başlı başına bir çiledir.
biz aslandan kaplandan geçtik, kuş belgeseli izleyelim dedik. kan, gürültü patırtı yok sonuçta. derken şunu öğrendik. ölmek üzere olan yavrular anne tarafından yuvadan atılırmış. hay öğrenmez olaydık, benim canım annem başladı sitemlere:
- senin gibi anne olmaz olsun. ölcek diye daha bir ilgi göstersen olmaz mıydı? doğurup atmak kolay...
kısacası anneyle belgesel izlenmez.
+Allah belasını versin o aslanların ! ne var da yiyorsunz o masun ceylanları
-anne doğanın kanunu bu et yemek zorundalar
+ o güzelim şeyleri yemesinler
-ne yesinler
+ceylanlarla beraber kardeş kardeş ot yesinler
-bak annecim o hayvanlar bunlar işte hani bahsetmiştim ya sana
+ama bunlar insan oğlum!
-yok anne görüntüde öylede aslında değiller iyi bakınca anlaşılıyor bak bak iyi bak gördün dimi bak.
Bir anneyle la casa de papel izlemek kadar yormayan aktivitedir muhtemelen.
Durup dururken izlediği ilk yabancı dizi oldu. Ben aslında böyle suç temasını seviyorum diyor yeni keşfetmiş bunu da. altyazıya alışınca "aaa bunlar şerefsiz de demeyi biliyor" falan diye aniden yükselmesi mi dersin, aşk üçgeni olayını çözünce "hiç müslüman işi mi bak işte" diye iç çekmesi mi dersin, çıldırıyorum asjdkdjs