele birde kuyumcu önünde saatlerce durup bakınmak tamamen bir işgencedir.